Güncelleme Tarihi:
◊ Onur Baştürk: Kraliçe’nin ölümüne dair söyleyebileceğim tek şey şu: Amma çok seviyormuşuz Kraliçe’yi, paylaşmayan kalmadı sosyal medyada. Bir de şu cümleyi kullanmayan: Bir devir kapandı! Tamam, sağ olun, iyi ki söylediniz diyesim geldi her paylaşımı gördüğümde...
◊ Savaş Özbey: Bunca zamandır biliyoruz Kraliçe’yi ama hiç tanımamışız. Özel hayatında güleç mi, sinirli mi, kalender mi... Senin benim ninemiz olsa nasıl anlatırdık? Uzun hayatı hep Kraliçe’yi canlandırmakla geçmiş. Ajda’yı getiriyor akla: O da “Ben hep Ajda Pekkan markası için yaşadım” diyor ya...
◊ Ömür Gedik: Benim ilk aklıma gelen Lady Diana oldu tabii. Pek çok kişi de aynı şeyi düşünmüştür. Dünya tarihinde bir devir kapandı ve biz de buna şahit olduk.
◊ Orkun Ün: Öyle bir döneme denk gelmişiz ki, 70 yıldır tahtta olan Kraliçe Elizabeth’in bile vefatına tanıklık ettik diye düşündüm. Sonra döndüm arkadaşlarıma ve “Üzmeyin kimseyi, ihanet işlerine girişmeyin, kandırmayın çevrenizdekileri, indirin o burnunuzu yere. Bakın Kraliçe Elizabeth’e bile kalmadı dünya” dedim.
Orkun Ün - Onur Baştürk - Ömür Gedik - Savaş Özbey
O mesaj öncekilere
Merve Boluğur ve Mert Aydın’ın “gelin”li, “erkek”li paylaşımlarını masaya yatıralım. Aydın, Kenan Doğulu’nun “Gelinim” şarkısının “Gel gelinim gönlüme gel senden başka yar sevemem” sözlerini yazınca, Boluğur “Erkek gibi erkek kocam” yanıtını verdi. Merve ne demek istedi?
◊ Orkun Ün: Çok sıktı bu ikisi. 4 günde böyle bir vıcık vıcıklık mümkün mü Allah aşkına Konsey? İnsanlar iyice çıldırdı bence. Gidin gizlice ne yaşıyorsanız yaşayın, isminizden bahsettirmek için saçma sapan hareketler yapmayın artık ya. Ben bunları takip edip bu lunaparkın içine girenleri de hiç anlamıyorum. Neyse!
◊ Ömür Gedik: Erkek gibi erkek ne demek Allah aşkına! Bu aforizmalar çok çiğ duruyor. Orkun’a katılıyorum. Kendi aralarında ne yapıyorlarsa yapsınlar da insanların gözüne sokarak gündem olma çabasından vazgeçsinler.
◊ Onur Baştürk: Erkek gibi erkek über manasız ve ataerkil düzeni yücelten bir söylem. Belki Boluğur o anlamda kullanmak istememiştir ama işte oralara varıyor iş. Geçmiş ilişkilerindeki kahramanlara laf atıyor belli ki.
◊ Savaş Özbey: O mesaj ne bana, ne size, ne okuyuculara. Kimse üzerine falan alınmasın. O “erkek gibi erkek” mesajı öncekine/öncekilere. Tahkir etmek için. Anladık, evleneceğin kişiyi tanıtıyorsun, en önemli özelliği de “Erkek gibi erkek” olması, manşete onu koydun. Peki bu aynı zamanda öncekiler, mesela önceki kocası Murat Dalkılıç’a da bir şey söylemiyor mu? Biraz kötücül buldum.
Hüzünlü zamanlar
Geçtiğimiz aylarda nikâh masasına oturan Hadise ve Mehmet Dinçerler’in evliliğinde kriz çıktığı iddia edildi. Geçtiğimiz gün konserinde gözyaşlarına boğulan popçu, eşinin hediyesi olan yüzüğü bir süredir takmıyor, Dinçerler de pastanesinin açılışında alyanssız görüntülendi. Hadise’nin ağlamasına yorumunuz ne? Yüzük takmamak evlilikte kriz göstergesi mi?
