Oluşturulma Tarihi: Mayıs 26, 2015 01:21
O; yerleşik kalıpları kırmayı başarmış bir kadın... Çok güzel ama makyajdan nefret ediyor. Top model ama kıvrımlarıyla gurur duyuyor. Bağımsız ruhlu ama ev işlerini ve sevgilisine yemek hazırlamayı çok seviyor. Marie Claire dergisi, yeni sayısında Bar Refaeli’ye dair tüm gizli şifreleri çözdü.
* İsrail’de büyümek nasıldı? Orada geçen çocukluk günlerinize dair neler hatırlıyorsunuz?
- Çocukluğum şehir dışında, atlar ve köpeklerle oynayarak geçti. Üç ağabeyim var. Kalabalık bir aileyiz biz. Son derece özgür, biraz da vahşi bir kız olarak büyüdüm. Benim için en küçük kardeşimle olan anılarım inanılmaz değerlidir. Çok iyi geçinirdik. Bahçede su fıskiyesiyle oynamak bile bize yeterdi. En iyi arkadaşımdı, hâlâ de öyle.
* Anneniz 70’li yılların ünlü modellerinden biri. Moda endüstrisi hakkında ondan aldığınız en iyi tavsiye neydi?
- Annem sadece İsrail sınırları içinde tanınan bir modeldi. Dolayısıyla benim gibi dünyanın dört bir yanına seyahat etmek zorunda kalmamış hiçbir zaman. Zaten o günlerde internet yok, Twitter yok, Instagram yok... Kariyerimle ilgili birçok konuda bana yardım etti, nasihat verdi. Örneğin; “Su getiren görevliden fotoğrafçıya kadar herkese eşit davran, işine asla geç kalma ve mütevazı ol” derdi sık sık. Ben de uymaya çalıştım ve çalışıyorum.
* Sekiz aylık bir bebekten objektif karşına geçtiniz. Akabinde de yine objektifler ve kameralar önünde büyüdünüz. Çocuk yıldız olmak nasıl bir tecrübeydi sizin için?
- Açıklaması oldukça zor, çünkü çocukluğum aslında herkesinki gibi geçti. Olduğum gibiydim ama bildiğim tek bir şey var, o da ekranı seviyor olmamdı. Birçok kişi, ailelerin çocuklarını set ışıklarının önüne zorla ittiğini düşünür ama bazı çocuklar bunu taşıyabilirler. İstemezlerse ağlarlar, sorun çıkarırlar. Evet; çocukları istemedikleri bir şeyi yapmaları için zorlayamazsınız. Oldukça utangaç bir kız olduğumu hatırlıyorum. Ama ‘sahne’ dendiğinde bu değişiyordu. İsrail’de ünlü olduğum zaman yaşım 16’nın üzerindeydi. O ergenlik fırtınalarını da atlatmıştım.
KISA UZUN FARK ETMEZ ÖNEMİL OLAN DOĞAL OLMAK
* Genç bir kız uzun boyu ile ön plana çıktığında, genellikle utanır ve uyum sağlamakta zorlanır. Kendinizi hiç bu açıdan güvensiz hissettiniz mi? - Sadece ‘farklı’ hissettim... Lisedeyken arkadaşlarımla plaja gittiğimde, tüm erkeklerin gözü bana çevriliyordu. İşte daha o zaman erkek ve kadın arasındaki ilişkiyi kavramaya başladım. Şöyle düşünürdüm o zaman; bunun nedeni ya ünlü ya da uzun boylu olmam! Ve ikincisini kabul etmeyi tercih ettim. Biraz hileyle, boyumu daha kısa göstermeye çalıştığım günler de oldu. Arkadaşlarımın yanında uzun süre topuklu ayakkabı giyemedim ama bugün görüyorum ki;
kısa ya da uzun olmanız hiç fark etmiyor. Önemli olan doğal olmak. Buna kalpten inanıyorum.
* Sektörde karşılaştığınız en büyük zorluk ne oldu?
- Zorluk olarak adlandırılır mı bilmiyorum ama bu işte başarılı olmak için çok seyahat etmek gerekiyor. Her çekim ekibini tanımıyorsunuz, her seferinde daha önce hiç tanışmadığınız en az 15 kişiyle bir araya geliyorsunuz. Arkadaşça yaklaşmak ve ortama adapte olmak zorundasınız. Bu göründüğü kadar kolay değil. 15 yaşımdayken annemden bana her yere eşlik etmesini isterdim. Bu gerekliydi de. Ancak ikimizin uçak biletinin, konaklamanın ve
yemek masrafımızın karşılanması zor olabiliyordu. Brezilya’dan Güney Afrika’ya, New York’tan Paris’e dünyanın her yerine giderken tek kuralım; ailemin de yanımda olmasıydı. Böylelikle kendimi korudum.
