Güncelleme Tarihi:
◊ Film Salih karakterinin üzerine kurulu. Ama etrafında o kadar fazla iyi oyuncu var ki, filmi onlar üzerinden tanıyoruz. Nasıl bir film “Annemin Yarası”, bir de sizden dinleyelim...
- Bora Akkaş: Yanımdaki insanların ünlü olmalarından değil de filmin alametifarikası ve anlatış biçiminden dolayı bu şekilde tanıtılması doğru geliyor. Filmde ön planda olmak değil ama Salih’in yolculuğunu izliyoruz ve burada herkesin hayatına tek tek değiniyorum. Bir şekilde hepimizin hikayesi. Çocuğun tüm yaşadıkları herkesle, herkesin yaşadıkları çocuğun varlığıyla ilgili. Yetimhanede büyümüş 18 yaşında bir çocuğun anne ve babasını, geçmişini merak etmesiyle ilgili bir hikaye. Filmde onun arayışını, zaman zaman da aramayışını ve vazgeçişini anlatıyor.
◊ Yollarınız nasıl kesişti filmde?
- Ozan Güven: Mayıs’ın 18’inde Belgrad’da buluştu herkes. Ben daha önce gitmiştim. (Gülüyor)
◊ Bora Akkaş: Kronolojik bir durum yok ama çocuğun arayışıyla hepimiz buluşuyoruz.
Ozan Güven: Gizemden anlatmazlık gibi bir durum yok. Neresinden tutup, neresinden anlatalım? Objektif olamıyorum artık, bence şahane bir film çektik. Meryem’den başka kimse Marija’yı oynayamazdı. Bir de Bora’nın böyle oynayacağını biliyordum. Çocukluğundan bu yana tanırım. Eski eşimin çektiği setlere gidip Bora’yı seviyordum. “Bora gibi bir çocuğum olsa” diyordum. Sette bir araya geldik.
SEVGİLİ OLSAK SÖYLERDİK
◊ Ne güzel sizi yakıştırmışlardı!
- Ozan Güven: Sevgili olsaydık söylerdik yahu.
- Meryem Uzerli: Ozan da ben de açık insanlarız. Niye böyle bir şey olsa saklayayım ki.
◊ Bu arada sürekli Türkçe’sine takılıyorsunuz Meryem Hanım’ın.
- Ozan Güven: Çünkü sette de sürekli “benim aksanım mı var” diyordu, ne diyeyim artık!
Meryem Uzerli: Ben kendimi duymadığım için bana yakın insanlara soruyorum. Ama artık sormuyorum gördüğün gibi (Gülüyor). Bizim arkadaşlığımız zaten Belgrad’da bitti. Çok güzel bir film çektik. Arkadaşlığımızı bir filmle taçlandırdık. Herkes kendi hayatına döndü. (Gülüyor)
Ozan Güven: Arkadaşlığımızın meyvesi bir film oldu.
Belçim Bilgin
Bütün karakterler çok katmanlı
◊ Filmde Nerma karakterini canlandırıyorsunuz. Nerma nasıl biri?
- Naif, masum. Yaşadığı travmayı unutmak için insan beyninin nasıl davranabileceğini gösteren bir karakter Nerma. Hayata tutunmak için her şeyi unutmayı tercih etmiş. Savaşta o bölgede yaşayan herkes gibi çok bedeller ödemiş. Her şeye rağmen Mirsad ile küçük bir dünya kurmayı başarmışlar.
◊ Mirsad ve Nerma’nın da çok güzel bir ilişkisi var.
- İkisi de birer kırık, yaralı ruh. Birbirlerinin yaralarını iyileştiriyorlar. Birbirlerine iyi geliyorlar. Hayat onlara bir şekilde ağır şeyler de yaşatsa hayat ikisinin birbirini bulmasını sağlamış. Böyle adi yanları olabiliyor hayatın.
◊ Filmde çok güzel bir ekip yer alıyor.
- Bu senaryonun gücü. Senaryo her aşamada daha da derinleşerek, karakterlerin o dönemde yaşadıklarına da inerek acayip bir serüven yaşattı. Yönetmenimiz Ozan’ın kurduğu dünyanın çok da büyük bir etkisi var. Orada olmak, orada kalmak ve onun ne istediğini bildiğimiz için bizi yönlendirdi. En büyük güç tabii ki senaryo ve senaryodaki bütün karakterlerin çok katmanlı oluşu. Ozan’a da katılıyorum. Bence de senaryo herkesi bir araya getirdi.
◊ Belgrad’da çekim yapmak sizin için nasıl bir deneyimdi?
- Başka bir film için gitseydik farklı hissedebilirdim ama bu hikayeden sonra şehrin her yeri bana biraz kasvetli geldi. Savaşın izleri hâlâ vardı ama buna rağmen insanların mutluluğu, savaşın izlerini silmeye çalışıp devam etmeleri de motive ediciydi. Şehre girdiğiniz zaman hâlâ savaş yıllarından kalan kırık dökük, bombalanmış binalar var. Bu binaları da koruyorlar unutmamak istercesine. Bedeller ödeyerek gelmişler ama bedellerle yüzleşmişler de sanki. Belgrad’daki ekibimiz çok iyiydi. Bizim için bu tecrübeyi unutulmaz kıldılar.