◊ Savaş Özbey: Düğün yüzüğü yüzünden bir sarsıntı yaşamışlardı. Damadın ailesi karışmış, alacaklılar ortaya çıkmıştı. Hadise’nin kıyafetlerindeki değişimi zaten gözlemlemiştik. Şimdiyse sahnede ağlıyor, yüzük takmıyor, eşi de takmıyor, dedikodular ayyukta. Bir uçta çocuk düşürdüğü, diğer uçta çocuk istemediği için kriz çıktığı iddiaları... Eğer durum dışarıdan göründüğü gibiyse Hadise fotoğraflardaki gibi bir mutluluk değil, hüzünlü zamanlar yaşıyor.
◊ Onur Baştürk: Yüzük takmama kardeşliği dizisi mi çeviriyorlar bilmiyorum ama Hadise’nin konserde gözyaşlarına boğulması, sinirlerinin bozuk olduğuna işaret ediyor sanki.
Mehmet ise uzun süredir peşinde olduğu Magnolia’yı açtığı için hayli mutlu. Aralarında bir sorun var gibi ama sanıldığı gibi “çocuk istemem” kısmına kilitlendiklerini sanmam.
◊ Orkun Ün: O şarkıda ağlaması çok normal Hadise’nin. Nasıl yaşayarak söylemiş şarkıyı, mümkün mü duygulanmamak? Ama yüzükler falan çıkıyorsa belki vardır can yakıcı bir hikâye. Yine de ben evliliklerde de, ilişkilerde de böyle pürüzlerin olması gerektiğine inanıyorum. Pürüzleri aşabilme yeteneklerini de görmesi lazım insanların.
◊ Ömür Gedik: Yüzük en başta takılmasa “Neden takılmadı?” demezdik ama takılan yüzükler eşzamanlı çıkınca bir şeyler oluyor galiba diye düşünüyor insan. E bir de konserde ağlama girince işin içine, daha da güçleniyor sorun olma ihtimali. Zaten ortaya atılan bir sürü iddia da var. Umarım sorunlar çözülür. Birbirlerine çok yakışıyorlar. Yüzleri gülsün.
Rol çalan teklif
Venedik Film Festivali’nin çok konuşulan olaylarından biri; Alessandro Basciano’nun Sophie Codegoni’ye konuk olarak katıldıkları “The Son” adlı filmin galasında evlilik teklif etmesi oldu. Bu olayın filmi gölgede bıraktığı iddia edildi. Sizce çok mu tatlılar, yoksa rol mü çaldılar?
◊ Orkun Ün: E muhakkak “rol çaldı” diyenler, kıl olanlar çıkacaktır ama böyle güzel olaylara biraz tahammül etmek gerekli arkadaşlar. 2 dakika da onlar rol çalsın ne olacak? Birbirlerini yemiyorlar ki; evliliğe adım atıp, aşklarını ilan ediyorlar. Ne güzel işte.
◊ Onur Baştürk: Kesinlikle rol çalma durumu var. Planlanmış, düşünülmüş bir durum. Başka yer mi yok Allah aşkına evlilik teklif edecek?
◊ Savaş Özbey: Diğer oyuncuların önüne geçtilerse de mutlu bir şey, gülümseten bir şey için geçtiler. Ayrıca bütün dikkatleri de filme çekti, fena mı? Kendilerine de bize de güzel bir hatıra bıraktılar. Havayı düşünsene: “Ben kırmızı halıda teklif aldım...”
◊ Ömür Gedik: Bütün dünyaya haber olmak için doğru bir yer seçmişler. Ama evlilik teklifinde bu kadar kurnazlık, bu kadar şov bana iyi gelmedi. Başkasının düğününde beyaz giymek gibi bir şey olmuş bu. Baksanıza Hugh Jackman, Laura Dern, Anthony Hopkins’i konuşacağımıza bu teklifi konuşuyoruz.
