Güncelleme Tarihi:
Yıllar boyu Prenses Diana’nın mutluluğunu çalan kişi olarak anılan ve pek de sevilmeyen Kraliçe Camilla için bu gezi büyük bir fırsat oldu. Gezi sırasındaki sempatik tavırlarıyla halkın gözünde puan toplamak için epey çaba gösteren Camilla bunda başarılı olmuş gibi görünüyor.
Kraliçe Camilla, Kral Charles ile birlikte Kenya'ya yaptığı resmi ziyaretin ikinci gününde Nairobi’deki bir pazarda gezerken bir yandan etraftaki sokak hayvanlarını sevdi bir yandan da hayvan koruma dernekleri yararına satış yapan tezgahlardan erken bir Noel alışverişi yaptı.
Yerel halk tarafından tasarlanan bilezik ve kolyeleri satın alarak mücevher tutkusunu gösteren Camilla kurulan tezgahlardan battaniye, el yapımı sepet, el kremleri ve kaju yağı gibi bölgeye özel ürünlerden satın aldı. Ancak kraliçe küçük bir detayı pas geçti.
Yaptığı alışverişler 4 bin Kenya şilini tutmuştu ancak Camilla’nın yanında bu alışverişi yapacak parası kalmamıştı. Hemen tezgah başındaki satıcılarla pazarlığa girişen kraliçe onlardan gerekli bilgileri alıp parayı daha sonra göndereceğini söyledi. Bu sonradan para gönderme işini yapacak olan elbette kraliçenin kendisi olmayacak…
Camilla için çalışan yardımcıları hükümdarın para işlerini, yaptığı alışverişleri ve gereken ödemeleri takip edip bunlar için gereken şeyleri yapmakla görevliler. Camilla alışveriş yaparken kullandığın parayı aslında hiç kullanmıyor; belki görmüyor bile. Çünkü kraliyet ailesiyle ilgili 1500’lü yıllardan beri süregelen ilginç bir gelenek var.
Kraliçe I. Elizabeth'in hükümdarlığından bu yana İngiliz kraliyet ailesinin üyelerinin yanında para taşıması yasaktı. Ailenin sahip oldukları büyük servete rağmen yanlarına para almama sebebi ise o günlerde madeni paraların mikrop ve böcek barındırdığının düşünülmesi. Hükümdar aile daha sonra kağıt paralar devreye girdiğinde de bu düşünceyi devam ettirmişlerdi.
Bu kuralı ortadan kaldıransa geçen yıl hayatını kaybeden Kraliçe II. Elizabeth olmuştu. Elizabeth her zaman yanında taşıdığı küçük çantanın içine birkaç pound koyuyor ve bunu da gittiği yerlerde bulunan yardım amaçlı dernek ya da kurumlara veriyordu. Ancak o bile bu yüzyıllar süren gelenekten çok uzaklaşamamıştı ve bunu sadece haftada bir kez yapıyordu.