Güncelleme Tarihi:
◊ Hayırlı olsun yeni diziniz. “Evlat Kokusu” ne zaman başlıyor?
- Teşekkür ederim. 8 Mart Çarşamba günü başlıyor. Bütün arkadaşlarımla inanılmaz bir emekle bu işi hazırladık. Mutluyuz. İyi bir iş olduğunu düşünüyoruz. Seyirci gözüyle bunun karşılığı ne olur, hiçbir bilgim yok. Bunu çarşamba günü göreceğiz. Perşembe sabahı uyandığımızda utanmayacağımızdan eminim.
◊ Kimi canlandırıyorsun?
- Aslan karakterini canlandırıyorum. Zengin bir ailenin küçük oğlu. Aile şirketlerinin operasyonlarını yönetiyor. Risk alabilen, dürüst, amacı olan ve adaletli bir karakter. Aslan’ın hikayesi adalet ve vicdan üzerine kurulu. O yüzden çok heyecanla ve çok severek oynuyorum.
◊ Senaryoda seni ne heyecanlandırdı?
- Bir oyuncu, senaryoya baktığı zaman kendini görmeye çalışır. Gördüğün zaman bir miktar heyecan yaşıyorsun.
◊ Sence bir oyuncunun performansında yönetmen ne kadar etkili?
- Birçok yönetmenle çalıştım. Kimileriyle daha iyi anlaşıyorsun, kimileri için sürece ihtiyacın oluyor. Herkes birbirini tanımaya çalışıyor. Öyle bir kriter doğru değil. Herkes herkesle çalışabilmeli. Yeter ki kurallar ve kaideler net olsun. Herkes sınırını ve yerini bilsin ve bir iletişim olsun. Çünkü bu iş iletişim işi. Yönetmenle oyuncunun arasında küslük, kırgınlık ve anlaşmazlık olamayacak şeylerdir. İki tarafın da böyle bir lüksü yok. Yönetmenle oyuncuyu, öğretmenle öğrenciye benzetirim. O benim öğretmenim olacak. Benim duygularıma tabii ki istediği zaman müdahale edebilecek, beni üzmeyecek ve sevecek. Ben önce yönetmen tarafından sevildiğimi hissetmeliyim. O insani ilişkiyi kurabilmeliyim. Çünkü benim performansım biraz da oralarda yatıyor.
◊ Sevdiğin yönetmenler kimler?
- Merve Girgin, Faruk Teber ve Emre Kabakuşak’la geçmişte çalıştık. Şimdi Erol (Özlevi) hoca ile çalışıyoruz ve çok güzel bir diyalog yakaladık. Çok güzel sahneler çekiyoruz.
SEYiRCiYi TERS KÖŞEYE YATIRMA KAYGISI TAŞIMAMAK LAZIM
◊ İzlediğin dizilerden hangi oyuncuları beğeniyorsun?
- Yeni genç oyuncular arasında çok yetenekliler var. Eskilerden de çok beğendiğim, hatta zaman zaman kıskandığım oyuncular var. Hepsini takdir ediyorum.
◊ Vicdanlı biri misin?
- Kesinlikle, vicdan en büyük terazimdir. Hatta fazlasıyla vicdanlı biriyim. Bu kadarı da fazla dediğim zaman çok oluyor. Çünkü o zaman da sömürenler çıkıyor. Senin vicdanınla, iyi niyetinle yaptığın bir işi kullanmaya başlıyorlar. Bu yüzden dozunda vicdanlı olmak lazım galiba. Her şey gibi vicdan da dozunda güzel...
◊ Yakışıklı adamsın, takım elbiseler içine cuk oturuyorsun. İyi de hep aynı karakterleri oynamaktan korkmuyor musun?
