Güncelleme Tarihi:
Ömür Gedik: “Ne zaman evlendiler, aman çocuk düğünden önce mi olmuş yoksa sonra mı” tarzı dedikoducu teyze yorumları gerçekten sinir bozucu. Bu insanlar şimdi olmasa çocuk doğduğunda geri dönüp yine hesap yaparlardı aynı hadsiz tavırla. Bu yüzden Alişan şimdiden konuşup önünü kesmiş, bence iyi de yapmış. Bebek haberine söylenebilecek en doğru şey şu bence; Allah sağlıklı ve analı babalı büyütsün. Nokta!
Cengiz Semercioğlu: Alişan da bunun böyle olacağını bildiği için önce “Buse 1.5 aylık hamile” dedi, sonra “5 hafta” diye düzeltti. Çünkü 7 Mayıs’ta evlendiler, yani 5 hafta önce. Aslında kimsenin umurunda değil Alişan’ın ne zaman ne yaptığı. Alişan kendisi bu meseleleri kaşıyor. 5 haftalık hamilelik açıklanır mı? İnsan anasına-babasına bile söylemez, bunlar medyaya açıklıyor. Sonra da “Neden bu konu tartışılıyor” diye yakınıyorlar. Kusura bakma Alişan da sen yapıyorsun bunu...
Onur Baştürk: Bu çiftin neden bu kadar popüler olduğunu çok da anlamamakla birlikte, Alişan Bey’e katıldığımı ifade etmeliyim. Çocuk hangi gün yapıldı, onlar ne zaman evlendiler diye bir hesaplamaya girişmek şu çağda çok manasız ve görgüsüz/ayıp bir şey. Bize ne, kime ne...
Magazin Konseyi haftanın çok konuşulan olaylarını yorumladı...
Talat Bulut’un kariyeri zora girdi
Rol arkadaşları, oynadığı dizinin yapımcısı ve Oyuncular Sendikası’nın tepkilerinin ardından 56 yönetmen ve yapımcı adı taciz davasına karışmış olan Talat Bulut’a dizilerinde yer vermeyeceklerini duyurdu. Bu tepkileri değerlendirelim. Adı tacizle anılan her oyuncunun kariyeri böyle bitecek mi? Talat Bulut bundan sonra işsiz kalır mı?
Cengiz Semercioğlu: Her ne kadar kendisi “B planım, hatta C planım var” diyorsa da Talat Bulut’un işi bundan sonra zor gözüküyor... İşte Mahsun Kırmızıgül “Mucize 2”nin kadrosundan onu çıkardı bile. “Yasak Elma”dan da gönderilebilir. Türkiye’de olaylar genelde çabuk unutulur ama bazı olaylar var ki unutulması zor. Aman ha kimse “Adam ne yapmış, tecavüz mü etmiş!” diye olayı hafifletmeye kalkışmasın. Bu işleri hafiflete hafiflete, görmezden gele gele bu noktalara vardık zaten...
Ömür Gedik: Talat Bulut, Amerika’da başlayan ve dünyaya yayılan “me too” itirafları dalgasının Türkiye kıyılarında vurduğu ilk kişi oldu sanırım.Dava devam ettiği için konu hakkında konuşmak bana hâlâ erken ve yargısız infaz gibi geliyor. Ama bu haliyle bile Talat Bulut’un kariyeri olumsuz etkilenmiş durumda. Kendisini zorlu bir sürecin beklediğine şüphe yok.
Onur Baştürk: Bunca örgütlü tepkiden sonra Talat Bulut’un oyunculuk kariyerinin hayli zora gireceği kesin. Umarım bu olay setlerde kendini kadın oyunculardan üstün gören, kadın oyuncuları sözleriyle dahi olsa taciz eden tüm erkek oyunculara ders olur.
Makyajsız ünlülerin en güzeli hangisi?
Yabancı ünlülerden sonra bizimkiler arasında da makyajsız fotoğraf paylaşmak moda oldu. Tuba Büyüküstün, Meryem Uzerli, Fahriye Evcen, Demet Akalın ve Saadet Işıl Aksoy makyajsız fotoğrafını yayınlayan ünlülerden. Onların bu hallerini beğendiniz mi? Sizce doğallık en çok hangi ünlüye yakışmış? İlk üçünüzü alalım...
Ömür Gedik: Makyajsız fotoğraf paylaşma akımının yaz günlerine denk gelmesi normal. Çünkü bu sıcaklarda zaten çok da ağır makyaj yapılmıyor. Bir de bronz ten doğal makyaj etkisi yaratıyor zaten. Ben Meryem Uzerli’nin makyajsız halini beğendim, hele ki Cannes faciasından sonra onu böyle görmek iyi geldi. Fahriye Evcen ve normalde de çok makyaj sevmeyen Saadet Işıl Aksoy da diğer favorilerim.
Onur Baştürk: Benim ilk 3’üm: Saadet Işıl Aksoy, Tuba Büyüküstün ve Meryem Uzerli.
