Güncelleme Tarihi:
* “Tatlı İntikam”da Meliha karakterini canlandırıyorsunuz. Bir de sizin ağzınızdan dinlemek isteriz, kimdir Meliha?
- Meliha yaşamı sırtlanmak, ailesi için her yükün altına gönüllü olarak giren, cefakar bir kadın. Kendi küçük dünyasında geleceğe yönelik en büyük umudu, oğlunun doktor olması...
Ama bu düş, gençliğin verdiği hoyratlıkla sonucunu kestiremeden davranan bir kız yüzünden yok oluyor. Oğlunun geleceği çalınıyor...
Hayatını gözden çıkarıyor gözünün bebeği, evladı. Kocası evlada hasret, kalbi kırık ölüyor onun deyimiyle. Safça kızı ise bir baltaya sap olmayan bir adama gönül düşürmüş. Yani hayli çilekeş bir anne duruyor karşımızda. Ama oğluna sahip çıkıp mutluluğu için doğru bildiğini yapmaya çalışırken büyük hataya düşüyor.
Halil Cibran’ın dediği gibi; Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil. Onlar hayatın kendine duyduğu hasretin oğulları ve kızları. Onlar sizinle gelirler ama sizden değil. Sizinle birlikte olsalar da size ait değil. Onlara sevginizi verebilirsiniz ama düşüncelerinizi değil çünkü kendi düşünceleri var onların.
Onların bedenlerini barındırabilirsiniz ama ruhlarını değil çünkü ruhları geleceğin evinde yaşar; düşlerinizde bile gidemezsiniz oraya. Onlar gibi olmaya çabalayabilirsiniz ama onları kendinize benzetmeye çalışmayın.
* Neydi sizin “Tatlı İntikam”da olmak isteme sebebiniz?
- Öncelikle sıcak bir senaryo... Gençlerle buluşacağını düşündüğüm bir iş oldu “Tatlı İntikam”. Elbette Kanal D’nin işi olması ve D Yapım’ın kaptan köşkünde çok güvendiğim ve inandığım bir ismin, Müge Turalı Pak’ın bulunması da tereddütsüz “evet” deme nedenimdir.
O KAZAYI UCUZ ATLATTIM
* Geçtiğimiz günlerde bir kaza geçirmişsiniz, çok geçmiş olsun. Nasılsınız şimdi, bir sorun yok değil mi?
- Evet talihsiz bir kaza atlattım, kaldırımda beklerken bastığım zemin çöktü, sıkıştırılmış camdan bir kapakmış meğer.
İnanılmaz değil mi? Çok ucuz atlattım, hemen müdahale edildi, D Prodüksiyon’un gösterdiği ihtimam ayrıca güç verdi, çok iyiyim artık.
ÇOCUKLARINIZIN MUTSUZ OLMASINA SEYİRCİ KALMAYIN
* Oldukça karışık bir öğrenim hayatınız olmuş. Yarıda bırakılan okullar, yurtdışı dil programları... Ama son durak Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı’ymış. Çocukluktan gelme bir aşk mı tiyatro?
- Evet çocukluktan gelen bir aşk, ailemin kendimi bildim bileli tanıttığı bir dünya. Gerçekten ülkemizdeki tiyatro eğitimini yeterli görmediklerinden, “Önce bir üniversite oku, sonra konservatuvara gidersin” dediler. Ben şimdi gençlere hep “Tutkunuzun peşinden gidin. Kimsenin etkisi altında kalmadan yapın seçiminizi, bu hayat sizin” diyorum.
İnsan hayatının en büyük zaman dilimini işi kaplıyor, işinde mutsuz olan kişinin yaşamda mutlu olma şansı yoktur. Anne babalar, yetiştirdiğiniz çocuklarınıza güvenin, onların düşlerini gerçekleştirebilmeleri için sizin desteğinize ihtiyaçları var.
Mutsuz bireylere dönüşmelerine seyirci kalmayın.
Gazetecilik ve mimarlıktan sonra tutkumdan vazgeçmeyerek bugünkü konumuma geldim.
Üniversiteler arasında yolumu kaybedip dünyanın en mutsuz mimarlarından biri olabilirdim; lütfen çocuğunuzun böyle bir talihsizliğe uğramasına izin vermeyin.