- Bazı şeyleri fazla zorlamamakta fayda var. Bu soruyu ben de zaman zaman soruyorum kendime. Sinema için söylemiyorum ama dizilerde seyircinin kafasında alıştığı fotoğraflar var. Bu adam bu rollere cuk oturuyor diye düşünüyor. Bunu dizi sektöründe ille de değiştireceğim diye diretmek ne kadar doğru? Deneyenleri de gördük. Seyircinin alıştığının dışında çok farklı karakterle ekrana gelip, üçüncü bölümde nakavt olan nice oyuncu oldu. İlle de seyirciyi ters köşeye yatıracağım kaygısı taşımamak lazım. Yatıracaksan, sinemada yatırırsın...
AiLEDE MUTLAKA BiR MALi MÜŞAViR OLMALI
◊ İktisat okumuşsun. Matematiğin iyi mi? Reytinglere kafa yoruyor musun?
- Analitik zekam iyidir. Yaptığımız iş gereği reytingler hayatımızın önemli bir parçası oldu. Her sabah reytinglere bakıyorum. Ne yapmışız, insanlar nasıl tepki vermiş diye merak ediyorum. Bunu da reytingler sayesinde bir şekilde ölçümleyebiliyoruz.
◊ Oyuncu olmasaydın iktisatla ilgili bir iş mi yapardın?
- Ne iş yaparsanız yapın ekonomiyi sağlam tutmadığınız sürece o iş bir yere varmaz. Ben hep bunu söylüyorum; ailede mutlaka bir mali müşavir olmalı. İktisat okumamın bana yaptığım işte ciddi katkılarının olduğunu deneyimliyorum.
◊ O zaman eşin avukattır...
- Değil. Eşim turizmci. Kendi acentesi var ve yurtdışı turları düzenliyor. Beni de gezdiriyor.
◊ Nerelere gidiyorsunuz?
- Tüm dünyaya, ağırlıklı olarak da İspanya’ya turlar düzenliyor. Ben de onunla gidiyorum. Set başladığı zaman plan yapmam söz konusu olmuyor. Genelde biletleri yakıyorum. Özellikle son birkaç senede çok bilet yaktım. Uzun vadeli plan yapamıyorum. Ama fırsat buldukça seyahat ediyorum. Seyahat benim en önemli hobim.
◊ Çocukları kime bırakıyorsunuz tatile gittiğiniz zaman?
- Bazen çocuklarla, bazen eşimle baş başa gidiyoruz. Kısa tatile çocuklarla gitmek çok zor oluyor. Üç günlüğüne Barselona’ya gitmiştik, boyumuzun ölçüsünü alıp döndük. Kayak seyahatleri de öyledir mesela. Ben çok severim kayak yapmayı. Çocuklarla gidersin kayağa; giydir, soy, ayakkabısı, kar kıyafeti derken eksi 10 derecede kan ter içinde kalırsın. Ama çocuklarla tatilin keyfi de başkadır...
YURTDIŞINA YERLEŞELiM KAFASINI SEVMiYORUM
◊ Evdeki hukukçu kim olacak? Çocukların mı?
- Açıkçası çocuklarımın hukukçu olmasını çok istemem. Avukat arkadaşlarımın hayatına bakıyorum, yaptıkları iş gerçekten hiç kolay değil. 7/24 telefonları açık, ne zaman nereye gidecekleri belli değil... Çocuklarım mutlu olsun, başka bir şey istemem.
◊ Çocukların kaç yaşında? İkisi de erkek değil mi?
- Büyüğü 9, ufağı 6 yaşında. Evet, evde erkek enflasyonu fazla.
◊ Kaç senedir evlisin?
- Bu sene 10. yılımızı kutladık.
◊ Çocuklarının geleceği için endişeleniyor musun?
- Endişelenmiyorum dersem yalan olur. Ama korkmak bu işin çözümü değil. Bir insanı bir kez korkutabilirsin. İkinci, üçüncü seferinde “Ee yeter” demeye başlar. Korku ve endişe bu yüzden kalıcı bir şey değildir. Ben son dönemde moda olan “Yurtdışından ev alalım, oraya yerleşelim” kafasını da sevmiyorum. Biz bu topraklarda doğduk, büyüdük ve yaşadık. Mezarımız da burada olacak...