Ama bu makyajsız akımı da çok abartılmadı mı? Doğal olan zaten doğal kalmalı. Bir de filtre kullanıp kullanmadıklarını nereden bileceğiz ki makyajsız çıkan ünlülerin? Bin çeşit filtre aplikasyonu var sonuçta.
Cengiz Semercioğlu: Kadının bakımlı olması, kendine özen göstermesi, güzel görünmeye çalışmasının nesi kötü?
Ben abartılı estetiklere, makyajlara itiraz ettiğim gibi “no make-up” meselesine de itiraz ediyorum. Makyaj da yapmasın, saçına başına da bakmasın, kıyafetine de özen göstermesin o zaman... Bunu mu alkışlayacağız?
Makyajsız poz verenleri de eleştirmiyorum tabii. İçlerinde en iyi Saadet Işıl Aksoy’du bana göre, sonra Tuba ve Fahriye geliyor...
Burak Kut işi sulandırıyor
Kadınlar tacize karşı başkaldırırken, ilginç bir taciz açıklaması da Burak Kut’tan geldi. Şarkıcı, “Erkekler de taciz ediliyor ama bu çok konuşulmuyor. Konserlerimde defalarca elle tacize uğradım. Tutkulu bir hayran kitlesine sahibim” dedi. Burak Kut’un bu itirafını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Onur Baştürk: Konserde hayranların elle tacizi başka bir durum bence. O anın verdiği coşkuyla yapılan bir şey. Hayran oldukları kişiye ulaşmaya çalışırken yapılan bir taşkınlık. Konuştuğumuz taciz olaylarıyla aynı noktalara sahip değil. Burak Kut iki farklı meseleyi karıştırmış gibi geldi bana.
Cengiz Semercioğlu: İşte kadına tacizi hafifleten, sulandıran bir yaklaşım daha... Kadına tacizle erkeğe taciz nasıl aynı kefeye konabilir sevgili Burak? Hele ki bizim ülkemizde? Tacize uğradın da “sesini çıkarma” mı dediler sana?Sesini çıkardın da kimseye dinletemedin mi?İstenmediğin hangi duruma zorla katlanmak durumda kaldın? Sokakta, işyerinde, otobüste, akşam yolda yürürken başına ne geldi de “Ben de tacize uğradım” diyorsun Burak? Bunların hepsini bu ülkenin kadınları yaşıyor, konserde makas almışlar senden, onun peşindesin... Üstelik Burak bir kız babası olarak bunları söylüyor.
Ömür Gedik: Kadınların tacizini neden hafife alıyoruz anlamadım. Bu konuda Cengiz’in ayrımcılık yaptığını düşünüyorum. Bence kadınların yaptığı, en az erkeklerinki kadar rahatsız edici bir durum bu çünkü. Elle, sözle ya da her neyle olursa olsun taciz ne erkeğe ne de kadına yakışıyor. İkisi de çok çirkin.
Hayvana şiddete hapis cezası gelsin artık
Hafta sonu bütün Türkiye dört ayağı birden kesilen ve bayramın birinci gününde yaşam mücadelesini kaybeden yavru köpeğe ağladı. Ünlü isimler de sosyal medya hesaplarından yavru köpekle ve bir türlü çıkmayan “hayvana şiddete hapis cezası”yla ilgili paylaşımlar yaptı. Konsey’in de konuyla ilgili duygu ve yorumlarını alalım.
Ömür Gedik: Bayramın tadını tuzunu bırakmadı bu olay. Güzel gözlümün o bakışları hafızamıza kazındı, çıkmıyor. Ve bu acılar, bu zulümler artık canımıza tak etti. Bir türlü gerçekleşmeyen yasa değişikliği yeniden gündemde. Hayvana şiddete hapis cezası geldiği gün, korkacak bu cani ruhlu insanlar ve bu suçlar bir nebze de olsa azalacak. Bunun için hayvana şiddetin Kabahatler Kanunu’ndan çıkıp Ceza Kanunu’na girmesi şart. Hem de alt limit 2 yıl olmak üzere. Kara meleğimiz gittiği yerde rahat uyuması için, yenilerinin olmaması için bu yasa çıksın artık.
Cengiz Semercioğlu: Bu korkunç olayın tek bir olumlu yanı var; 7’den 70’e, herkesin büyük tepki göstermesi. Savcılar harekete geçti, Belediye Başkanı, Vali olayın takipçisi oldular. Cumhurbaşkanı konunun araştırılması için talimat verdi. Bu toplumsal tepki Türkiye’de hayvan haklarının geldiği nokta açısından sevindirici bir gelişmedir. Bu da sosyal medya ve gazetelerin internet sitelerinin gücüdür. Bu duyarlılık sonunda amacına ulaşacak ve bu suçlar para değil hapisle cezalandırılacak.
Onur Baştürk: Türkiye kutuplar ülkesi. Bir yanda böyle şeyleri yapabilecek kadar çıldırmış insanlarla dolu. Bir yanda da merhametli, vicdanlı insanlar var; Tüm bu ortak zulme ağlayan, tepkisini sadece sosyal medyadan gösteren, göstermek zorunda kalan. Ne yazık ki ikinci tarafın eli kolu bağlı. O zavallı köpeğin çaresiz bakan gözleri gibi...
