Bilgisayarla anlaşmak daha kolay

Güncelleme Tarihi:

Bilgisayarla anlaşmak daha kolay
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 14, 2014 12:52

“Elveda Rumeli”de canlandırdığı “Namık” karakteriyle hafızalara kazınan Caner Özyurtlu, “Ulan İstanbul” dizisinde bir çetenin bilişim uzmanı elemanı rolüyle karışımıza çıktı. İnsanlarla iletişim kurmakta zorlanan bilgisayar dahisi Bahadır’ı oynayan Özyurtlu, “Bilgisayarlarla anlaşmak, insanlarla anlaşmaktan daha kolay” diyor.

Haberin Devamı

“Ulan İstanbul”la karşımıza çıktınız. Siz dizi ekibine pek yabancı sayılmazsınız. Hem senaristlerle hem de Şebnem Bozoklu’yla daha önceden çalışmışlığınız var...
- Evet, “Bizim Yenge” dizisinde birlikte çalışmıştık onlarla. Bu yüzden yadırgadığım bir durum olmadı. Senaryoyu okuyunca da çok beğendim. Tek sorduğum soru, “Çetenin diğer elemanları kim” oldu?
Sonra ne oldu?
- Erkan Kolçak Köstendil ve Kaan Yıldırım’la tanıştık ve hemen kaynaştık. Ardından çekimlere başladık.
Şebnem Bozoklu ve Uğur Polat’la çalışmak nasıl?
- Çok güzel. Şebnem’le zaten bu projeden önce de görüşüyorduk. Uğur Polat’la ilk defa çalışıyorum, bunun için de inanılmaz mutluyum. Söylediklerimde çok ciddiyim. Ben memnuniyetsizliğini takır takır söyleyen bir adamım. Hatta bu yüzden konuştuğumda basın danışmanım her zaman kaş göz işareti yapar bana.
Bugün yanınızda basın danışmanınız yok, rahat olun...
- (Gülüyor) Röportaj sırasında yanımda kimse olsun istemedim, “Ben üstesinden gelirim” dedim. Ama bazen konuşmalar öyle bir yere gidiyor ki, “Şu yönetmeni sevmiyorum, bu oyuncudan nefret ediyorum” diyorum, bir bakıyorum ki manşete çıkmış!
Nasıl bir set “Ulan İstanbul”unki?
- Normalde setler epey yorucu ve sıkıcıdır, bu nedenle “Aile gibi olduk” geyiklerinin dönmesini hiç anlamam. Ama bu set, gerçekten çok farklı bir set. Herkes kendi işini en iyi şekilde yapmak için uğraşıyor ve herkesin dışarıda bir hayatı olduğunu göz önünde bulundurarak çalışıyor. Hepimiz, seti düzgün bir şekilde bitirip dışarıdaki hayatlarımıza devam etmek istiyoruz.
Dizide iletişim sorunları olan bir hacker’ı canlandırıyorsunuz. Bilgisayarla arası iyi olan çoğu kişi, insanlarla iletişim kurmakta zorlanıyor sanırım, neden sizce?
- Ben de bilgisayarla büyümüş bir çocuğum. Bilgisayarlarla anlaşmanın insanlarla anlaşmaktan daha kolay olduğunu söyleyebilirim. Bilgisayarların çok net istek ve arzuları var, onları karşıladığınız zaman sorunsuz anlaşıyorsunuz. Bu yüzden daha sonra insanlarla anlaşmak zor geliyor herhalde...

MİRAS KALMIŞ OLSAYDI BU EZİYETE KATLANMAZDIK
Bu yıl içinde bulunduğunuz ikinci proje bu. Yılın ilk aylarında “Her Sevda Bir Veda”da rol almıştınız ama dizi yayından kaldırıldı...
- Evet, sekiz bölüm çektik, sadece dört bölümü yayınlandı.
Paranızın hepsini aldınız mı?
- Hayır, sadece dört bölüm parası aldık. Hatta bu yüzden yayıncı kanala dava açtım. Bunu söylememem gerekiyordu sanırım. (Gülüyor)
Aynı sezon ikinci bir projeye “evet” derken aynı kuşkuları duydunuz mu?
- Çok büyük miraslar kalmış olsaydı, hiçbirimiz bu sette olmazdık. Zevk için kimse böyle bir eziyete katlanmaz. Dışarıdan ne kadar eğlenceli gözükse de yaptığımız iş oldukça yorucu. Üstelik belirli bir süre işsiz kalma gibi durumlar da söz konusu. Yine de ben bunları pek kafama takmıyorum. Bir senaryo geldiğinde, çevremin fikirlerini alayım, acaba kabul etsem mi gibi modlara girmiyorum. Senaryoyu ilk okuduğumda projeyi beğeniyorsam, “Evet bu işin içinde olmalıyım” ya da “Yokum” diyorum. Türkiye’de her sektörün şansa dayalı ilerlediğini düşünüyorum. Burada kariyer planı yapmak mümkün değil. Planlama yapmaya kalkarsan, rezil olduğunla kalırsın. Bu yüzden ben yaptığım işten zevk almaya bakıyorum.

