Güncelleme Tarihi:
Selçuk Yöntem
SaIieri rolü için “İnşallah bana nasip olur” demiştim
◊ “Amadeus” yeni tiyatro sezonunu açtı. “Amadeus” birçok kategoride Felis, Kristal Elma ödüllerine layık görüldü ve siz ayrıca Yeni Tiyatro Dergisi En İyi Erkek Oyuncu Ödülü aldınız. Ödüller sizin için ne ifade ediyor?
- Özenli bir iş, muhakkak karşılığını alır. “Amadeus”, çok güzel bir buluşma oldu. Yönetmenimiz Işıl Kasapoğlu, yapımcılarımız Çolpan İlhan&Sadri Alışık Tiyatrosu ve Piu Entertainment, oyuncu kadrosu, orkestrası, korosu, rejisi, teknik ekibiyle çok güzel bir birliktelik yarattı. Tabii ki başarılı bir iş karşısında verilen ödüller güzel bir alkış anlamına geliyor benim için. Bu alkışı hak etmek de çok gurur verici bir olay. Bence burada herkesin başarıya imzası var.
YAPIMCILARIMIZ HİÇBİR MASRAFTAN KAÇINMADI
◊ “Amadeus” size ilk teklif edildiğinde, yapımcılarınız Sadri Alışık ve Cemil Demirok’tan prodüksiyonun layığıyla yapılması sözünü vermelerini istemişsiniz. Geldiğiniz noktadan memnun musunuz?
- Tabii ki memnunum. “Amadeus” gerekli şartların oluşumuyla gerçekleşmeseydi asla bu reaksiyonu almazdı. Çünkü tiyatro meşakkatli ve özen gösterilmesi gereken bir iş. Gereğinde masrafın da yapılması lazım. Ben de yapımcılarımıza “Ancak gerekli bütün değerleri verirseniz bu iş olabilir” diye temennide bulunmuştum. Sağ olsunlar her türlü olanağı sağladılar. Hiçbir masraftan kaçınmadılar. Sonuç da böyle güzel oldu.
◊ Ekim ayındaki İstanbul oyunları sonrasında, kasım ayında ilk kez turneye çıkacaksınız...
- Kitlelerle turnede buluşmak çok güzel. Devlet tiyatrosundayken bunu yıllarca yaptım. Böyle büyük bir yapımın Konya’da, Ankara’da sonra belki Bursa’da ve başka illerde insanlarla buluşması bizi kamçılayacaktır. Çünkü burada evrensel bir değer var. Müzik var ve Mozart gibi dünyanın en önemli beyinlerinden birinin halka tanıtılması da var. O nedenle seyirci için de çok ilgi çekici olacağına inanıyorum. Turneler her zaman oyuncu için bir bayram coşkusudur ve seyirciyle buluştuğu zaman çok önemli bir birliktelik sonuçlandırır. Turneye gideceğimiz için çok mutluyum.
◊ Aklınızda kalan, “Keşke ben oynasaydım” dediğiniz bir karakter var mı?
- Yok ama izleyip de “İnşallah ileride bunu ben de oynayabilirim, bana nasip olur” dediğim Salieri vardı ve şükür ki o da gerçek oldu.
◊ Salieri’nin Amadeus kıskançlığını nasıl yorumluyorsunuz?
- Esasında kompleks de kıskançlığı doğuruyor. Güzel kıskançlık da olabilir. İyi bir oyun seyrettiğim zaman “Ya ne güzel bir oyun sergilemişler” ya da iyi bir film izlediğimde “Ne kadar güzel bir film yapmışlar, keşke ben de olsaydım” diye kıskanmak bana iyi gelebilir. Hayata öyle bir enerji, elektrik atabilirim. Bir dostum başarılı olduğunda onu kıskanabilirim ama olumlu bir şekilde. “Hakikaten kıskandım seni, ne kadar güzel oynuyorsun” derim. Olumsuz kıskançlığın en güzel örneklerinden birini Peter Shaffer’in “Amadeus-Salieri” oyununda görüyoruz. Salieri, Amadeus’la karşılaşmasaydı eğer, bu olumsuz noktaları dışarı çıkacak mıydı acaba?
Okan Bayülgen
Amadeus’un laneti
◊ “Amadeus” ile sezonu açtınız.
- Evet, yeni sezonu Zorlu PSM büyük salonunda açtık. İlk perdelerini açan oyun “Amadeus” oldu. Açtığı günden itibaren de kapalı gişe oynayan oyun “Amadeus”tur. Demek ki bizim ekip bayağı cesaretli ekipmiş.
◊ Türk tiyatrosunda son yıllardaki büyük prodüksiyonlu oyunlarla ilgili neler düşünüyorsunuz?
- Aslında büyük prodüksiyonlu oyun sayısı çok az Türk tiyatrosunda. O oyunlardan Instagram takipçi sayısına göre cast yapmayıp da hakikaten oyunun hak ettiği gibi cast yapan Çolpan İlhan&Sadri Alışık Tiyatrosu ve Piu Entertainment’ın sahnelediği “Amadeus” hakkını vermiştir.
SELÇUK YÖNTEM’LE OYNADIĞIM İÇİN HİÇBİR ÖDÜL ALAMIYORUM
◊ Yıllar önce uşak rolünde oynadığınız oyunda şimdi Amadeus’u oynamak nasıl bir duygu? O yıllardan bu zamana nasıl bir Amadeus sahnede?