ESKİDEN 'BU İŞİ YAPIYORSAN BEKAR OLACAKSIN' DÜŞÜNCESİ VARDI
◊ 10 yıldır evlisin. Şöhret olman da son 10 yıla dayanıyor, değil mi?
- Eskiden şöyle bir algı vardı; bu işi yapıyorsan evlenmeyeceksin, kız arkadaşını çok fazla gündem yapmayacaksın, bekar, playboy tadında takılacaksın. Ama benim bu düşüncenin tersine evlendikten sonra işlerim yükseldi. Ondan sonra acaba bu durum bana mı özel, yoksa trend mi değişti diye düşünürken bu algının son 10 yılda kırıldığını görmeye başladım. Tabii ben işlerim artsın diye evlenmedim. Sevdiğim kadını bulduğum için evlendim. Benim için öncelik mutlu olmak. Hayatta başka bir amacım yok. İş beni mutluluğa taşıyan bir araç. Popüler olmam evlendikten sonra oldu. Evlilik bana şans getirdi.
◊ Peki eşine şans getirdi mi? Ona da sormak lazım...
- O da mutlu benim gibi. Ama kolay değil, evde üç erkek var. Üçümüzle ayrı ayrı uğraşıyor. Tabii biz de ona kraliçe gibi bakıyoruz.
◊ Zor olmuyor mu? Set olunca neredeyse 7 gün çalışıyorsun...
- Çok zor. Ama şu var; çalışıyorsunuz ve bunun karşılığını görüyorsunuz. Bu işi yapıyorsan emekliliğini biraz öne çekmek durumunda kalabiliyorsun.
◊ Oyunculuktan emekli olunur mu?
- Olunmaz ama artık belli bir yaştan sonra her sene çalışmak zorunda olmayabilirsin. Biraz daha seçici davranma şansın olabilir. Biz daha mesleğin hararetli ve arayışların bir noktaya ulaştığı dönemindeyiz. Önümüzdeki yıllar için kafamda planlar var. Oyunculuğu sadece ‘dizi oyunculuğu’ olarak değerlendirirseniz; işin mesai kısmı anlaşılamaz bir durumda şu an. 7 gün neredeyse 24 saat mesaiyle hazırlanan bir iş. Bunun karşılığında verdiğiniz performanstan ziyade ayakta kalabiliyor musunuz, kalamıyor musunuz? Bu soruları sormak gerek. Bu çalışma koşullarında baktığımızda yine de iyi işlerin çıktığını görüyoruz. Geçen sene Londra’da bir organizasyona katıldım. Orada bana Türkiye’deki dizi sürelerinin gerçekten 120-130 dakika olup olmadığını sordular. İnanamadılar.
◊ İleride daha mı seçici olacağını düşünüyorsun?
- Şu anda da seçiciyim. Beni tatmin etmeyen hiçbir işte olmak istemiyorum. Yaptığın işten zevk almazsan o mesaiyi harcayamazsın sette. Mümkün değil. Bir yerde tükeniyorsun. Tükendiğin noktada yaptığın işten aldığın keyif devreye giriyor. Bir süre sonra biraz daha fazla doğaya açılmak, gezmek, işle birlikte bu imkanları da kullanmak istiyorum. Şu anda bunları istediğim kadar yapamıyorum. Bir dönem sonra kendime daha çok vakit ayırmak istiyorum.
ÇOCUKLARIMIN iLERiDE OYUNCU OLMASINI iSTEMEM
◊ İktisatla oyunculuğun benzer tarafları var mı?
- Role hazırlanmak, sahnenin duygusunu çıkarmak bir matematik. Sahnenin önü, arkası, sonu, devamlılığı... Bunların hepsi analitik zeka gerektiriyor.
◊ Çocuklarının oyuncu olmasını ister misin?
- İstemem. Bir ailede bir işi iyi yapan ve isim yapmış biri varsa, geriden gelen onun üstüne çıkamıyor. Sonrasında onun üste çıkmak için çaba vermesi gerekiyor, gizli rekabet yaşanıyor. Bunlar baba-evlat ilişkisinde tercih etmediğim şeyler. Ben çocuklarıma oyunculuğu tavsiye etmeyeceğim.
