Güncelleme Tarihi:
◊ Biraz yoldan çıkmak istediniz... Mantı mı, iskender mi?
- İskender... Biz çocukken çok parasızdık. Annem tiyatrocu kadın. Bir yerden eline para geçtiği zaman, bizi iskender yemeye götürürdü. O gün zenginiz demekti iskender. Belki de onun etkisi.
Manzarası bile yeter. Fakat kıymadan değil, etten olacak. Öyle de ağzımın tadını bilirim.
◊ Hayatta hangisinden daha çok çektiniz? Daha az bilinen diyabet hastalığınızdan mı, hep dilinize doladığınız menopozdan mı?
- Menopozdan hiç çekmedim, hissetmedim bile. Erken girdim zaten, 47’imde. Ama diyabet çok etkiledi. Hormon dengesini bozuyor, insanın yaşam kalitesini aşağı çekiyor.
Sorma, zor hastalık diyabet...
◊ Hem sanatçısınız hem hayvansever. Yangında hangisini kurtarırsınız?
Mona Lisa tablosunu mu, yavru kediyi mi?
- Ay kediyi tabii. N’apayım resmi? Alır kopyasını asarım duvara çok istiyorsam. O kediyi bir daha nereden bulacağım?
◊ Peki kedi mi, köpek mi?
- Köpek... 12 yıl bir kurdumuz vardı. Ama görsen iki insan boyunda, iki insan eninde. Evde baktık ona. İnsanın gözünün içine bir bakışı vardı, bambaşka bir şey. Kedi daha mesafeli.
◊ Zaman makinesi icat ettiniz. Nereye giderdiniz? Geçmişe mi, geleceğe mi?
- Geleceğe giderdim. Çünkü gelecekte barışın olduğuna inanıyorum. Geçmişte savaştan başka bir şey yok. İnsanların birbirini yemesinden çok bunaldım.
◊ İstanbul’un Asya yakası mı, Avrupa yakası mı?
- Avrupa yakası ama Avrupa yakasının Karadeniz tarafı. Çünkü bildiğimiz haliyle eski İstanbul’un yaşanacak hali kalmadı.
◊ Sofrada hangisi çekilmez? Obur mu, geveze mi?
- İkisi de çekilmez. Çok yemek yiyen, habire yemekten bahseden insan sevmem. Çok konuşanı da sevmem ama onu hallediyorum bir şekilde; benden kimseye laf kalmıyor.
◊ İnce espriye düşkünlüğünüz malum. Cem Yılmaz mı, Ata Demirer mi?
- Kıyaslamak için ikisi birbirinden çok farklı. Ama bana sorarsan Cem. Cem ama bugünkü değil, ilk zamanları. O zamanlar daha inceydi esprileri.
◊ İmkân olsa hangisini seçerdiniz? Tüm müzik aletlerini çalabilmek mi, bütün sporları yapabilmek mi?
- Sanatçıya böyle soru sorulur mu? Doyumsuzdur sanatçı, ikisini de ister, hepsi yani. 35 sene kayak yaptım. Yüzmeye yeteneğim var iyi kötü. At bindim 12 yıl. Enstrüman da öyle. Adanarak yapacaksın hepsini. Attila (Özdemiroğlu) 16 enstrüman çalıyordu. Senin de eline 4 yaşında kemanı verseler sen de öyle olursun.
Hepsi, hepsi çok emek isteyen şeyler. O emeği de ancak içinde o ruh varsa sarf edebilirsin.
◊ Evlat da edindiğiniz yeğeniniz Söz, anneniz Aysel Gürel, kardeşiniz Mehtap Ar ve sizden oluşan anaerkil bir aileye doğdu ve evli. Anaerkil ailede kim haklıdır? Kaynana mı gelin mi?
- Valla biz hiç kaynanalık yapmıyoruz. Her zaman gelin haklı. Hatta geline “kızımız”, Söz’e “damat” diyoruz. Kadınlar hep haklıdır. Erkek garibim, neyi, nereden bilsin?
◊ Kadın olarak baktığınızda hangisinin aklını kaçırması daha haklı? “Teyzem” filminin Üftade’si mi, “Aaah Belida”nın Serap’ı mı?
- “Teyzem” en sevdiğim filmlerimden. Aslında her ailede bir “Üftade” vardır, biliyor musun. Türk toplumunda hayatı çekilmez yapılmış, mutsuz kadın portresidir o filmin senaryosu.
◊ İnterneti etkin kullanan ilk ünlülerdensiniz. Genç kız çeyizinde hangisi olmazsa olmaz? Çamaşır makinesi mi, bilgisayar mı?
- Tabii ki bilgisayar. Çamaşır makinesi alana kadar, erkekler elde yıkayıp sıksın çamaşırları. Nasılsa kuvvetleri var. Ama baştan konuşsunlar bunu adamlarla, sonra kavga çıkmasın.
FİLMCİLİK DEMEK, İLİKLERİNE KADAR ÜŞÜMEK DEMEKTİ
◊ Sizce hangisi vazgeçilmez... Klima mı, kalorifer mi?
- Kalorifer... Çok üşümem ama sıcağı severim. Çünkü biz çok üşüdük. Filmcilik demek, iliklerine kadar üşümek demekti. Ha bir de tuvalet ihtiyacını giderememek demek. Kadınlar için tabii, erkekler nerede olursa olsun hallediyordu o işi.
◊ Sinema kariyerinizle ilgili sarf ettiğiniz hangi cümle daha trajikomik: “Sinemadan bir kuruş kazanmadım” mı, “80 filmin 60’ında bana tecavüz ettiler” mi?
- “Sinemadan bir kuruş kazanmadım” sözü daha trajik bence. Çünkü sinemada para yoktu, hâlâ da yok. Emek yoğun bir iş sinema.
Bütçeler çok düşüktü. Öyle zor bir iş. Ancak gönülle yapılır, parayla değil.
◊ Sinema-dizi oyunculuğunun yanında tiyatro da yaptınız. Seyirci olsanız kendinizi izlemeye hangisine giderdiniz? Sinemaya mı, tiyatroya mı?
- Pek bilinmez ama tiyatroda da çok başarılıydım ben. Ama neticede ben bir sinema sanatçısıyım. Sinemada görsünler beni.
◊ Altın Portakal’da iki “en iyi kadın oyuncu” ödülü, bir “yaşam boyu onur ödülü” kazandınız, bir de jüri başkanlığınız var. Antalya kulislerinde hangisi daha havalı? Ödül alan mı, ödülü kimin alacağına karar veren mi?
- Ne olursa olsun, ödül alan tabii ki. Onun havası kimde var?
◊ Fırsatınız olsa hangisiyle kahve içmek isterdiniz? Marilyn Monroe mu, Brigitte Bardot mu?
- Marilyn! Müthiş bir safiyeti vardı, çok erken göçtü, gitti. Hakkında çok okudum. Hollywood onu “Aptal sarışın” diye çok küçümsedi ama tam aksine çok akıllı, çok ilginç bir kadındı. Bir kere en beğendiğim yazar Arthur Miller ile evlendi. Sırf adamı sormak için bile onunla kahve içmek isterdim.
BU VİDEO İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR