Güncelleme Tarihi:
* Ayşe mi daha büyük, sen mi?
- Ayşe benden birkaç dakika daha büyük. O abla, ben kardeşim yani. Ama sonuçta tek yumurta ikiziyiz.
* İyi anlaşır mısınız?
- Çok iyi anlaşırız, çok iyi arkadaşız.
* Boyner ailesi, perakende satış konusunda uzman. Wepublic ise çok daha genç işi, rahat ve eğlenceli bir konsept. İkinci kuşak Boyner’lerin etkisi mi bu?
- Beymen ve Boyner markaları biz doğduğumuzdan beri var. Grup, hep bu markaları daha ileriye götürmeyi hedefledi. “Bu zamanda sosyal olarak neye ihtiyaç var? İnsanları nasıl bir araya getirebiliriz?” sorularının cevabı olarak ortaya çıktı bu mağaza da.
* Daha önce babanla iş hayatında yakın çalışmadın, değil mi? Son 1,5 yıldır berabersiniz?
- Evet, 2 yıla yakın bir zamandır iş hayatında beraberiz. Muhteşem bir patron. Bayağı şanslıyım. Çünkü herkesin sahip olmak isteyeceği bir hoca aynı zamanda. Bu kadar vizyoner birinin yanında bulunmak, bulunmaz bir nimet.
* Despot bir patron mudur?
- Asla değil. Sadece bize karşı değil, bütün çalışanlara karşı çok pozitiftir.
* Wepublic fikri ilk ne zaman doğdu?
- 3-4 yıl önce. 2013’ten beri de yapım aşamasındaydı. Dünyada da perakendeyle eğlencenin birleşmesi gerektiğinden hep bahsedilirdi ama bir türlü gerçekleşmedi. Sonunda bizim grupta “İnsanların kendini evinde hissettiği, eğlenebildiği ve sadece para harcamak için gitmediği bir yer yapalım” dendi. Ve Wepublic doğdu. Adı da zaten “Herkese açık, herkesin gelebileceği” anlamına geliyor.
* İsim babası kim?
- Reklam ajansımız. Wepublic, “Biz satış kaygısı olmadan nasıl bir yere giderdik, nasıl bir yer hayal ederdik” düşüncesiyle doğdu. Adı da “Herkese hitap etsin, hepimiz bir olalım” düşüncesiyle ortaya çıktı. Biraz idealist bir çıkışı da var. Tüm bunların üzerine ‘Wepublic’ ismi cuk oturdu.
* Hep üst segment markalar mı var peki?
- Üst segment markalar da var, orta ve alt segment de... Dünyada da segmentlerin bu kadar birbirine karıştığı bir konseptten bahsediliyor. Fakat bu kadar her şeyi belli bir konsept altında kapsayan başka mağaza yok.
SPOR HAYATIMI DEĞiŞTiRDi
* Sweaters’tan bahsedelim biraz...
- Bu bir uygulama. Kıyafetleri de olacak. Aralık ortasında lansmanını yapacağız. Sweaters’in çıkışı çok ilginç...
* Anlatır mısın?
- 4 sene önce bu kadar odaklı çalışamıyordum. Bir arkadaşım, “Odaklanman için sporu daha ciddiye almalısın” dedi. Haftanın 5-6 günü spor yapmaya başladım. Ve hayatım değişti. Çok yumuşadım, daha odaklı çalışmaya başladım...
* Ne yapıyorsun?
- Triatlonlara katılmayı seviyorum. Bunun için de sıkı şekilde çalışıyorum.
* Neler var triatlonda?
- Bisiklet, yüzme ve koşu.
* Kaç kilometre yüzüp, kaç kilometre koşuyor ve bisiklete biniyorsun?
- 1,5 kilometre yüzme, 45 kilometre bisiklet, 10 kilometre koşu benim yaptığım... İlk yarışa beni motive eden arkadaşıma, “Senin bana yaptığını başkalarına da yapmamız lazım” dedim. Nasıl yapacağız, ben nasıl başkalarını motive edeceğim derken Sweaters ortaya çıktı. İnsanları spor yapmak için bir araya getirmek fikriyle ortaya çıktı ama başka şeyler de olacak içinde.
* Yani spor yapanlar birbirlerini bu uygulama vasıtasıyla bulacaklar...
- Aynen. Örneğin “Yarın saat 14.00’te tenis oynayacağım, gelen var mı?” diye sorduğunuzda “Geliyorum” diye cevap verenlerle organize olabileceksiniz.
* Kıyafetleri de olacak dedin...
- Evet... Eski usul üniversite tarzını yansıtan kıyafetler; sweatshirt, tayt, ayakkabı olacak.
4. SERGİYE DAHA ZAMAN VAR
* Mağazada senin sanat çalışmaların neden yok?
- Koyacağız ama bir türlü fırsat olmadı. Muhtemelen metro kısmına bir üçlü video yerleştirme koyacağız.
* Yeni sergi ne zaman açılacak?
- Üç sergi açtım şimdiye dek. Şimdi ise Sweaters’a konsantreyim. Kişisel sergi vakit isteyen bir şey...
* Daha önce de bu kadar konsantre miydin aile işlerine?
- Çok da değildim ve şimdi neler kaçırmışım diyorum. O kadar yenilikçi bir grup ki, ben çok şey kaçırmışım. Normalde saatte 50 kilometreyle gidilecekse, benim 150 kilometreyle gitmem gerekiyor artık. Gerçekten öğrenecek çok şeyim var.
* Daha çok sanat insanısın. İş dünyasının içine girince “Ne yapıyorum?” demedin mi kendine hiç?
- Galiba o yaşı geçtim artık. Daha birkaç sene önceye kadar bazı şeyleri fazla takıntı yapardım. Belki etrafında bulunduğum hayatla, yaşadığım hayat çakıştığı için. Hep bir yandan da “Bir tür kompleks miydi acaba o?” diye düşünüyorum. Şu anda o kadar rahatım ki olduğum yerde.
* Neyin kompleksi olabilir? Zengin bir aileye üye olmak mı?
- Bir kafa karışıklığı. Sanki ya biri, ya diğeri olması gerekiyormuş gibi...
* Hangi alanda eğitim aldın?
- Güzel Sanatlar ve Design in Management diye iki ayrı bölüm okudum. Ve hayatımda ilk defa, aile işlerine yaklaşmamdan bu yana, sanata da devam ettiğim için kendimi tamamlanmış hissediyorum.