Güncelleme Tarihi:
◊ Sizi en son geçen sezon “Muhteşem Yüzyıl”da bırakmıştık. Sonra ne ekranda ne magazinde göründünüz. Şimdi “Bodrum Masalı”ndasınız. Neler yaptınız o arada?
- Öncelikle hayatımda ilk defa koca bir yaz tatil yaptım. En sevdiğim yer olan Cunda’da 3.5 ay geçirdim. Tatil yaramamış olacak ki bünyeme, gelir gelmez 6 yıldır mustarip olduğum bel fıtıklarım deyim yerindeyse coştu. Ev değişikliği, taşınma telaşı derken erteledikçe erteledim... Ta ki “ayak düşmesi” dedikleri aşamaya gelinceye kadar... Ondan sonra zorunlu olarak ameliyatta buldum kendimi. Yani özetle: Tatil yaptım ve ameliyat oldum.
◊ Dönem dönem ekrandan uzak kalıyorsunuz. Bu özellikle tercih ettiğiniz bir durum mu?
- Evet özellikle tercih ettiğim bir durum... Birinci proje bittikten sonra o karakterden ruhen, bedenen ve psikolojik olarak arınmam, uzaklaşmam, veda etmem gerekiyor. Bir projede her halimi ezberleyen seyircinin karşısına, iki ay sonra hemen başka bir kadın olarak çıkmanın çok büyük bir risk olduğunu düşünüyorum. Senin sesinden seni bilen bir seyirciyi hemen başka bir kadına inandırmak güç gibi geliyor bana.
◊ Sizi yer aldığınız projelerle tanıyoruz. Başa dönecek olursak, hikayeniz nerede başlıyor?
- Ne güzel bir cümle “sizi yer aldığınız projelerle tanıyoruz”. Başlangıcını ben bilemem, o seyircinin fark etmesi ile ilgi sanırım. Ama mesleğe adım atışım sanırım konservatuvar ile oldu.
◊ Konya Selçuk Üniversitesi Konservatuvar Tiyatro Bölümü mezunusunuz. Kaç yaşınıza kadar Konya’da kaldınız? İstanbul maceranız nasıl başladı?
- Okula 21 yaşımda girdim, 25’imde mezun oldum ve ardından İstanbul maceram başladı.
SENARYOYU BİLE OKUMADAN KABUL ETTİM
◊ Hayatımın dönüm noktası dediğiniz işiniz hangisiydi?
- Seyirciyi bilemem ama benim için en önemli işim “Bir Bulut Olsam” idi. Harika bir kadro ile birlikte, Meral Okay senaryosunda (hâlâ en sevdiğim karakterdir) Asiye gibi bir kadını oynadım.
◊ Şöhret olduktan sonra hayatınızda neler değişti?
- Şöhret insanların yaftası gibi biraz... Ben takmadım, bir şey de değişmedi... Pozitif değişen bir şey varsa, o da tanımadığınız insanların yaptığınız işten dolayı sizi çok sevdiklerini söylemeleri. Evet şimdi fark kettim, mesela bu yoktu eskiden (gülüyor).
◊ Ekranda birçok yapım var ama siz “Bodrum Masalı”nı tercih ettiniz. Neydi sizi cezbeden yanı?
- Öncelikle yönetmen Mehmet Ada Öztekin... İş tercih ederken çok detaylı incelerim ben; yapım şirketi, senarist, karakter, oyuncular ve yönetmen, zaman zaman meslektaşlarım bile önemli olur karar vermemde. Üstelik şehir dışı işlerini pek tercih etmem, çünkü otel odasında kendimi kısıtlı hissederim. Bu projenin cazip yanına gelince; meslek hayatımda ilk defa tek bir kişi için kabul ettim projeyi hem de senaryoyu dahi okumadan. Bu meslekte sonsuz güven duyabileceğin bir yönetmenin olması, her şeyden mühim. Mehmet hoca (Ada Öztekin) hem çok sevdiğim hem de üstüne basarak söylüyorum ki çok saygı duyduğum bir yönetmen. Dolayısıyla güven duygusu peşinden geliyor. Diğer faktörler de tabii ki çok önemli. TMC hep çalışmayı deneyimlemek istediğim bir şirketti. Kadrodaki birçok meslektaşımla çalışmak dileğim de hep vardı. Senaryoyu okuyunca Maya’yı ayrı bir sevdim.
KELİMENİN TAM ANLAMIYLA NEKAHAT DÖNEMİNDEYİM
◊ Özel hayatınızda, ülkemizde ya da dünyada, son dönemde en çok ne için endişeleniyorsunuz?
- Vicdanım ve vicdanımız için endişeleniyorum.
◊ Henüz gerçekleştirmediğiniz bir isteğiniz, hayaliniz var mı?
- Bazıları gibi her istediğimi yiyip de kilo almamayı başaramıyorum (gülüyor). Ben istekleri gerçek olsun diye kendini ve başkalarını mahvedenlerden olmadım hiç. “Olmuyorsa hayrımadır” bende fazlaca işleyen bir sistemdir.
◊ Şu anda hayatınızın nasıl bir dönemindesiniz?
- Kelimenin tam anlamıyla nekahat dönemimdeyim. Hem ameliyat sonrası bedenimle ilgili sorunların iyileşmesi, hem ani kararla bir işe sonradan katılma hali, hem de verdiğim bazı kararların hayata geçmesi anlamında, iyiye ve güzele evrilecek bir dönemde olduğumu hissediyorum.
DOĞA BENi EHLiLEŞTiRiYOR
◊ Hayatta sizi en çok dinlendiren şey ne?
- Doğa, doğa, doğa... İster şehrin içine sıkışmış küçük bir parkın çimenleri, ister sahil şeridi, ister bir orman, ister dağ... Hiç fark etmez, geldiğim yere dönmek beni dinlendirmekten öte sakinleştiriyor, ehlileştiriyor ve umut veriyor. Yakınlarım bilir, haftada en az bir gün tabiatla baş başa kalmazsam iyi hissetmiyorum. Öyle ya da böyle toprağa ihtiyaç duyuyorum.
◊ Hayatta sizi en çok kızdıran şey?
- Eskiden çok şeye kızardım, yaş aldıkça hepsi azaldı, düşünüyorum da en son neye kızdığımı bulamıyorum. Adaletsizlik demek isterdim ama artık kanıksadım. Gülümsemeyen yüzler ve sürekli şikayet edenler demek isterdim ama o kadar çoklar ki ona da alıştım. Nezaketsizlik de diyemiyorum, hayat koşturmasından inceliklerin es geçilmesine eyvallah diyeli çok oldu. Vicdansızlık; sanırım işte orada bir tıkanıyorum hâlâ...
KARiYER VE AŞK BİR ARADA YÜRÜYEBiLiR
◊ Kariyer mi aşk mı?
- (Gülüyor) Bu soru bir yıl önce gelse uzak ara “kariyer” derdim. Ama şimdi kariyerim için çırpınırken aşk da diyorum. İkisi birden olabilir gibi geliyor artık. Yani olmalı bence. Tabii bir yıl sonra bu da değişebilir, insanız nihayetinde, çabuk pes ediyoruz...