Güncelleme Tarihi:
Son dönemlerde tartışmalı ifadeleriyle dikkat çeken Billur Kalkavan, Özlem Esra Adakul’un sunduğu Pembe Masa programına konuk oldu. Aldatılmanın kadınların eksiklerinden kaynaklandığını söyleyen Kalkavan, “Madem bu kadar aldatılmak istemiyorlar ve bu konuda çok muzdaripler, o zaman estetikçiden önce kafalarının içini doldurmaya çalışsalar.” dedi.
İşte Billur Kalkavan’ın tartışma yaratan açıklamaları…
“ESTETİKÇİDEN ÇIKIP KAFALARINI DOLDURSUNLAR”
“Madem bu kadar aldatılmak istemiyorlar ve bu konuda çok muzdaripler, o zaman estetikçiden önce kafalarının içini doldurmaya çalışsalar. Kadın, ev temizlemekten ve dolma sarmaktan çok daha öte bir canlı. Bir kere bunun farkına varacak. Erkeklerin karşısında evinin ne kadar temiz olduğundan bahseder ne kadar güzel yemek yaptığından. Ben diyorum ki ‘cinsellikten konuşalım mı?’ Çünkü hayatın en önemli konularından biri. Yemek yapmaktan bile daha önemli aslında bence. Kadınlarımızın eksiklerinden dolayı birazcık bu aldatılma olayı diyeceğim. Kızacaklar bana. Kafalar doldurulacak. Ben cinsiyetçi olarak ayırmaktan hoşlanmıyorum ama insan kendini geliştirecek.”
Billur Kalkavan (59) ve Buğra Bahadırlı (37) 13 yıldır birliktelik yaşıyor. Ünlü çiftin yaş farkı sık sık gündeme geliyor.
“BABAMIN METRESLERİNDEN AYRILMASI 1 YIL SÜRDÜ”
Kadınların erkeklere yönelik baskı ve kıskançlıklarını da eleştiren Kalkavan, “Herkes herkese her şeyi anlatmak zorunda değil.” dedi şu ifadeleri kullandı:
“Kadınlar şeyi istiyor ya “Gel bana her şeyi anlat.” Onun bir özel hayatı var. Ben hiç evimde, ailemde kıskançlık görmedim. Birtakım şeyleri sana ailen pompalıyor maalesef Türkiye’de. “Seven kıskanır” diye bir laf var. Ama diyorum ki iki duygunun birbiriyle alakası bile yok. Görüyorum ki kediler de birbirlerini kıskanıyor. Annem de asla böyle bir şey olmazdı. Hatta derdi ki “Ben babanla evlendiğimde sevgililerinden, metreslerinden ayrılması bir sene sürdü. Bir sürü metresi vardı babanın.” Çünkü bekar, zengin, karizmatik bir adammış. Annem diyor ki ‘ararlardı geleyim’ diye. Şimdi ben bunları dinleyerek büyüdüm. Babamın ilk karısı Türkiye’ye geldiğinde onun adına davetler verilirdi. Çok severdi de bizi. Bu rahatlıkla yaşadığım için nasıl büyüteyim ki o duyguyu. Hiçbir şeyi de kıskanmam ne parayı, ne mülkü, ne de mücevheri.”