Güncelleme Tarihi:
*“Yaşam Kitabı” ile birlikte piyasadaki Aşkım Kapışmak kitaplarının sayısı 11’e ulaştı... 11 kitap yazmak ne demektir? Hiç durmadan not mu alıyorsunuz?
- Aynen öyle. Özel hayatımda, televizyon ya da seminerlerdeki gibi konuşkan biri değilim. Düşünmeyi severim. Ya defterim ya telefonumla gezdiğim için sürekli not alırım. Elimde daha birkaç kitaplık yazı duruyor.
*Kaç senede yazıldı onca kitap?
- 7-8 senede. İnsan potansiyelini tam olarak kullanmıyor. Oysa müthiş bir potansiyelimiz var. Ben de onu zorluyorum. 5 saat uyuyorum, iki öğün yiyorum. Çok da konuşmuyorum. Özellikle az uyumak bana çok iyi geliyor.
*Geceleri üretenlerden misiniz?
- Tam tersi, sabah 5.30-6.00 gibi başlıyor bende mesai. Bir de küçüklükten kalma bir alışkanlığım var; Taksim’e gidip gelirken yoldan geçenlerin adımlarını sayar, nereye gittiklerini, nasıl bir hayat sürdüklerini tahmin etmeye çalışırdım. Kendi kendime saçma sapan analizler yapardım. Bu alışkanlık kaldı bende... Bir de kulağa çok sapıkça gelebilir ama, yanımdan geçenin ten kokusunu alır ve ne iş yaptığını, nasıl bir hayatı olduğunu tahmin etmeye çalışırdım. Şimdi o tarafı bastırdım biraz.
*Bu kitabın tamamı aforizmalardan oluşuyor ve kabul edelim, insanın mutlu anında çıkan sözler değil hiçbiri.
- Mutluyken insan anı yaşar, tadını çıkarır. Üretim o esnada durur zaten.
*O yüzden genellikle mutsuz olduğunuzu varsayıyorum...
- İnişli çıkışlı demek daha doğru.
ÇOCUKLUĞUMDA AĞIR TRAVMALAR YAŞADIM
*Açık konuşayım; aforizmaları, yaşam koçluğu ya da seminerleriyle hayatımızı nasıl düzelteceğimizi söyleyen insanların asıl kendi hayatlarında defolar olduğunu düşünüyorum.
- Kesinlikle öyle (duraksıyor)... Bunları ilk kez sana anlatacağım. Çocukluğumda ağır travmalarım oldu. Normal bir insanın yaşamaması gereken acılar yaşadım.
*Mesela?
- Hiç sevilmedim. Baba tarafından özellikle. Üzerine elbise alınmış ve yanağı okşanmış bir çocuk olmadım hiç. Hep uzaktaydı babam benim için. Çok sert bir adamdı. Fiziksel şiddet yoktu ama ruhsal şiddet çok fazla vardı. Meslek seçimimde de bunun etkisi oldu sanırım. Mimiklerini analiz etmeye çalışıp “şimdi ne yapacak” diyordum. O analizleri biraz abartmış olabilirim.
*Erkek çocuklar ile babaları arasında sıkıntı olur genelde...
- İşte ben de o travmaları fırsata çevirdim. Çok sevgisiz kaldığımdan, sevgi çok büyük bir özlem benim için. İnsanların hayatında sevgi olsun diye çabalıyorum. İki üniversite okudum ama babam aynı evde oturduğumuz halde hangi bölümü okuduğumu bilmiyordu. Bugüne kadar da hiçbir seminerime gelmedi, kitabımı okumadı.
*Konuşuyor musunuz peki?
- Konuşuyoruz ama ondan bana gelen bir şey yok. Ben çok çabaladım.
*Kaç yaşındasınız?
- 34.
*Bayağı sıkıntılı geçmiş bir 34 seneden bahsediyoruz yani.
- Yıllarca affedemiyorsun. İki yol vardı. Ya onun bıraktığı acıdan devam edip bir madde bağımlısı ya da antisosyal biri olacaktım -ki itiraf edeyim, onun sınırından da döndüm... Veya tam tersi nasıl daha iyi bir yaşam sürebilirim sorusuna yanıt bulacaktım. İkinci yolu seçtim.
O ÇOCUKLAR İYİLEŞTİKÇE BEN DE İYİLEŞİYORUM
*Mesleğe cezaevinde başlamıştınız değil mi?
- Evet, Maltepe Cezaevi’nde 4 sene kimsesiz ve suç işlemiş çocuklarla çalıştım. Çoğunun babası benim babamla benzerlik gösteriyordu. Onlar iyileştikçe, ben de iyileşmeye başladım. 2 sene önce de Metris Cezaevi’nde yetişkinlerle çalışmaya başladım. İnsanlar bu tarafımı çok bilmez. Suç işleyen çocuklarla hâlâ çalışıyorum. 80 çocuğum var Maltepe’de. 40’a yakını ben ve ekibimle gelişme ve iyileşme gösteriyor. Ölene kadar da cezaevinde danışmanlık yapmaya devam etmek istiyorum.
