Güncelleme Tarihi:
* Sizi ilk kez “Yumurta” filminde izledik. Ardından Semih Kaplanoğlu’nun üçlemesinin ikinci filmi “Süt”te... Her iki yapım hem ödüller aldı hem size ödül kazandırdı. Üzerinden neredeyse 10 sene geçti, neler hissediyorsunuz geriye dönüp baktığınızda?
- “Yumurta”nın ve Ayla karakterinin kariyerimde olduğu kadar kalbimdeki yeri de hep çok özeldir. Ödülleri ve bu filmlerin benim kariyerimde açmış olduğu kapıları bir kenara bırakın, Semih Kaplanoğlu gibi bir yönetmenle sinemaya adım atmış olmaktan dolayı çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Hâlâ kapısını çalıp mesleğimle ilgili konularda fikrini aldığım, düşüncelerine kıymet verdiğim, üzerimde emeği olan biridir Kaplanoğlu.
* O dönem verdiğiniz röportajlarda hep yurtdışını hedeflediğinizi söylediniz, başarılı da oldunuz... Bu kadar kararlı dururken arada hiç “ya yanlış karar verdiysem” sorusu aklınızdan geçmedi mi?
- İnsan verdiği her kararda şüpheye düşebilir. Dolayısıyla “ya yanlış karar verdiysem” gibi sorgulamaların o kadar da fena olmadığını düşünüyorum. Zararlı olan bunda takılı kalmaktır.
* Bu iki dünya arasındaki yaşam, evliliğinize nasıl yansıyor?
- Hayatınızda çok âşık olduğunuz biri olduğunda mekanlar önemini yitiriyor, eviniz bir yerden çok bir kişi haline dönüşüyor.
ÇILGINLIK SINIRIM YOK YETER Kİ İNANAYIM
* İnsan size baktığında her şeyi ölçülü yapmaya gayret eden birini görüyor. Merak ettim çılgınlık sınırınız nedir? Veya kontrolü elinizden bırakır mısınız?
- Kontrolü çok nadir, sadece çok çok güvendiğim insanların yanında bırakabilirim. Ama bir yandan da hayata karşı cesur olduğumu düşünüyorum. Çılgınlık sınırım yok diyebilirim, yeter ki yaptığım çılgınlığa ben inanayım, başka hiç kimse inanmasa da olur.
* 29 Ağustos doğum gününüzdü. Doğum gününde yeni yaşıyla ilgili kararlar alanlardan mısınız?
- Hiç öyle eşiklere inanmam. İlkokuldan beri hedeflerim, hayallerim ve bunlara ulaşmak için kendimce çizdiğim yollar olmuştur. Bu anlamda kontrol deliliğim ve planlı programlı oluşum çok baskın. Ama son zamanlarda hayatın kendi akışına ve zamanlamasına güvenmek konusunda kendimi eğitiyorum.
* “Kördüğüm” kadrosuna katıldınız. “Muhteşem Yüzyıl”dan sonra tekrar setlere dönmek nasıl?
- Her bölüm çok hızlı çekildiği için o tempoyu tekrardan hatırlamam gerekti. Çünkü sinema setinde her şey için çok daha fazla zamanınız oluyor.
YEMEK YAPMAYI ÇOK SEVİYORUM
* Hem sağlıklı beslenme hem de spor üzerine kurulu bir hayatınız var. Etkileri de ortada...
- Teşekkürler. Elimden geldiğince paketli bir şey yememeye çalışıyorum. Yemek yapmayı çok sevdiğim için her şeyi evde doğal besinlerden hazırlıyorum. Beş yıldır spor eğitmeniyle çalışıyorum.
* Cilt bakımı için neler yapıyorsunuz?
- Sürekli kullandığım nemlendiricim ve göz kremim dışında ek olarak yaptığım hiçbir şey yok.
* En çok neye veya kime gülersiniz?
- Kardeşim kadar yakın arkadaşım Ezgi Mola’ya. Bence sinemada ve televizyonda şu ana kadar görülen, onun yeteneğinin sadece yüzde 10’u... Bir de belki taraflı olacak ama eşim Pamir’le (Kıraner) birlikteyken çok gülüyoruz.
* Bir gün “Şu yönetmenin filminde rol alacağım” dediğiniz kim var?
- Çok isim var, ama hayallerimin bu noktasının bana özel kalmasını istiyorum.