Az daha öpüşüyorduk son anda yırttık

◊ Sevgililer Günü’ne özel bir şarkı yaptınız. Nasıl doğdu bu fikir?

- Şebnem: Serdar Aslan ile benim şarkım. Yeni yapmadık aslında. Ne kadar oldu Keremcem?

- Keremcem: İki yıldır biliyoruz şarkıyı. Bir buçuk yıldır da düzenlemesi hazır bir şekilde bekliyoruz.

- Şebnem: Aslında Keremcem’in albümünde olacaktı şarkı. Sonra dizi girdi araya. “Sen yapmayacaksan ben bu şarkıyı okumak istiyorum kardeşim” dedim. Hakikaten çok güzel oldu. Planlamamıştık ama tam da Sevgililer Günü’ne denk geldi, güzel bir tesadüf oldu. Çok güzel bir aşk şarkısı.

- Keremcem: “Bana âşık başka biri var” derken aslında hep o eskisinin dönmesini beklersiniz ya, aslında bir yeşil ışık yakarsınız... Öyle sözler yazmış Şebnem.

◊ Klip de çok romantik. Çekerken zorlandınız mı?

- Keremcem: Bu kadar yakın arkadaş olmasaydık zorlanırdık. Bir de bu kadar yakın arkadaş olmasaydık başka türlü yorumlanabilirdi.

- Şebnem: Kaç kere neredeyse öpüşüyorduk yani. Son anda yırttık (gülüyor).

- Keremcem: Ben kafamı çevirdim.

- Şebnem: Tabii canım. Sen kafanı çevirdin (gülüyor). Bu arada aranjörümüze klibi izlettirdik. Arayıp “Siz sevgili mi oldunuz? Doğru söyle” dedi. Ben de işimizi iyi yaptığımı düşündüm.

- Keremcem: Çünkü oyunculuk var işin içinde... Senaryo gereği bu hissi verebilir insanlar. Biz de iki arkadaş olarak orada iki sevgiliyi canlandırdık.

AŞK “BANA BUNU NASIL YAPAR” DUYGUSUDUR

◊ Sizin için aşkın anlamı nedir?

- Keremcem: Aşkı, aşk şarkılarının bestecisi Şebnem Sungur’dan dinleyelim önce.

- Şebnem: Aşk bence “Bana bunu nasıl yapar” duygusudur. Çok egoistçe bir durum. İnsanın kendine duymadığı saygıyı veya özgüveni bir başkasından almaya çalışmasıdır. Geçici bir duygudur. Eğer o bittikten sonra geriye arkadaşlık, samimiyet, sevgi, alışkanlık, bağlılık gibi şeyler kalırsa ilişki çok güzel devam eder, ama sadece egodan ibaret bir şeyse sonunda bitmeye mahkum. Diğer yandan şu da bir gerçek ki en önemli tekamül sebebi. Üç sene önce, bir sene önce, bir dakika önce tanımadığınız bir insan için senelerce acı çekebiliyorsunuz. O olmazsa hiçbir şeyin anlamı yokmuş gibi hissediyorsunuz. Çok ağır ve çok zor bir duygu. Zaten zamanında âşıklar söylemiş: Bir ayrılık, bir de ölüm... İkisi de aynı acıyı veriyor insana. Demek ki çok ağır bir duygu.

◊ Aşk acısı çekmişsiniz galiba? Öyle bir anlattınız ki...

- Şebnem: Çekmez olur muyuz! Siz çekmediniz mi? Bazı insanlar sınav, bazıları hediye, bazıları ceza olarak girer hayatımıza. Sınavımızı veriyoruz, cezamızı çekiyoruz, bir gün de hediyemiz gelecek diye bekliyoruz. Bunun üzerine bakalım sen ne söyleyeceksin?

◊ Peki sizin için aşkın tarifi nedir Keremcem Bey?

- Keremcem: Ben aşk için hep “Tarifi olmayan tek duygu” derim. Çünkü içinde nefret var, onsuz yapamamak var, onunla yapamamak var, bir sürü şey... Tek bir cümle ile tarif etmeye çalışmak zor. Aslında çok da kişisel, herkese göre ayrı bir tanımı olabilir. Ama ben geçici olduğunu düşünmüyorum.

◊ Aşk adamı diyebilir miyiz size?

- Keremcem: Ben dünyaya ve olaylara romantik bakan bir adamım.

◊ Peki siz Şebnem Hanım, aşk kadını mısınız?

- Şebnem: Aslında evet ama kesinlikle dışarıdan belli etmem. Çok sevebilirim, çok âşık olabilirim ama bunu siz hiç anlamayabilirsiniz.

ARAMAKLA BULUNMAZ BİZ DE BULAMADIK

◊ Aşk gelip sizi bulur mu yoksa aranmalı mı?

- Keremcem: Aramakla bulunmaz.

- Şebnem: Hiç aramakla bulunmaz. Hayret aynı fikirdeyiz.

- Keremcem: Çünkü arayıp bulamamışız da ondan (gülüyor).

ŞEBNEM ZOR VE ÇOK GÜZEL BİR KADIN 

◊ Üç kelimeyle Şebnem Hanım’ı tarif edebilir misiniz?
- Keremcem: Ben çok kötüyüm bu konuda. O yüzden sen başla.
- Şebnem: Duygusal, çok yakışıklı ve çok vicdanlı bir insan.

◊ Sizce Keremcem Bey aşk adamı mı?
- Şebnem: Kesinlikle. Yalnız kaldığı her ana hayret ediyorum.

◊ Yalnızlığı hak etmeyen biri yani size göre...
- Şebnem: Gerçekten içi de dışı da çok güzel.
- Keremcem: Şebnem çok derin, anlaması kolay gibi görünen ama zor ve çok güzel bir kadın. Çok iyi niyetli.

O KOLYEYİ ULTRASONDA KAYBETTİM

◊ Unutamadığınız bir hediye var mı?
- Şebnem: Uzun yıllar devam eden bir ilişkiydi. Çok sevdiği bir fotoğraf makinesini satarak bana bir altın kolye almıştı.
◊ Hediye hâlâ sizde mi?
- Şebnem: Kaybettim. Tiroit ultrasonunda kayboldu. Çıkarıyorsun ya kolyeyi...