Güncelleme Tarihi:
Sevgili Feyza Hanım, ben 34 yaşındayım. 16 yaşıma girdiğim ilk günlerde, bir okul gezisinde tanıdım onu.
Kültür Bakanlığı’ndan bize tarihi yerleri gezdirmek için gönderilen, isminden anladığım kadarıyla Türk asıllı bir arkeologdu. Onu gördüğüm ilk andan itibaren sevdim.
Duygularımı reşit olana kadar sakladım ve nihayet cesaretimi toplayabildiğim bir gün mektupla ona içimi döktüm. Aramızda 23 yaş fark vardı ama bu benim için bir sorun değildi.
Yaşıtlarım birer birer sevgili edinip, karşı cinsle ilk romantik ve cinsel deneyimlerini yaşarken, ben sırf ona yakın olabileyim diye onun ders verdiği üniversitede okuyup, aşkımı yıllarca hayallerimle besledim.
Ama ilk senelerin aksine gözlerimin içindeki o parıltı yerini yüzümden bir türlü silemediğim bir hüzne bıraktı. Duygularımı kalbime gömmek istediğim çok oldu ama onu her gördüğümde bu sevgiden kurtulamayacağımı, ona olan aşkıma asla karşı koyamayacağımı anladım.
Olgun yaşta olmasına rağmen öylesine yakışıklı, öylesine estetik, öylesine zarifti ki... Üstelik bu şekilde düşünen tek öğrencisi de ben değildim.
Bu platonik aşk, ciddi hatalar yapmama sebep oldu. Bunlardan biri bunalıma girip üniversite eğitimimi yarıda bırakmamdı.
Okuldan uzaklaştığımı fark etmiş olacak ki, beni yıllarca görmezden gelen ve karşılaştığımızda sadece gülümsemekle yetinen o kişi, bana ulaşıp kararımdan vazgeçirmeye çalıştı.
Artık 23 yaşında genç bir kadındım ve bana karşı davranışlarının değiştiğini fark edebiliyordum. Hâlâ bana ümit vermiyor ama duygularımın sadece hevesten ibaret olmadığını da artık kabul ediyordu.
Hatta ısrar edersem, bana daha fazla karşı koyamayacağını, benden çok hoşlandığını söylüyordu. O üç yıl hayatımın en güzel dönemiydi.
Her ne kadar benimle ilişkisinde son derece dikkatli olsa da, artık birlikteydik. Yedi sene sonra aşık olduğum erkeğe kavuşmuştum.
Artık her şey güzel olacak derken, ailem onunla ilişkimi öğrenip kıyameti kopardı. Bana asla kıyamayan babam, tüm sosyal yaşantımdan beni koparıp, eve mahkum etti.
Bir diğer hatam, ailemin kural ve baskılarından kurtulabilmek için, uzun süredir beni sevdiğini bildiğim bir arkadaşımla evlenmem oldu.
Çünkü onun hiçbir zaman hiç kimseyle dolduramadığım yerini, beni seven eşimle de dolduramadım.
Eşim de bunu anlamış olacak ki, önceleri beni el üstünde tutarken, davranışları tamamen değişti. Beni başka kadınlarla aldatmaya başladı.
Ben bir kez sevenlerdenmişim, yıllar sonra onunla karşılaşıp gözlerinin içindeki pırıltıya ve hüzne baktığımda anladığım tek şey buydu. Üstelik şu an hamileyim.
Karşılaştığımız o gün birlikte olduk.
Ve şimdi bebeğimin kimden olduğunu takdir edersiniz ki bilmiyorum. İşin en trajikomik yanı ise, beni aklından çıkaramadığını ama baba olabilmek için artık mutlaka evlenmek zorunda hissettiğini söylemesiydi.
Normal şartlarda bu bebeği aldırmam gerekir. Gerçekten dediği gibi yakın bir zamanda evlenirse ben bu acıya nasıl dayanırım bilmiyorum.
Ama benim 18 senedir sevip unutamadığım, aşık olduğum erkekten bebeğimin olmasını istemem çok mu bencilce? Üstelik eşim son birkaç senedir beni aleni olarak aldatmaktan çekinmezken...
* Rumuz: Çaresiz
YANIT
Sevgili kızım, sen kendi hatalarını görüp, sıralıyorsun. Bu yüzden sana ne söyleyebilirim ki? Gerçekten aşkına sahip çıkmayı deneyebilirdin.
Sevdiğin adam da kolaya kaçıp, mücadele etmeyi düşünmemiş bile. Ama bir başkasıyla evlenip, yıllar sonra o adamdan çocuk yapmayı düşünmen çok yanlış.
Şimdi doğacak çocuğunun gerçek babasını bilmeden mi yaşamayı düşünüyorsun? Asıl babası sevdiğin adamsa, bu yalanla hayatına nasıl devam edeceksin? Eşin senin başkasını sevdiğini bile bile elbette ki evliliğinizi normal olarak devam ettirememiş. Başka kadınlara gitmesi, sana soğuk ve uzak davranması da bu yüzden.
Seni gerçekten seven bir adama yazık etmişsin.
Aileni ikna edememişsin, etmeyi düşünmemişsin. Ama içinde bulunduğun bu durum bence hiç hoş ve dürüst değil.