Güncelleme Tarihi:
* 2011’de yayınlanan “The Kennedys” serisinde Jackie’nin Beyaz Saray yıllarını anlattınız. 6 yıl sonra cinayetin ardından yaşananları anlatmak için TV ekranlarına “The Kennedys: After Camelot” ile geri döndünüz. Kennedy ailesi ile ilgili birçok film, belgesel ve televizyon dizisi yapıldı. Neler bu aileyi yapımcıların vazgeçilmezi yapıyor?
- Bence ailenin her bir üyesi çok güçlü birer kişilik... Bu kadar güç merkezini bir arada başka hiçbir ailede görmedik. Kennedy’lerin yanı sıra Jackie, tarzıyla, tavrıyla, cazibesiyle, gücüyle asla modası geçmeyen ebedi bir kadın. Bence cinayetlerin yanı sıra bu sebepler de Kennedy ailesine olan ilgiyi her zaman canlı tutuyor.
* Natalie Portman’ın “Jackie”sini izlediniz mi, o filmden de gözlemleriniz oldu mu?
- Biz çekimleri “Jackie” gösterime girmeden önce bitirmiştik. Filmi izledim, Natalie’nin oyunculuk gücünü burada anlatmaya gerek bile yok. Şahane bir iş çıkardı. O filmde çok belli bir dönemi işlediler. Biz New York’taki hayatını ve senin memleketin Türkiye İzmir (Smyrna) doğumlu ikinci eşi Aristotle Onassis ile evliliğine kadar işledik.
* Jackie Kennedy’nin tam tersi bir karaktere sahipsiniz. Çok mütevazı hatta biraz da utangaç bir tavrınız var. Böylesine güçlü bir kadını canlandırabilmek için nasıl hazırlandınız?
- Sete gidip, onun elbiselerini giyip saçım ve makyajım yapılınca içimde Jackie’yi hissetmek için oyuncu koçlarımla aylarca çalıştım. Ben onun gibi bir kadın asla değilim, o yüzden uzun bir çalışma sürecine girdim.
* Çok kapsamlı araştırmalar yaptığınızı biliyorum Jackie hakkında... Onun en sevdiğiniz özelliği neydi?
- Evet, Jackie’yi hem ilk seride hem bu ikinci seride çok iyi çalıştım. Onun en sevdiğim özelliği mutlu bir kadın olmasıydı. Gülmeyi, eğlenmeyi, yaşamayı çok seven bir kadındı. Bence bu özellikleri onu en kötü trajedi sonrasında bile hayattan koparmadı. Amerika’nın yas tutan First Lady’si olarak kalabilirdi ama hayatına devam etti, yeniden evlendi, çocuklarına çok iyi annelik yaptı. Jackie star özelliklerine sahip ama bir o kadar da normal bir kadındı.
* Jackie’nin en bilinen bir özelliklerinden biri de modaya olan düşkünlüğüydü. Sizin modayla aranız nasıl?
- Bir sanat dalı olarak modayı seviyorum. Her bir parçanın yaratım aşamasından yapımına kadar ne kadar çok uğraştıklarını biliyorum. Bu piyasada olduğum için çok özel kıyafetler giyme şansım oldu ama ben aslında genelde kot pantolon ve tişört giyinen bir kadınım.
* Röportaja başlamadan önce genç bir oyuncuyken hep sizi zorlayacak rolleri oynamak istediğinizi söylediniz. Şimdi deneyimli bir oyuncu olarak beklentileriniz neler?
- Hâlâ zorlukları arıyorum. Bu yüzden “All We Had” adlı filmi yönettim. Bu ilk yönetmenlik deneyimimdi. Oyunculuktan çok farklı bir boyuttu.
* Tebrikler... Belli bir yönetmen var mı tarzını sevdiğiniz?
- 70’li yılların filmlerini çok seviyorum. John Cassavetes, favorilerimden bir tanesi. Bu aralar filmlerini izlediğim diğer yönetmen Jean - Pierre Melville...
ANNELiKLE HER ŞEYiN ÜSTESiNDEN GELiYORUM
* Hepimizin iyi günleri, kötü günleri oluyor. Siz de aşkı buldunuz, evlendiniz, çocuğunuz oldu ama sonra çok zorlu bir döneme girdiniz. Sizin formülünüz neydi o günleri kolay atlatmak için?
- Özel hayatımla ilgili hiçbir zaman konuşmadım, kişisel hayat kişiye özel kalmalı. Beni mutlu eden şeylere odaklanmak, çalışmak, anne olmak her şeyin üstesinden gelmemi sağlıyor. Bunlara ek olarak bir de spor yapıyorum.