RECEP İVEDİK TUVALET MİZAHI
Oyunculuğun dışında yapımcı kimliğiniz de var. Hem kendi filmleriniz hem de abinizle birlikte çektiğiniz klipleriniz var...
- Evet, ağustos ayında dördüncü filmimi çekmeye başlayacağım. Son olarak yapımcılığı üstlendiğim “Nergis Hanım” adlı film İstanbul Film Festivali’nde ‘en iyi ilk film’ ödülünü aldı ve dünyayı gezmeye başladı. Benim bu işteki asıl felsefem; oyunculukta sevdiğim adamlarla çalışayım, yapımcılıkta ise sevdiğim projeleri yapayım.
Bundan sonra neler yapmayı planlıyorsunuz?
- Türkiye’de tür filmleri yapılmıyor. Sadece komedi filmleri tuttuğu için 70 tane komedi filmi yapıyor, o kadar. Ben biraz risk almayı tercih ediyorum. İlk filmim psikolojik gerilimdi, tek planda çekilen bir filmim de var. Bu şekilde devam edeceğim.
Bu riskli değil mi?
- Evet, zaten bu yüzden hep zarar ediyorum! (Gülüyor) Ama bu zamanla değişecek diye düşünüyorum. Sinemanın her türünü yapmak istiyorum...
Türkiye’de gişe filmleri genelde küçümsenir, siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
- Evet ama gişe filmi yapılmadan da sanat filmi yapılamaz bence. Sinemanın ayakta kalmasını sağlayan, gişe filmleridir. Ben bu yaz “tuvalet mizahı” tarzında bir filmde oynayacağım mesela, çok da güzel bir film olacak bence.
Tüm zamanların en çok izlenen yerli filmi unvanını elinde bulunduran “Recep İvedik”le ilgili ne düşünüyorsunuz?
- O da tuvalet mizahı yapıyor ama bence çok da güzel yapıyor. “Recep İvedik”i seviyorum ben.

KASAP HAVASI OYNAMADAN NASIL SIYIRIRIZ BU İŞTEN?
Evlilik nasıl gidiyor?
- Gayet güzel gidiyor.
Erken evlendiğinizi düşünmüyor musunuz?
- Hayır, erken değil bence.
Evlendiğinizde sosyal medyaya “Evet evlendim, hiç kimse hamile değil” yazdınız. Neden böyle bir şeye ihtiyaç duydunuz?
- Eşim Müge’yle 3,5 yıldır aynı evde yaşıyorduk. Bir gün farkında olmadan evlenme teklif etmişim...
Nasıl yani?
- Benim kafamda zaten evliydik. İmza atmak gibi klasik kodlara takılmam, hiç de sevmem. Müge ile sürekli aramızda “En az rezil olarak nasıl evleniriz” diye konuşuyorduk. “Kasap havası oynamadan nasıl sıyırırız bu işten” diyorduk. Derken “Acaba şöyle mi evlensek?” diye bir öneride bulundum, o da bir evlilik teklifi gibi oldu. Sonra bir baktık gözlerimiz dolmuş falan... Ailelerimi evimize çağırdık, nikâh memuru da geldi, nikâhımızı kıydık. Böylesi çok da iyi oldu. Hayatımda sadece bir kez gördüğüm akrabamı halayda coşarken izlemek istemedim açıkçası. (Gülüyor)
Arkadaşlarınız yanınızda olsun istemediniz mi?
- Son dakika birkaç kişiye haber verdik, evde evlendiğimizden yerimiz de kısıtlıydı zaten. Evlendikten bir gün sonra Facebook’ta profilimizi ‘evli’ olarak güncelledik. Bir sürü yorum, telefon ve mesaj geldi. “Müge mi hamile? Niye bu kadar çabuk evlendiniz?” gibi sorular sorulmaya başlandı. Ben de o yüzden Facebook’a öyle bir şey yazma ihtiyacı hissettim.
Evlendikten sonra hayatınızda bir şey değişti mi?
- Evet, buzdolabımız değişti.

Haberin Devamı


YÖNETMEN OLSAM FATİH ROLÜ İÇİN KENDİMİ SEÇMEM
Ekşi Sözlük’te bir kullanıcı “Bir gün Fatih Sultan Mehmet’in filmini çekersem, Caner Özyurtlu’yu oynatırım” yazmış. Siz Fatih Sultan Mehmet’i canlandırmak ister misiniz?
- Bu yorumun oyunculuğumdan yola çıkılarak yapıldığını düşünmüyorum. Suratım ince ve uzun olduğu için benzettiler herhalde. Burnum da benziyor olabilir ama ben yönetmen olsaydım Fatih Sultan Mehmet rolü için kendimi seçmezdim. Daha iyi bir oyuncu seçerdim.

Bilgisayarla anlaşmak daha kolay

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!