Güncelleme Tarihi:
Ortalık yeni yıl ışıklarıyla pırıl pırıl aydınlansa da o gün hiçbir ışık, ALL’un aralık çekiminin yıldızı Berrak Tüzünataç’tan daha parlak değil. Gözleri pırıl pırıl. Yüzünde tatlı bir gülümseme. Neşeli, esprili.
Hayatının son altı ayına baktığında, “tatlı” bir döneme girdiğini düşündüğünü anlatıyor bizim kızlardan birine. Sonra benim kulak misafiri olduğumu fark edince, “Hayatınızda bir şeyler değiştirmek istediğinizde alışkanlıklarınız değişmemek için bir süre direniyor. Boşa uğraştığınızı hissediyorsunuz hatta. Ama altı aydır son yıllarda kendimle ilgili attığım adımların meyvelerini toplamaya başladığımı hissediyorum” diyor.
Peki nelerdi acaba Berrak’ın kendinde memnun olmadığı şeyler? Tam da yeni yıl arifesinde hangi değişikliklerden söz ediyor?
“Kısaca yıllar geçip büyümeye başlayınca erken yaşlardaki bakış açımın artık bana hizmet etmediğini fark ettim. Başka bir aşamaya geçmeliydim. Bu da değişim gerektiriyor. Tercih meselesi tabii. Bunu istemeyenler de olabilir. Ben değişimi seçtim.”
Değişim derken söz ettiği tamamen bakış açısıyla ilgili. Bakış açısı değişince kariyer de, özel hayat da kısacası her şey değişiyor elbette: “Sahip olduğumuz şeyleri fark ettiğimiz, onlardan keyif almaya başladığımız anda onlar artık bizi kontrol edemiyor, parmağında oynatamıyor. Aksine biz onlara hükmediyoruz. O zaman da hayat daha keyifli oluyor. Öbür türlü insan bir oraya bir buraya savrulup durabiliyor.”
SPORUN ÜZERİMDE MEDİTATİF ETKİSİ VAR
Bu ara Berrak Tüzünataç’ı televizyonda görmüyoruz. O da hayatındaki bu sakin dönemi spor yaparak değerlendiriyor. Giydiği gece kıyafetlerinin üzerinde duruşu da emeğinin karşılığını fazlasıyla aldığını gösteriyor. “Sporun fiziksel katkısı elbette mutlu ediyor ama bir de meditatif bir yanı var. Kendine vakit ayırıyorsun, anı yakalıyorsun. Bana iyi geliyor” derken yerinde duramıyor.
Pek yerinde duran biri değil zaten. Vakti olduğu zamanlarda da kendini seyahate veriyor zaten. Eğer gittiği seyahat uzun solukluysa gideceği yer için ayarlamalar bile yapıyor. Mesela gittiği şehirde iyi bir pilates stüdyosu var mı? Oyunculuk adına katılabileceği bir kurs var mı? Bu soruların yanıtlarına göre kendine hemen bir düzen kuruyor.
“Belli bir zamandan sonra gittiğin yerin yerlisi gibi olmak için meşgalelere ihtiyaç oluyor. Bir haftadan fazla zaman sadece sağda, solda dolaşmak benim yapabileceğim bir şey değil” diyor. Şehir tatillerini seviyor ama kimi zaman şehirden hepimiz gibi o da bunalıyor. O zamanlar için önerisi şu: Yazın popüler olan yerlere kışın gitmek:
“Kitabımı alıyorum, bir de sırt çantası, tamamen dinlenmek üzerine seyahatler kurguluyorum. Ama büyük şehirleri ziyaret etmek de güzel. Birçok alternatifin elimin altında olduğunu bilmek iyi geliyor. Nasıl hissedeceğimi öngöremediğim için hep kocaman bavullar yapıyorum. Benim için büyük şehirler de kocaman bavullar gibi. İçinde her şey var. Ruh halime göre bir şey seçip o günü öyle değerlendirebiliyorum.”
“MUHTEŞEM YÜZYIL” SETİNİ ÖZLÜYORUM
Tanınmış bir insan olmanın getirdiği zorluklar olduğunu kabul ediyor. Ama onlarca insan arasından elenip bugün geldiği noktada bulunabildiği için bir yandan da şükretmeyi biliyor. Sevdiği işi yapıyor ve bu sayede hayatını sürdürebiliyor.
Biliyor ki, sabah 06.00’da servis beklemek, takım elbiseyle masa başında oturmak, öğle yemeğini bir saat içinde bitirmek, kısacası özne olma isteğini bastırmak zorunda kalacağı işler ona göre değil. O yüzden de işinin zorlukları onun için dert olmaktan çıkıyor.
Berrak’ın evindeki televizyonda hepimiz gibi diziler açık genelde. Geriden de gelse özellikle ABD yapımı dizileri izliyor. Bir diziye başlamadan önce arkadaşlarından garantili tüyolar alıyor. Sağlamcı yani.
“Mutlaka izlemelisin” dedikleri diziler özellikle ilk tercihleri oluyor. “Fargo”, “True Detective”, “Games of Thrones”, “Orange is the New Black”, “Modern Family”, Berrak’ın tavsiyeleri.
“Muhteşem Yüzyıl” setini özlüyor elbette. Ama neyse ki tüm arkadaşlarıyla görüşmeyi sürdürüyor.
2014 yılının son ayına girerken Berrak cephesinde durumlar böyle. Bakalım 2015 Berrak’a neler getirecek.
NEW YORK’TA ÖZGÜR OLMAK
Berrak Tüzünataç tam bir New York kızı. Nedenini ise şu sözlerle özetliyor: “2013’te 8-9 ay yaşadım. Herkesin hissettiği gibi olmasının normal karşılandığı bir yer. Bunu seviyorum. İnsana güzel bir özgürlük ve güven veriyor. Bizde sürekli bir yargılama var. ‘Öyle miyiz, böyle miyiz?’ diye düşünüyoruz. Kendimizi sınırlandırmamız başka yerlerden patlıyor. Sürekli öfkeliyiz. İnsanlar hissettikleri ve vücutlarının istediği gibi davranamıyor; diğer yandan da içinden geldiği gibi davranabilen insanlara öfkeleniyorlar. Öfkelenince onlar hakkında kötü konuşup rahatlamaya çalışıyorlar. Böyle bir döngü var memlekette. Herkes önyargısından arınsa ne kadar iyi olacak oysa... Baskı dolu bir evde yaşayan, azar işiten, baskı gören çocukların ruh haliyle sevgi, güven ve özgürlükle büyüyen çocukların ruh halleri aynı olabilir mi?”
INSTAGRAM’IN KOMİĞİ
Instagram’da berrocks’ın takipçisiyim. Çok güzel fotoğraflar paylaşıyor. Gezi döneminde Twitter da eklenmiş sosyal medya dosyasına. haberleri Twitter’dan alıyor. Instagram’da ise en çok güldüğü şeyleri paylaşıyor. “Bazen Instagram yetmiyor, kesin görüp gülsünler diye bir de mesaj atıyorum arkadaşlarıma. Mizah anlayışım herkese ne kadar hitap eder bilmiyorum ama mesela kardeşimle aramızda çok eğleniyoruz” diyor.