İzzet Çapa: Ben bu Ayşe Özyılmazel’i hiç sevmedim

Güncelleme Tarihi:

İzzet Çapa: Ben bu Ayşe Özyılmazel’i hiç sevmedim
Oluşturulma Tarihi: Kasım 08, 2015 17:30

Üzerinize afiyet hastalanmakla hastalanmamak arasındaki ince çizgide günlerce dans ettim geçtiğimiz hafta. Cuma sabahı yine böyle mahmur, uykusuz ve gözlerim yarı açık televizyon karşısındayken magazinin 32. Gün’ü “Söylemezsem Olmaz”ın jeneriği dikkatimi çekti.

Haberin Devamı

Ayşe Özyılmazel hararetli hararetli saydırıyordu birilerine. “Hayırdır inşallah” dedim içimden, “Bu hiç de bizimkinin alıştığımız halleri değil”...

Neyse efendim, başladım jeneriğin ‘vaat ettiği’ şok açıklamaları beklemeye... Ve derken o an geldi çattı, Ayşe Kız aldı sazı eline...

Lafın gelişi değil, gerçekten ağzım açık izledim olaylı ‘demeci’. Gözlerim fal taşı gibi açıldı, artık ne uykusuzluğumdan eser kalmıştı ne de sabah mahmurluğumdan...
“Ben iyi insan olmaktan çok yoruldum. Genç kızlığım elimden alındı. Hayatımın içine edildi. Çok büyük depresyona girdim.
Bugüne kadar sustuysam kendime olan saygımdan sustum. Hâlâ susabilirim kimse elini benim üzerimde temizleyip mutlu hissetmesin her şey bir yere kadar.”
Eski eşi Ali Taran’a bu serzenişleri, yaşadığı travma sonrası stres bozukluğunun habercisiydi adeta. Belli ki biriktirdikleri kalbini aşıp, patlama haline gelmişti.

Haberin Devamı

Her şey iyi güzel de bu rötarlı yaygara için adama “Dört yıldır aklın neredeydi, niye sustun be kızım” diye sormazlar mı?
Bak Ayşe’ciğim seninle yıllardır farklı bir abi-kardeş ilişkimiz var. Özünün ne kadar iyi olduğunu bilirim ama kusura bakma dost acı söyler.

İzzet Çapa: Ben bu Ayşe Özyılmazel’i hiç sevmedim

İzdivaç haberini duyduğum ilk günden, gelinlikle havuza atladığın o talihsiz düğüne, hatta boşanma kararı aldığın ana kadar hep yanındaydım.
Hakkında ileri geri yazan kaç gazeteciyle seni savunmak adına karşı karşıya kaldığımı sen çok iyi biliyorsun. Kenan Erçetingöz çok şükür daha ölmedi, düğünün için yazdıklarından dolayı Bodrum’da nasıl kapıştığımızı istersen git ona sor da anlatsın!
Ama bu kez olmadı! Hem de hiç olmadı!
Ne oldu bütün bu anlattığın olaylar daha çok tazeyken bile kan kusup kızılcık şerbeti içtim diyen bizim Ayşe’ye?
Yok muydu evladım yanında sana dur diyecek bir tane adam gibi arkadaşın?
Haydi diyelim ki bu devirde öyle dostlar yok... 
Peki sen nasıl otokontrolünü yitirip kendini bu hallere düşürdün de “Kimseye mutluluklar, hayırlı işler dileyemeyeceğim” diyebilecek kadar kötücül bir ruh haline büründün?
Millet, seni taşa tuttukları bu evliliği de, Selma Hanım’ın vefatını da daha yeni unutmuşken ne diye uyuyan yılanın kuyruğuna basma gereği duydun hiç anlamadım!
Keşke zamanlama konusunda da kalemin kadar yetenekli olabilseydin. Yıllarca sus sus, ondan sonra bir bar önünde kameralara patlat serzenişlerini... Olacak iş mi!
Şimdi senden bu kadar zamanlık dostun, abin, arkadaşın ya da sen ne olduğumu düşünüyorsan o olarak, tek bir ricam var... 
Eğer önümüzdeki üç ay içinde albüm, kitap, single, jingle mıngıl ya da her ne haltsa çıkartmayı sakın aklının ucundan bile geçirme!
Yoksa zamanında hakkında fikir yürütenler haklı çıkacak ve senin için ‘Reklamcıyı reklamı için kullandı’ denilecek. Bak bu laflarımın altını da iyi çiz!
Eğer böyle bir şey olursa bil ki ilk ben senin adının üzerini çizerim. Murat Boz için yazdığın o muhteşem şarkında dediğin gibi ‘Kalamam arkadaş’, bunu içim kaldırmaz!
Çünkü ben Lerzan Mutlu’yla Oya Aydoğan’ın programında izlediğim bu Ayşe’yi de, cümlelerini de hiç mi hiç sevmedim.

 

Haberin Devamı

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!