Güncelleme Tarihi:
Hep medyada gördüğümüz bir Şeyda Coşkun portresi var: “Ünlüleri zayıflatıyor, onlarla birlikte yürüyüşe çıkıyor, onlara yaşam koçluğu yapıyor.” Hikâyeni bir de senin ağzından dinleyebilir miyiz?
- Hayatımın içinde spor hep vardı. Çocukluğumdan beri... Bu benim hayat anlayışım herhalde. İlginçtir, eskiden de hep kilolu kişilerle arkadaşlık ediyor ve onları zayıflatmaya çalışıyordum. Ben ne yersem onlara da onu yediriyor ve hayatlarında değişim yaratıyordum. Üniversitede farklı bir bölümü kazandığım hâlde, ailemin istememesine rağmen beden eğitimi sınavlarına gizlice hazırlandım ve yaklaşık 250 kişinin katıldığı sınavda 10’uncu oldum. Ardından, kardeşimin doğum yaptığı dönemde Amerika’ya gittim ve farklı eğitim programlarına katıldım. Orada geçirmem gereken uzun bir süre vardı ve boşa gitmesini istemedim. Bu arada fark ettim ki spor ve beslenme konusunda çok şey biliyorum ve iyi şekilde kullanabiliyorum. Seminerler esnasında bir eğitimciye, spor ve beslenmeyi neden birbirinden ayırdığımızı sordum. Çünkü bence sporu yaptıran kişi beslenmeyi de organize etmeli. Bunun üstüne eğitimci bana bunu yapmamı önerdi. Ben de Türkiye’ye döner dönmez önce yakın çevremde bazı şeyler yapıp sonuçlarını gördüm. Bu tamamen doğaçlama gerçekleşti. Sonrasında sistemli bir şekilde önce kardeşimin hayatında oturttum. Doğum yapmıştı, ona kilo verdirttim. Sonra birçok kişiyle yavaş yavaş çalışmaya başladım.
İnsanlar sana geldiğinde nasıl bir sürecin içine giriyor?
- İlk haftada kişinin vücudunu tanımaya çalışıyorum. İnsanlar o kadar dolu ve zaman zaman o kadar ilgiye muhtaç ki, onlarla yürüyüş esnasında sohbet ediyoruz ve bana içlerini döküyorlar. Yavaş yavaş yeni düzeni kabul ederek hayatlarına oturtuyorlar. Yemeleri ve yememeleri gereken gıdaları ayırıyorum. Spor yaparken nelerden etkilendiklerini, vücutlarının neresinin ne kadar etkilendiğini, ne kadar sürede ne kadar yürüyebildiklerini ve kapasitelerini gösteriyorum. Program kendiliğinden yerleşiyor.
Hep formuna dikkat eder miydin? Yoksa bir gün bir kırılma noktası yaşadın ve ondan sonra mı merak sardın?
- Lisedeyken bağırsaklarımda kolit oluştu. Doktora gittim, tetkikler yapıldı. Bağırsak filmim çekildi ve o sırada çok canım yandı. O gün doktor bana, hayatımdan bazı şeyleri çıkarmam gerektiğini, ekmek, patates gibi gıdaların bana çok zarar verdiğini söyledi. Ve ben hâlâ doktorun o gün söylemiş olduğu şeyleri yemiyorum. Bağırsaklarımın 10-15 gün boyunca çalışmamasının ve tuvalete çıkamamanın yarattığı travma sonucunda hiçbir şekilde buna değmeyeceğini düşündüm. Bu olaydan sonra bir beslenme sistemi oluşturdum.
FENERBAHÇE KULÜBÜ’NE HEKİM OLMAK İSTERDİM
Yaşam koçluğuna başlamadan önce neler yapıyordun? Hayatın başka bir yöne gitseydi neler yapmayı hayal etmiştin?
- Başkent Üniversitesi ve Başkent Koleji’nde spor koordinatörlüğü yaptım. Spor aktiviteleri organize ettim, büyük organizasyonlar, müzikaller düzenledim. Bundan da keyif alıyordum ama bir süre sonra biraz sıkıcı gelmeye başladı. Kendimi geliştiremedim, hep aynı şeylerdi yaptıklarım. Milli bayramlarda gösteri hazırlamak gibi şeyler beni tatmin etmiyordu. Bunu yapmak istemediğimi gördüm. Farklı birkaç iş deneyimi daha yaşadım, hepsinde de başarılı oldum ama sonrasında kendi işimi kurdum. Bu işi yapmasaydım doktor olmak isterdim. En büyük hayalim Fenerbahçe Kulübü’nde spor hekimi olmaktı. Çünkü çok sıkı bir Fenerbahçeli’yim. Kendim de spor akademisinde okuduğum için spor sakatlıklarını ve bunları yalnızca bir spor hekiminin çözebileceğini biliyorum. Çünkü bu hekimler sakatlanmanın kaynaklandığı anı bilir. Belki ileride böyle bir şey yapabilirim.
Zaman zaman seninle ilgili sert eleştiriler oluyor, onları duyunca neler hissediyorsun?
- Güçlü görünmeme rağmen aslında çok duygusal biriyim. Bunlar beni dönem dönem yoruyor, üzüyor. Ben tanımadan bilmeden birilerini bu şekilde yargılamaya çok karşıyım. Sonuç olarak; önce üzülüyorum, sonrasında da yoluma bakıyorum. Çünkü güçlü olmam gerekiyor.
Yaşam koçluğunu yaptığın insanlarla her zaman uyumlu mu çalışıyorsun, yoksa problem yaşadıkların oluyor mu?
- Tabii ki herkes aynı değil. Çok zor insanlar da oluyor, duygusal olarak içselleştirdiğim insanlar da. Bir kere dürüst insanlarla çalışmayı seviyorum. Yalandan ve yalancılardan hiç hoşlanmam. Zaman zaman “bağırsaklarım çalışmıyor” deyip programın dışına çıkanlar olabiliyor. Bunlar benim için yorucu çünkü karşımdaki insanı çözemeyeceğimi, ona faydalı olamayacağımı düşünüyorum. Böyle insanlara, önce kendine karşı dürüst olması gerektiğini söylüyorum.
HİÇBİRİMİZ ANADAN DOĞMA FİT DEĞİLİZ
Danışmanlığını yaptığın insanlarla ilk kez bir araya geldiğinde onlara neler söylüyorsun?
- Öncelikle ne istediklerini öğrenmeye çalışıyorum. Hayatında bir şeylerden vazgeçeceğini söylüyor, bu durumun onu üzüp üzmeyeceğini soruyorum. Neyi ne kadar istediğini anlamaya odaklanıyorum. Gerçekten sağlıklı ve fit bir vücut mu istiyor yoksa çikolatalı sufle veya kremalı makarna mı? Hangisini daha çok istediğini ayırt etmesini sağlıyorum. Buna hazır olup olmadığını anlamaya çalışıyorum. Hazırsa, hiç kolay olmayacağını ama sonrasında inanılmaz bir mutluluk getireceğini söylüyorum. Sonra yavaş yavaş yiyebileceği ve yemeyeceği şeyleri ayırıyorum. Bu ayrımı ona sorarak yapıyorum çünkü hayatının geri kalanında da yiyemeyecek bunları. Bir haftalık deneme süresi sonunda o kişiyle ilgili kafamda bir şey belirliyorum, ona göre devam etme veya bitirme kararı alıyorum.
Düğün, parti gibi özel bir gece için iki, üç gün içinde karın bölgesini düzleştirecek, ödem atmayı sağlayacak özel bir tarifin var mı?
- Ben öyle günler için genelde ananas ve yumurta beyazını öneriyorum. Bir yandan ödem atıyorsun, bir yandan da protein vücutta gaz birikmesini önlüyor. Onun arkasından direkt protein günü öneririm. Mesela cumartesi günü gidilecek bir davet için perşembe ve cuma bu iki tarifi uygulayıp, cumartesiye de yumurta gibi hafif bir proteinle başlanılırsa, şişkinlikten kurtulmak mümkündür. Bir de sabah kalkınca hafif bir mekikle karın bölgesi sıkılaştırılırsa, iki günde bile çok iyi bir sonuç alınabilir. Tabii bu kiloya göre değişir.
Kilo vermek isteyenler sence kendini nasıl motive etmeli?
- Eski kıyafetleriyle ya da yeni almak istediği kıyafetlerle motive edebilir, bikinilere bakabilir, Fashion TV’yi izleyebilir. Aynanın karşısına geçip kendine bakarak, dokunarak motive edebilir. Buzdolabına benim resmimi yapıştırabilir. Önce şunu anlamak gerek; istedikten sonra istediğin vücuda kavuşmak mümkün. Hiçbirimiz anadan doğma fit değiliz. Bu bir süreç... Emek, azim, sabır gerekiyor.
EYLÜLE KADAR PROGRAMIM DOLU
Çok yoğun bir programın var. Şimdi biri sana başvurmak istese ne kadar beklemesi gerekir?
- Eylüle kadar. Çünkü şu an herkesle nereye kadar devam edeceğim netleşmiş durumda. Yurt dışından benimle çalışmaya gelenler için temmuz ayında burada kalmam gerek. Böyle bir durumda öncelikle isim alıyorum, yer açıldığında ona göre devam ediyoruz. Bunu yığılma olmaması ve hepsiyle tek tek ilgilenebilmek için yapıyorum.
BENİM SOFRAMDA EKMEK YOK
Danışanlarının her biriyle tek tek ilgilenmek, kendine kalan zamanı çok kısıtlıyor mu?
- Hayatımda farklı ve özel bir süreçteyim. Erkek arkadaşım yokken daha farklı bir çalışma stili yaşıyorum; 24 saat çalışıyorum. Ama hayatımda biri olduğunda onun da hayatını düşünmem gerektiği için belli bir zamanı ona ayırmaya çalışıyorum. Tabii oldukça zorlanıyorum çünkü erkek arkadaşımla sohbet ederken bile bir anda çıkmam gerekebiliyor. Genelde hafta sonları mutfakta vakit geçirmekten zevk alıyorum. Kendime sağlıklı ve hafif kurabiyeler yapıyorum. Çünkü ekmek yemiyorum, ekmeğin enerjimi aldığını düşünüyorum.