Güncelleme Tarihi:
* “Kanıt: Ateş Üstünde” dizisinde Ömer olarak izleyici karşısına çıktınız. Bu projeyle yolunuz nasıl kesişti?
- Ömer karakteri bayağı aranmış. Çekimlere bir hafta ara verdiklerinden bana metin geldi. Ertesi gün seçmeler vardı ve gittim. Tamamen şanstı.
* Neden şans?
- Ertesi gün Bodrum’a gidecektim. Birlikte gideceğim aile dostumla şehir dışında işim vardı, halledip birkaç gün Bodrum’da kalacaktık. İki günlük program, sabah 8’de iptal oldu. 12 uçağıyla gidecekken gidemedim ve kalktık, deneme çekimlerine gittim. Şimdi de Ömer olarak izleyici karşısındayım işte. Kadere inanıyorum, bu proje kaderimde varmış.
* Canlandırdığınız Ömer karakterini anlatır mısınız?
- Ömer, zengin bir işadamı. 32 yaşına gelmiş ve çıkarları için her şeyi yapabilecek bir adam. Dizinin kötü adamı. Ama kötü olmak için sebepleri var.
* Nedir Ömer’i kötü yapan o sebepler?
- Özünde iyi ama durumlar onu kötülüğe sürüklemiş. Sevgisiz büyümüş, yalnız bir adam. Üstüne babasını kaybediyor. Hayatta en büyük sevgi anne ve babaya duyulur. Bunların verdiği travmalar doğuyor haliyle...
O SAHNE ÇOK ZOR GEÇTİ
* Karakterde kendinizden izler buldunuz sanırım...
- Evet, şu anki durumumla örtüşüyor. Rolü biraz daha iyi anlayabilmeme sebep oldu. İki ay önce annemi kaybetmiş olmam, birebir empati kurmamı sağladı.
* Ömer’in babasını kaybettiği sahnenin çekimi nasıldı peki? Gözünüzde, aklınızda canlandı mı aynı sahne?
- Zor geçti benim için. Biraz ağır bir duygu. Henüz daha yeni annem aramızdan ayrılmışken, babasını kaybeden birini canlandırmak ağırdı. Kötü oldum.
* Bu sahneden sonra “Biraz daha zamana ihtiyacım varmış, erkendi daha” diye düşündünüz mü?
- Bu projeden önce de birkaç işle görüşüyordum. Onlara “olmaz, erken” dedim. Ama bu iş doğru zamanda oldu. Bana iyi gelir, motive olurum diye düşündüm. Karakter aşırı kilit olduğu için istedim. Adamın yolu çizilmiş, ona göre oynuyor oyununu. Böyle bir karakteri canlandırmak kafa dağıtıyor diyebilirim.
* Ömer’in çizilen yolu nedir?
- Babasını kaybediyor ama bir kardeşi olduğunu öğreniyor. Babasından vasiyet kalıyor ona. Yolu, yetimhanede büyümüş kardeşini bulmak. Belki de hayattaki tek kurtuluş sebebi olarak görüyor bu kardeşini bulmayı. Eksik olan sevgi, aile yapısı boşluğunu dolduracak.
ANNEM BENİMLE BİLİYORUM
* İlk set günün nasıldı peki?
- Herkes beni çok sıcak karşıladı. Beklemediğim kadar iyilerdi diyebilirim. Çoğu insanı da tanıyordum bu benim için bir avantajdı. Bu özel günlerimde, özel durumumda tüm hassasiyetimi onlarda da hissettim. Bunlar önemli şeyler. Çok da yaram deşilmesin diye başsağlığı ile karşılamadılar beni. Bu durum beni motive etti.
* Annenizi kaybedeli iki ay oldu. Nasıl geçti bu süreç?
- Şu söze inanır oldum; biz plan yaparız, yukarısı bize güler... Sen plan yapıyorsun ama hayat aslında sana çizdiği yönü gösteriyor. Tabii planlarım var. İyi bir yere gelmek, işimi iyi yapmak gibi. İşte böyle bir dönemdeydim ve şansa bu iş çıktı karşıma, iyi ki çıktı. Çok mutluyum. Bir dizide oynamak planımdı ve “Kanıt”tayım. İyi bir karaktere hayat veriyorum. Bu saatten sonra her ayım, daha iyi olmak isteyerek geçecek.
* O an ki hislerini anlatmanızı istesem...
- Annemin acısı hep omuzlarımda, kalbimde, bedenimde. O benimle biliyorum ama ulaşamamak üzüyor beni.
* Oyunculuk dışında bir hobiniz var mı?
- Her klasik Türk erkeği gibi futbol. Benim profesyonel bir futbol kariyerim var. Onun da dışında yüzmede madalyalarım var... Ufak yaştan beri gelen sporcu kimliğim var. Sporla yakından ilgileniyorum.
Tabularım yok soyunurum
* “Kanıt: Ateş Üstünde”, polisiye bir dizi... Siz de silah kullanacak mısınız?
- Onu bilmiyorum. İlerleyen bölümlerde belli olacak...
* Dizilerde artık bir erkek mutlaka vücudunu gösteriyor. “Kanıt: Ateş Üstünde”nin soyunan erkeği siz mi olacaksın?
- Galiba. (Kahkaha atıyor) Senaryo ne yazarsa yaparım, benim için sıkıntı yok. Tabuları olan biri değilim.
* Sanat yönetmenliği mezunusun. Kendi projenize imza atmayı düşünüyor musunuz?
- Öyle bir şeye niyetim yok. Hatta keşke sanat yönetmenliği değil de baştan “oyunculuk eğitimi alsaydım” diyorum.
Annemin vasiyetini yerine getiriyorum
* Sizi yaşanan olaylardan dolayı duygusal bir adam olarak tanıdık, aslında nasıl birisiniz?
- Evet çok duygusallaştım birkaç aydır. Ama aslında çok ketum bir adamım. Akrep burcunun getirdiği bir yapısal donukluğum vardır. Çok fazla göstermem ama içimde ince ince duygular vardır. Dışarıdan güçlü durmayı tercih edenlerdenim. Şimdi de görüldüğü gibi zor olsa da annemin vasiyetini yerine getiriyorum. (Gözleri doluyor)
* Anneniz Oya Aydoğan’ın vasiyeti neydi?
- Annemin isteği oyunculuk yapmamdı. Ben de bunu yerine getiriyorum. İşimle ayakta duracağım.
* Oya Hanım hayatta olsaydı sizi ilk izlediğinde ne derdi?
- (Ağlıyor) Heyecanlanırdı, mutlu olurdu... Hatta benden daha çok heyecanlanırdı.