*Sizin de profesyonel destek aldığınız oldu mu?
- Benim doktorum, kariyerlerinde bir yerlere gelmiş insanlar oldu. İlk kitabımı hazırladığım dönemde bir okulda engellilere rehberlik uzmanlığı yapıyordum. Engelliler yararına bir program için basından destek istedim, kameralar geldi, epey para topladık. Ondan sonra hayatım değişti. Beşiktaşlı futbolcu Ahmet Yıldırım, “Aile danışmanlığı istiyorum” dedi. Ardından Adnan Polat’ın kardeşi Yılmaz Polat dokundu hayatıma. Ama o zamanlar ünlü değildim. Ne parayla ne güçle yanına yaklaşabileceğim insanlar, adımı duymaya başladı. Bu da hem cezaevi hem de engellilerle çalışmalarım sayesinde oldu.
*O insanlarla hâlâ görüşüyor musunuz?
- Evet, kafalarına güvendiğim farklı alandan insanlarla 15 günde bir araya gelip derin kavram sohbetleri yapıyoruz. O da bana iyi geliyor.
*Yılın 300 gününü evden uzakta geçiriyorsunuz. Kitap yazmaya, bu sohbetlere nasıl zamanınız kalıyor?
- Ben bu yola çıkarken dünyayı hedeflemiştim. 3 ay önce de Polonya’daki bir üniversiteden çağırdılar. 13-14 Mart’ta orada seminere katılacak, dünyanın en iyi psikolog ve psikiyatristlerine kişisel gelişim konusunu anlatacağım. Önümüzdeki haziran ayında Londra’ya gidiyorum. Oradan bir sponsorluk geldi; 4 ay kalıp birebir liderlik ve kişisel gelişim eğitimi alacağım. İki yıl sonra da İspanya’ya yerleşiyorum.
*Muhteşem bir hız.
- Artık 6 ay Türkiye’de, 6 ay yurtdışında olacağım.
PANİKATAK GİBİ SORUNLAR ASLINDA “BENİ BİRAZ SEVİN”İN DIŞA VURUMU
*Klinik vakalar değil diyorsunuz.
- Bunlar “İlgiye ihtiyacım var, beni biraz sevin”in dışa vurumu. Çok saçma yani!
*İnsanların mutsuzluğu etrafına yayması peki?
- İki tip insanız aslında. Birincisi kendisiyle barışık, sorunu kendi içinde çözmeye çalışanlar. İkincisi kendi acısı çok fazla olan ama başkalarının da mutsuzluğundan memnuniyet duyanlar... İlk tür çok duygusal durur, hemen ağlar ve hemen gülerler. İkincisi odak kendisi olmadığında sorun yaratır. Üçüncüsü, aşırı feminen ve dişi görünmelerine rağmen cinsel hayatında başarısız tipler... Erkekse, aşırı erkeksidir ama erken boşalma ya da iktidarsızlık vardır bu gruptakilerde. Dördüncüsü, kendileri değil de başkalarıyla ilgili çok konuşanlar. Beşincisi, gizli alınganlar; bunlar eleştirilmeye kesinlikle gelemezler ama hep “Eleştiriye açık bir insanım” derler.
12. KİTAP LOS ANGELES’TA YAZILACAK
*Her kitap farklı bir şehirde kaleme alınıyor. Bildiğim kadarıyla 11. kitap Amsterdam’da yazıldı, peki 12. kitabın merkezi neresi olacak?
- Los Angeles. Nisanda gidiyorum. Bu kitaptan önce aslında bir film senaryosu vardı, “Üzümlü Kek”... Ona yoğunlaşmıştım. Ama yeni kitaba talep çok diye erteledim. 2016 içinde tamamlanacak senaryo. Los Angeles’ta yazacağım roman için de giriş yaptım, “Terzi”den sonraki ikinci romanım olacak. Turne de devam edecek, eğitimler de devam edecek.
ÇOK FAZLA EVLENME TEKLİFİ ALIYORUM
*Size en çok ne soruluyor?
- “Gerçekten gördüğümüz kadar mutlu musun, biz bunu nasıl başarabiliriz?” Özel hayatlarıyla ilgili özel şeyler de soruyorlar. Bu arada geçmişi unutmanın imkanı yok. Yaşadıklarından ders çıkarman gerek. Uzmanlar olumsuzluklarla nasıl baş edebileceğin konusunda rehberlik edebilir, ama kimse zihninden bir olayı silemez. Bir de “Benimle evlenir misin” sorusu çok geliyor.