Güncelleme Tarihi:
◊ “İçerde”, başladığı günden bu yana çok izlenen bir dizi. Neler söyleyeceksiniz gördüğü bu ilgi hakkında? Projenin başında tahmin ediyor muydunuz başarılı olacağınızı?
- İnce elenip sık dokunarak oluşturulan bir proje “İçerde”. Senaryosu da kastı da çok başarılı. O nedenle daha işin başında reytinglerinin iyi olacağını tahmin etmiştim.
◊ Siz Musa karakterini canlandırıyorsunuz. Nasıl biri Musa, bize biraz onu anlatır mısınız?
- Organize Şube’de çalışan polislerden biri. Ama onu hiç üniformalı görmedik, çünkü sivil polis. Zaten sakallı olduğu için de üniforma giyemez. Musa’nın polis olduğunu asla düşünmeyeceğiniz bir görüntüsü var. Bir yandan da şubenin neşe kaynağı. Seyirci de seviyor onu. Geçenlerde bir polisle karşılaştım, “Diziyi takip ediyorum, özellikle Musa’yı çok sevdim” dedi.
◊ Sokakta aldığınız en ilginç tepki neydi?
- Geçen gün trafikte kırmızı ışıkta beklerken, biri “Abi sakalların rekor kırıyor” diye seslendi bana. Ne rekor kırdığını bilmiyorum ama! (Gülüyor) Sakallarıma karşı özel bir merak var. Hiç kimsede olmayan bir sakal türü çünkü.
◊ Rol için mi bu şekilde kestiniz sakallarınızı?
- Aslında tiyatro oyunum için bu şekilde kestim. “Müfettiş” adlı bir oyunda oynuyorum. Provalar sırasında uzamıştı sakallarım, değişik bir şekil vereyim dedim. Gittim yönetmene sordum “Ne dersiniz?” diye, “Güzel olmuş” dedi. Dizi için görüşmeye gittiğimde onlar da çok beğendi.
◊ Diziden sonra keser misiniz?
- Evet, değişiklik yapmak için keseceğim. İki yılda bir imajımı değiştiririm zaten. Şu an şişman bir adamım, başka bir rol için gerekirse 20 kilo verebilirim.
‘SERT OLMAYA ÇALIŞSAN DA
SEMPATİKSİN’ DİYORLAR
◊ Dizi başlamadan önce Musa karakteri için nasıl bir hazırlık süreci geçirdiniz?
- Bu rol için yola çıkarken “Sert bir adam olsun” demiştim aslında. Hatta diziyi izlerken zaman zaman “Acaba çok mu sert oluyor?” diye düşündüğüm de oldu. Ama sonra etrafımdakilere sordum, “Sen ne kadar sert olmaya çalışırsan çalış, sempatik oluyorsun” dediler! (Gülüyor)
◊ Normalde nasılsınız?
- Ben normalde de hiç sert bir adam değilim. İstesem bile olamam. Uzun yıllardır komedi oynuyorum. O yüzden sette çekim yaparken de aklımdan hep komik şeyler geçiyor. Kendimi tutmaya çalışıyorum.
◊ Ağırlıklı olarak komedi oynayanlar, genelde drama işlerini sevmezler. Siz zorluk yaşıyor musunuz bu konuda?
- Zorlanıyorum dersem yalan olur. Severek oynuyorum. Zaten karakterin komik tarafları da var. Yemeğe çok meraklı mesela. Özellikle de suböreğine karşı bir merakı var. Arkadaşları sürekli “Hadi gel yemeğe gidelim” diyor ona. Masasının üzerinde de her daim yiyecekler var...
◊ Siz de Musa kadar düşkün müsünüz yemeye?
- Ben yemek yapmayı da, yemeyi de çok severim. (Gülüyor)
◊ En iyi yaptığınız yemek hangisi?
- Yakın arkadaşlarım bilirler, pizzayı iyi yaparım. Bir İtalyan’dan öğrenmiştim.
OYUNCULUĞA GAZETE
İLANIYLA BAŞLADIM
◊ “İçerde” sizin ilk diziniz mi?
- Hayır, daha önce “Salih Kuşu” adında bir dizide oynamıştım. Orada bir İtalyan’ı canlandırmıştım. “İçerde”, ikinci dizim.
◊ İtalyanca biliyor musunuz?
- Dört yabancı dilim var; İtalyanca, İngilizce, Latince ve İspanyolca...
◊ Oyunculuk yapmaya nasıl başladınız?
- Oyunculuğa 15 yaşında başladım. İtalyan lisesinde okuyordum. Tiyatroya da hep merakım vardı. Bir gün bir gazete ilanı gördüm, şöyle yazıyordu; “Yetiştirilmek üzere genç oyuncular aranıyor.” İlan veren kişiler de Gazanfer Özcan ve Gönül Ülkü’ydü. Hemen sınava girdim, kazandım. Ve kendimi bu işi yaparken buldum. Sonrasında Beykent Üniversitesi’nin Tiyatro bölümünde okudum.
◊ Bir dönem kendi tiyatronuz varmış...
- Evet, okuldan mezun olduğum yıl kendi tiyatromu kurmaya karar vermiştim. İtalyan ve Türk sanatçıları buluşturan bir yapı kurma hayaliyle yola çıktım ve Tiyatro Barbone’yi kurdum. 3 yıl kadar değişik projeler ürettik.
◊ Sonra kapandı tiyatro...
- Evet, kapattım. Şimdi Tiyatro Kedi’yle çalışıyorum. Yönettiğim bir çocuk müzikali var.
◊ Oyunculuğunuzu geliştirmek adına neler yapıyorsunuz?
- İtalya’da workshop’lara katılıyorum.
◊ Oynamayı çok istediğiniz bir rol var mı?
- Kötü adamı oynamak isterim. Mafya babası olabilir. Dişli, köşeleri olan, zorlayan rolleri seviyorum.
EGO
HERKESTE VAR
◊ “İçerde” dizisiyle gelen popülerlik, hayatınızı değiştirdi mi?
- Artık yolda yürürken karşılaştığım herkes beni tanıyor, hayatımdaki tek değişiklik bu. Bir de herkesin elinde akıllı telefon olduğundan fotoğraf çektirmek istiyorlar, seve seve çektiriyorum. Bunların dışında bir değişiklik yok hayatımda.
◊ Egosu yüksek oyunculardan değilsiniz yani?
- Ego herkeste var, onu törpülemek lazım. Dozunu kaçırmamalı.