- Şöyle ki... 1985’te konservatuvara girmiştim. O tarihte Yücel Erten hocamızın sahnelediği ve neredeyse sinema filmiyle aynı anda sahneye konmuş olan “Amadeus”a uşaklardan birinin ayrılması sonucu girmiştim. Tabii ki benim için çok anlamlı. Böyle anlamlı olduğu için de bana ayrılmış büyük kulis odasında uşaklarla soyunup giyiniyorum. İşte bu hatırşinaslıktır. Ve de çok mutluyum. İnşallah uzun yıllar sonra benimle beraber giyinip soyunan uşak da Mozart rolünü oynar. Prodüksiyon açısından ise, Amadeus entelektüel bir oyundur ve bir entelektüel oyunun böyle büyük bir sahne yatırımıyla bu kadar çok kişiyle sahneye konulması bir cesarettir. Bu cesarette bizimle aynı derecede cesur olan, çok akıllı ve sanatsever tiyatro seyircimiz de karşılığını bulmuştur.
◊ Salieri’nin Amadeus kompleksini nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Burada hemen şunu söylemek istiyorum... Salieri’nin bir Amadeus kompleksi yok, Amadeus’un bir Salieri kompleksi var. Çünkü gerek oynandığı ilk günden itibaren bütün dünyada, gerekse filmi çekildikten sonra bütün ödülleri Salieri alır. Mozart rolü defalarca çok iyi oyuncular tarafından yorumlanmıştır, fakat hiçbir Mozart’a ödül verilmemiştir. Buna da “Amadeus’un laneti” ismini veriyorum ben. Burada da Selçuk Yöntem’le beraber oynadığım için hiçbir ödül alamıyorum. Yani yüzyıllar süren eziyet hâlâ sona ermedi.
◊ O günün şartlarında herhangi bir nedenden dolayı geri çevirdiğiniz, sonrasında aklınızda kalan bir karakter oldu mu?
- Ben hiçbir zaman sahnede ya da sinemada izlediğim bir role her oyuncuda bulunması gereken kıskançlıkla yaklaşamadım. Halbuki bu kıskançlık devinimi sağlar, enerji verir. O rol kaçtıysa kaçmıştır, önemli değil.
Gerçek bir rüya
◊ Oyununuz pek çok ödüle layık görüldü. Ödüller sizin için ne ifade ediyor?
- Bu ödüller tüm yapım ekibimiz adına önemli motivasyon kaynakları. Çok mutlu olduk. Umarım daha niceleri olur. Ama şunu da belirtmeden geçemeyeceğim; pandemi yasakları kalktıktan sonra seyirciyle kavuştuğumuz ilk gün benim için en büyük ödüldü.
◊ Selçuk Yöntem ve Okan Bayülgen gibi iki ustayla aynı sahnede olmak nasıl bir duygu? Size ilk teklif geldiğinde ne hissetiniz? Gözünüz korktu mu?
- Benim için okul gibiydi. Hayat okulu. Hayatım boyunca unutamayacağım şeyler öğrendim onlarla oynayarak. Beni geliştirdiler. Kendileri bunu bilerek mi yaptı yoksa bilmeyerek mi bilmiyorum ama mesleki anlamda başka ufuklarım açıldı. Kendimi çok şanslı hissediyorum. İkisi de kendi jenerasyonunun duayen isimleri. Hayal bile edemeyeceğim kadar gerçek bir rüya gibi. İkisinin filmleriyle büyümüş biri olarak şu an onlarla sahnede olmak çok değerli benim için. Bundan sonraki partnerlerimi hep onlarla kıyaslayacağım. Çıta çok yükseldi.
◊ “Amadeus”un hayatınızdaki anlamı nedir ve size neler kattığını düşünüyorsunuz?
- Konservatuvar yıllarımda Müzik Tarihi dersimizde zorunlu olarak izlediğimiz filmdi. İlk defa 18 yaşında “Amadeus” filmiyle karşılaştım. Nereden bilebilirdim ki bir gün gelecek ve o filmdeki Mozart’ın eşi Constanze’yi oynayacağım? Hem de böyle önemli bir prodüksiyon ve böyle güzel bir oyuncu kadrosuyla!
◊ Costanze’yi günümüz kadınıyla karşılaştırsanız, nasıl yorumlarsınız?
- Kadın âşık ve hayransa, her dönem aynı fedakarlıkta. İster Rokoko dönemi olsun, ister modern dönem olsun.
◊ Kasım ayında turneye çıkıyorsunuz. Neler söylemek istersiniz?
- Ben daha meslek hayatımın başında olduğum için çok fazla turne geçmişim yok. 3 sene önce “Elektra” oyunumla birkaç şehre turne yapma fırsatı yakalamıştım. Orada edindiğim deneyimlerden sonra Anadolu seyircisinin çok içten izlediğini, özellikle Ankara seyircisinin çok köklü bir seyirci geleneğine sahip olduğunu fark etmiştim. Ankara bence final sınavı gibi. Seyircilerimizin ilgisi ve talebi çok yüksek. Konya ve Ankara’dan sonra yurdumuzun diğer güzel illerine de gitmeyi çok istiyoruz.