◊ Yaşları itibariyle çocukların sana ihtiyaç duydukları bir dönemdeler. Mesela set başlayınca maçlara filan gidebiliyor musunuz? Yoksa her şey birden kesiliyor mu?
- Bunu dengelemeye çalışıyorum. Setim olmadığında tüm zamanımı çocuklarımla geçiriyorum. Sette de akşamları telefonlaşıyoruz. Bazen birkaç gün görüşemediğimiz de oluyor. Zor tabii. Sette çocuğu olan arkadaşlarla da bunu konuşuyoruz. Sedef’in (Avcı) bir oğlu var. Geçenlerde “Benim oğlan artık beni tanımayacak” dedi. Ben de döndüm “Benimki de yakında askere gidecek” dedim. (Gülüyor) Bu durumun tek iyi tarafı özlem duygusu.
◊ 10 yıllık evli bir eş, iki çocuk sahibi bir baba olarak set hayatı zor değil mi? Evli barklı oyuncuların setlerdeki hayatı nasıl oluyor?
- Benim yaptığım işi anlayan ve bundan dolayı kıskançlık yapmayan çok sevdiğim bir eşim var. Aileme ve çocuklarıma hep zaman ayırıyorum ama sosyal hayatımı da yaşamam gerektiği zaman yaşıyorum, dışarı çıkıyorum.
BEN DE BARIŞ AĞAOĞLU’YUM!
◊ “Yatırımlarımızı nasıl değerlendirelim” diye sorana, bir iktisatçı olarak ne tavsiye edersin? Sen nasıl değerlendiriyorsun?
- Ben emlak yatırımı yapıyorum. Kazandığım parayı emlak işlerine yatırıyorum. Dekor, mimari, tasarım gibi konularla ilgiliyim. Oyuncu olmasaydım mimar olmak isterdim. Yatırımlarım da genelde bu konularla ilgili.
◊ Oyunculuk dışında yaptığın bir iş var mı?
- Gayrimenkul işi yapıyorum, ortağımla birlikte. Anadolu yakasında bir yatırımımız var, onunla ilgileniyorum.
◊ Gayrimenkul derken, inşaat işi mi? Ali Ağaoğlu gibi inşaat mı yapıyorsun?
- Evet, ben de Barış Ağaoğlu’yum! (Gülüyor) Bağdat Caddesi’nde devam eden butik bir inşaat işimiz var. 11 dairelik çok özel bir yatırım. Altında iş alanları bulunan bir yer.
◊ Çok şaşırdım, meğer sen müteahhitmişsin. İlk yatırım mı bu?
- Doğru, müteahhidim. İnşaatçıyım. Daha önce de küçük bir iş yapmıştık, bu ilk büyük işimiz.
◊ Dairelerin teslim tarihi ne zaman?
- Ağustosta teslim ediyoruz.
◊ Kaça satıyorsun daireleri, bir teklif istesek?
- Cadde üzerinde olduğu için pahalı biraz bizim daireler. Orası benim oyunculuk dışımda kafamı dinlediğim, yorgunluğumu attığım bir yer biliyor musun? Bana iyi geliyor o iş.
◊ Şöhretini de kullanıyorsundur arada...
- Biz o araziyi alırken görüşmelere gittik. Tanıdıkları için sempati gösteriliyor ama sonuçta en iyi teklifi biz verdiğimiz için projeyi aldık, dizilerde oynuyoruz diye değil...
◊ Sen Aslan karakterini canlandırırken hiç zorlanmıyorsundur o zaman, bir bakıma kendini oynuyorsun dizide...
- Herkes bir parça kendini oynamaz mı? Mesela bizim tanıdığımız bir Cengiz Semercioğlu var, sen şimdi bir gazeteciyi oynasan belki çok daha başka birini göstereceksin bize. İnsan oyunculukta, yaşadıklarından örnekler çıkarıyor kendine.