İstemiyorsa uyarı yapabilir
Göksel, konserlerde seyircilerin cep telefonlarıyla çekim yapmasından rahatsız olduğunu söyledi. Haklı mı? Bunun çözümü var mı? Sosyal medyada paylaşılmayan bir konser hayal edebiliyor musunuz?
◊ Onur Baştürk: Pek de haklı değil. Hangimiz cep telefonuyla kayıt yapmıyoruz ki? İster restoran ister konser olsun, her yerde videoya alıyoruz bir şeyleri. Bence Göksel en azından seyircinin sahneye cep telefonu atmadığına şükretsin. Uslu uslu kayıt yapıyor işte millet.
◊ Orkun Ün: Ömür bu soruda herkes senin yorumunu merak edecektir. Ama bence çekim yapmanın hiçbir sakıncası yok. Flaşı şarkıcının gözüne sokmadığınız sürece tabii. Yahu insanlar son dönemde sahneye neler neler fırlatıyorlar, ben razıyım herkesin flaş açıp sahneyi çekmesine. Hiç ses etmeyelim o yüzden.
◊ Ömür Gedik: Ben video çekenlerden rahatsız olmuyorum Orkun, hatta çekim yapanlara öpücükler de gönderiyorum. Ama herkes benim gibi olmak zorunda değil. Göksel çekim istemiyorsa konser başında uyarı yapabilir aslında.
◊ Savaş Özbey: Placebo’nun son İstanbul konserinde de böyle bir şey yaşandı. “Çekim yapmayın” uyarılarına rağmen cep telefonlarıyla kayıt yapılınca konseri kesip küfürlü konuşmuştu solist. Küfür olmadı tabii ama adamlar araya telefon girmeden o anın yaşanmasını istiyor.
Eğer grup ile izleyicisi arasında böyle bir iletişim, böyle bir konsensüs varsa, girişte telefonlar da toplanabilir. Felsefe olarak çok doğru ama pratikte zor.
Yüz yüze gelse imza isteyecek ama sosyal medyada saldırıyor
Demet Özdemir, sosyal medyadaki yorumlara üzüldüğünü itiraf etti. “İnsanlar nasıl okuyor da bu kadar kötülük kusabiliyor” diyen Demet’e katılıyor musunuz?
◊ Savaş Özbey: Çünkü sosyal medya empati kurmayı engelliyor. Yüz yüze kimseye yapamayacağımız bir şeyi o arayüz sayesinde karşımızda insan yokmuş gibi yapabiliyoruz. Kötülük yapabilme konusunda rüyalarımızdaki kadar özgürüz, çünkü normal zamanda bizi frenleyen empati, saygı, sosyal ortam gibi mekanizmalar ortadan kalkıyor.
◊ Onur Baştürk: Çünkü insanlar mutsuz. Çünkü insanlar bir şeylere sarmak ve maddi manevi ne kadar sorunu varsa unutmak istiyor. Çünkü insanların bir hobisi yok. Tüm bunlar bir dengede olmayınca da devreye abartılı yorumlar giriyor. Demet Özdemir’in de tüm yorumları okuyup kahrolmasına gerek yok. İşine bakacak, hepsi bu.
◊ Orkun Ün: E çünkü o tipler ‘can yakmasa’ varlıklarını sürdüremezler. Tek bildikleri saldırmak tek eğlenceleri eleştirmek. Katılırım Demet’e bu konuda. Ama şunu da bilirim ki, geçecek bu dönem. Eleştirmekten çok övmenin değer bulduğu günlere az kaldı. Çok az. Gerçekten az.
◊ Ömür Gedik: Demet’in üzülmesini çok iyi anlayabiliyorum. Sosyal medya insanların içindeki zehri ve zifti döktüğü yer oldu. Yüz yüze gelse imza isteyecek insanlar sosyal medyada kendi takipçilerine hava atmak için ünlülere saldırıyorlar.