◊ Salih’in hikayesinde sizi en çok ne etkiledi?
- Annemin Yarası, aynı coğrafyada yaşayan insanların bir gün içerisinde iki düşmana dönmesi, bununla birlikte yaşadıklarının hikayesi. Savaşın kazananı yoktur diyen bir film. “Kurban, taraf ya da düşman herkes bu savaşın bedelini ödeyecektir” diyor. Salih de savaşın ta kendisi gibi.
Okan Yalabık
Filmi izleyenler hafifleyecek
◊ Filmde sizi yakalayan nokta ne oldu?
- Hikayenin geneli ince bir noktadan geçiyor. Bunu da kendince çok güzel bir yerden anlatıyor. Her yöne gidebilen bir konusu var. Son derece derli toplu. Önermesi de çok değerli. Filmin sonunda seyirci güzel ayrılacak.
◊ Siz Mirsad’ı canlandırıyorsunuz. Nasıl bir karakter Mirsad?
- Savaşta bacağını kaybetmiş. Savaştan sonra da savaşın artçı durumu hayatında devam ediyor. Bir şekilde karısı Nerma’yla beraber bunun üstesinden gelebiliyor. Umut ve sevgiyle bunu başarıyorlar. Bu da gıpta edilecek bir durum. Ama ondan sonra işler başka türlü ilerliyor.
◊ Salih herkesin hayatına dokunuyor filmde ama en çok size etkisi oluyor.
- Bütün karakterlerin savaşla ilgili travmatik bir durumu var. Salih de bütün bu karakterlerin gelip dokunduğu, yeniden bazı yaraları açtığı bir durum. Sevginin en önemli ilaç olduğunu öneriyor film.
◊ Belgrad günleri nasıldı?
- Tamamen filmin yörüngesinde, dolu dolu çalıştık. Ben diğer oyunculara göre nispeten daha geç başladım. Ama çok iyi geçti Belgrad çekimleri. Dikkat dağıtıcı. Bizi uyaran hiçbir şey yoktu.
◊ Belgrad’ın sineklerinden siz de nasibinizi aldınız mı?
- Oradakiler buradakilerden çok farklı. Ekibin en büyük kabusuydu oldular. Şimdi tebessümle anıyoruz ama o zaman çekemeyecek hale geldiğimiz de oldu.
◊ Çok güzel bir ekip kurmuş durumdasınız.
İlk hadiseyi Ozan Açıktan’la konuşurken, “Ozan, Meryem, Belçin, Bora var. Hadi sen de projede ol” dedi. “Tabii olurum” dedim çünkü bu değerli de bir durum. Arkadaşlık durumumuzu bir kenara bırak, çalıştığımız, çalışmak istediğimiz insanlar. Bu da önemli bir etken filmde yer almak için.
◊ İzleyenler bu filmden nasıl ayrılır?
- Farkındalıkla. Biraz da hafifleyecekler. Gözyaşını veya kahkahayı manipüle eden bir taraf yok filmde. Bu konuyu çok sağlıklı bir şekilde işleyen bir film. Ozan Açıktan bu anlamda enerjiyi ve duyguları çok iyi tanıttı film içerisinde.
Sette yaşanan en komik anlar
Ozan Güven: Ben sette hiç eğlenmedim.
Meryem Uzerli: Ozan vücudundan bazı yerler gösterdi bize. (Gülüyor)
Ozan Güven: Ne demek Ozan gösterdi? (Gülüyor)
Meryem Uzerli: Yok biz eğlenmedik. (Gülüyor)
Bora Akkaş: Özünde eğlenceli insanlar olduğumuz için yer yer eğlendik ama onun dışında çok çalıştık.
Meryem Uzerli: Çekimlerde zaman kavramımı yitirdim. Alice Harikalar Diyarı’ndaki gibi başka bir yerdeydik. Bir insan çalışırken böyle hisseder mi? Her şeyi iyi olan bir iş o kadar nadir oluyor ki bu hayatta. Bu yüzden böyle bir şey yaşadığım için çok mutluyum.
Ozan Güven: İstanbul dışında çekim yapmamızın da etkisi oldu. Burada olsaydık herkes akşam olunca eve gidecekti ve o atmosferi yaşayamayacaktı. 9 hafta boyunca Belgrad’da olmak ve bir iş yapmak zorundasınız. 9 hafta boyunca kimsenin kaprisi ya da egosu ile uğraşmadık. Çünkü bizden büyük egosu olan bir film vardı.
Meryem Uzerli: İster 500 isterse 5 milyon seyirci olsun inşallah bizim yaşadığımız onlara da geçsin. Bu filmle 5 kişiye bile vermek istediğimiz mesajı verebilirsek ne mutlu. Bana göre bu film en az 2-3 kere izlenir.
Ozan Güven: Türkçesi yeterli olmadığı için birkaç kere daha izlemesi gerekiyor. (Gülüyor)