SEKSİ GÖRÜNMEK İŞİMİN PARÇASI
* Moda dünyasında başarılı olmanın mı yoksa toplumsal bir figür olmanın mı hayalini kurdunuz hep?- İki tip model vardır; kapı açan ve ticari olan. Dürüst olmak gerekirse Tyra Banks, Cindy Crawford ve Claudia Schiffer’ın duruşuna büyük hayranlık duyuyorum. Bu meslekte gerçekçi olmak zorundasınız. Bikini giyip, seksi görünmenin de işimin bir parçası olduğunu biliyorum. Moda haftalarında podyuma çıkacak kadar ince bir vücut yapım yok. Bu yüzden fiyaskoyla sonuçlanan çok işim oldu ama o tecrübeyi yaşamak da güzel.
* Şu ana kadar en gurur duyduğunuz çalışmanız hangisi oldu?
- Sports Illustrated’ın Swimsuit 2009 sayısında yer almak beni çok memnun etmişti, çünkü böyle dergiler için nasıl poz vermeniz gerektiği konusunda önceden çok çalışıyorsunuz. Jay Leno, David Letterman, Ellen DeGeneres ve
Chelsea Handler gibi isimlerin şovlarına konuk olarak katılma fırsatım oldu. Bu da mesleğimin en eğlenceli yanı, çünkü mizah gücümü gösterebiliyor, kendimle dalga geçebiliyorum.
* Kate Upton gibi siz de sektörün sıska olmayan modellerinden birisiniz. ‘Kıvrımlı ve sağlıklı modeller geri dönüyor’ diyebilir miyiz?
- Hiç gitmediler ki! Her kadın seksidir ama bazı dengeler tamamen kişilere göre değişir. Benim düşüncem; tüm vücut tiplerinin güzel olduğu yönünde. Eğer bir tanesi üzerine eğilirsek, onu da moda gibi ele almış oluruz. Kırmızı renk birden patlama yaşarken, gelecek sezon sarı onun yerini alabilir. Aynı şey zayıf ve balıketi modeller için de geçerli. O yüzden çok da ciddiye almamak gerek. Ergenlik çağındaki genç kızların iskelet gibi görünmek istemeleri çok abes geliyor bana. Kendilerini rahat hissettikleri bir vücuda sahip olmaları gerekir. Kampanya fotoğraflarındaki modeller gibi gözükmek gerekmiyor.
İŞİN ANAHTARI POZİTİF HİSSETMEK* Formda kalmak için takip ettiğiniz bir beslenme programınız ya da egzersiz rutininiz var mı?- İsrail’de yaşadığım son iki yılda, sadece pozitif düşünmeye çalıştım. Dur durak bilmeyen seyahatler vücudumu disipline sokmam konusunda zorluk çıkarıyordu. Jet-lag’ler nedeniyle de sürekli yorgun hissediyordum kendimi. Bir süre önce tüm alışkanlıklarımı değiştirdim. Yemek pişiriyorum ve haftada dört kez egzersiz yapıyorum. 15 yıllık modellik hayatımda kendimi hiç bu kadar iyi hissetmemiştim. İşin anahtarı; pozitif hissetmek. Bu vücuduma ve ruhuma yardımcı olurken, sağlıklı beslenmem konusunda da beni motive ediyor. Pilates ve TRX yapmayı da çok seviyorum.
* Mutfaktaki spesiyaliniz nedir?- Çok var! Ama sanırım en favori yemeğim; sebzeli ve buğdaylı tavuk suyuna çorba...
* Sizce kusurlarınız var mı? Onlarla ne şekilde başa çıkıyorsunuz?
- Kirpiklerim gür değil. Dışarı çıkmadan önce mutlaka maskara sürerim, aksi takdirde yeni uyanmış gibi oluyorum. Bunun dışında makyaj yapmayı hiç ama hiç sevmiyorum.
* Dinine bağlı bir kültürden geliyorsunuz. Provokatif giyinmek sizi endişelendirmiyor mu?- Bu konuyu kafama çok takmıyorum. Herkesin kendi dünyasında rahat olması gerektiğini düşünüyorum. Eğer bir yaratan varsa, beni olduğum gibi yaratmıştır. Yarattığı şeyi etrafa göstermemin onu etkileyeceğini düşünmüyorum.
* Bikinili birçok çekiminiz skandala neden oldu. Toplumun insan vücuduna karşı daha saygılı olması gerekmez mi?
- Kendi gerçeklerini başkalarına kabul ettirmeye çalışan insanların olduğu bir yerden gelmiyorum. Bazı kadınlar var ki; vücutlarını gösterme konusunda muhafazakâr davranıyorlar ama onları mutlu eden bu ve kendilerini öyle rahat hissediyorlar. Ben de sahile gittiğimde bikinimle oradan oraya koşmuyorum, utangaç bir insanım. Bu konuda kendimi gösterdiğim tek yer moda çekimleri. Vücuduma bakabildiğim ve bir anı olarak saklayabildiğim yer orası. 70 yaşına geldiğimde torunlarıma gösterebileceğim bir şeyler olmasını istiyorum.
* Sizin için seksi olmak ne demek?- İnsanın kendiyle barışık olması demek. Seksi olmak için küçük ve dar iç çamaşırları giymenize gerek yok. Ben de bu şekilde cinsel obje olarak görülmekten hoşlanmıyorum. Markete Timberland botum, rahat jean pantolonum ve üzerime geçirdiğim bir tişörtle gidiyorum. Seksi olmak daha çok hislerinizle alakalıdır, görünümünüzle değil.
* Oyunculuk ya da sunuculukla ilgili en büyük tutkularınız neler?
- Bu iki alanda da mücadele etmek gibi bir amacım yok. Her zaman söylerim; İsrail’in dışında yer aldığım tüm
film ve şovları eğlence için yapıyorum. Biri gelip de elime Jennifer Aniston’ın da yer aldığı bir komedi filmi senaryosu tutuştursa hemen ‘evet’ derim ama Los Angeles’a taşınıp da kariyerimi oyuncu olarak sürdürmek gibi bir niyetim yok.
* Bir yandan da uygulama geliştirme ve online ticaret alanında faaliyet gösteren bir girişimcisiniz. Biraz bundan bahsetsek...- Cep telefonunuzla ödeme yapmanızı sağlayan uygulama MyCheck’in kurucu üyelerinden biriyim. Format olarak bir ilki gerçekleştiriyoruz. İşin teknoloji kısmına dâhil değilim ama bu projeye yatırım yaptım ve başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Teknoloji ve sosyal medyanın bize sonsuz bir ağ imkânı sağladığını düşünüyorum. Sonuçta bir şey öğrenmek istediğinizde ilk olarak onlara bakıyorsunuz.
* Peki, Bar Refaeli için sırada ne var? Bu yıl içinde gerçekleşecek projeleriniz var mı?
- Gelecek sezonda da X Factor Israel’in sunuculuğunu yapacağım. Bu işten gerçekten keyif alıyorum. Canlı yayında olmak ise ayrı bir adrenalin duygusu. Her an, ne olacağı belli olmuyor. Geri dönmek için gün sayıyorum.
AŞK HERKES İÇİN KARMAŞIK BİR DURUM
* Her şeye sahipsiniz; güzellik, zekâ, şans, cömertlik ve iyi bir kariyer... Peki, sizin gibi biri doğru kişiyi bulmakta zorlanıyor mu?
- Benim durumumun özel olduğunu düşünmeyin, çünkü bence aşk, herkes için karmaşık bir durum. Hayatınızın geri kalanını geçireceğiniz kişiyi bulmak kolay değil. Sonuçta başka bir insana adapte olmak zorundasınız. Bu da bir mücadele...
* Peki, siz bu konudaki mücadeleyi kazandığınızı düşünüyor musunuz?
- Evet, kesinlikle kazandım! Erkek arkadaşım var ve ona çok âşığım.
ERKEK ARKADAŞIMIN ÇAMAŞIR YIKAMASINI İSTEMİYORUM
* Bazı gazeteler söylediğiniz bir sözü yayınlayarak, feminist olmadığınızı iddia etti. Bu konudaki görüşünüzü belirtmek ister misiniz?
- Evet; böyle bir şey geldi başıma. Başka bir şeyden söz ederken feminist olmadığımı söyledim fakat anlatmak istediğim o değildi. Erkek arkadaşımdan çamaşır yıkamasını ya da evdeki diğer işleri yapmasını istemiyorum. Bu da tamamen benim seçimim. Yine de kadınlara yemek ve ev işleri gibi aktiviteleri yapmaları konusunda baskı yapılmamalı. Ben sadece bu işleri severek yapıyorum. Kendimi kadın gibi hissediyorum. Lezzetli yemek yapmak veya evi temizlemek; en az ofiste yaptığım işler kadar zevk veriyor bana. Bu konuda biraz eski kafalıyım. Kendi ayaklarımın üzerinde duruyorum ve sevgilimin faturalarımı ödemesi gerekmiyor. Kendimi feminist olarak görmüyorum. Sadece kadın olarak rollerimin olmasını seviyorum.