Romantizm teşhiri
Metin Hara, Adriana Lima’nın doğum gününü kutladığı paylaşımda ondan “bilge kadınım, mabedim” diye bahsetti. Metin bu cümlelerle ideal erkek görüntüsü mü çiziyor? Yoksa abartıyor mu?
Onur Baştürk: Bana maalesef en başından beri o tarz cümleler fazla abartılı ve romantizm teşhiri gibi geliyor. Sevgiline WhatsApp’tan yazarsın bunları ama Instagram’da yazıyorsun bir şeyleri ispat etme derdin vardır. Ben böyle düşünüyorum en azından. Tarz meselesi. Metin Hara’nın da tarzı bu demek ki, çekeceğiz artık.
Ömür Gedik: Bu tarz cümleler, övgüler hele ki sosyal medyadan herkesin görebileceği yerlerden yapılıyorsa bütün kadınların gururunu okşar. Onur “WhatsApp’tan yazsın” diyor ama oradan yazılanları diğer kadınlar görmediği için tercih her zaman bu iltifatların uluorta yapılması olur. Bu yüzden Metin Hara’yı eleştirmeyelim, örnek alalım derim.
Cengiz Semercioğlu: Demek Metin bu aşkı ibadet gibi yaşıyor ki, Adriana Lima’yı mabet olarak görüyor. Bu ilişki neredeyse 1 yılını devirecek, artık ikilinin aşklarını sorgulamaktan vazgeçsek mi acaba? Yoksa 5 yıl geçecek, biz “Bunlar birbirlerini seviyorlar mı gerçekten acaba” diye tartışacağız hâlâ... Ben bu meseleden çekiliyorum artık. İster mabedim der, ister meleğim, yaşıyorlar işte aşklarını...
Şiddetin özrü olmaz
Evlilik hazırlığı yaptığı Zeynep Tandoğan’a şiddet uygulayan Hazım Körmükçü önce kendisinin de şiddet gördüğü açıkladı ve dava açtı. Olayların ardından oynadığı diziden çıkarılan oyuncu, bu kez davayı geri çekti ve “Gerekli psikolojik desteği alıp, mutlu ailemle yaşlanmak istiyorum” diyerek özür diledi. Hazım Körmükçü’ye neler oluyor? Kendisini samimi buluyor musunuz?
Cengiz Semercioğlu: Şiddetin özrü olmaz. Bugün evleneceği kadına bunu yapan, yarın evlendikten sonra neler yapmaz... Yok psikolojim bozuktu, yok ben onu çok seviyorum falan bunlar hikaye. Bir de “O da bana vurdu” açıklaması var ki evlere şenlik. Özrü kabahatinden büyük...Şiddetin, tacizin affedilmediği bir döneme girdik artık, bu haberler yüzünden Hazım’ın TRT dizisinden çıkarılması da bunun örneği işte...
Onur Baştürk: İyi şeyler olmadığı ortada. Ben samimi bulmadım yaptığı açıklamaları, çıkışları. Gerekli destekler alınsa bile zor artık bence hayalinde gördüğü o “mutlu aile tablosu”.
Ömür Gedik: Çocuğa, hayvana, kadına, erkeğe, kime olursa olsun şiddet karşı tarafta onarılmaz yaralar açıyor. Bedeni olduğu kadar ruhu da yaralıyor, hatta en çok ruhu yaralıyor. Bu nedenle tabii ki kabul edilebilir, affedilir bir yanı yok. Ama pişmanlık ve özür dilemek de bir erdem. Hazım’ın pişmanlığına ve tedavi olma isteğine inanmak istiyorum ben.Zeynep inanır mı, onun bu isteğini nasıl karşılar bilemiyorum. Ama pişmanlık ve tedavi olma arzusu en azından Hamza’nın, Zeynep’li ya da Zeynep’siz sonraki yaşamına iyi gelecektir.
Şarkıları yerine kiloları gündemde
Her yıl zayıflama haberleriyle gündeme gelen Sibel Can bu kez de albüm fotoğrafındaki photoshop iddiasıyla konuşuldu. “Photoshop’u ağlatmışlar”, “Üst beden 44, bel 38” yorumları yapıldı. Konsey’in Sibel Can fotoğrafına yorumlarını alalım...
Cengiz Semercioğlu: Farkında mısınız Sibel Can’ın albümünden, şarkılarından çok kilolarını konuşuyoruz. Daha önce de balkonda fotoğraflanması olay olmuştu. Sonuçta Sibel Can adından söz ettiriyor. Ayrıca albüm için yapılan fotoğraf çekimlerinde hangi sanatçı photoshop kullanmıyor? Geçtim profesyonel çekimi, Instagram’a filtresiz, photoshop’suz fotoğraf koyan yok artık...
Onur Baştürk: Ben beğendim. Elbette fotoğrafta ufak tefek “retouch”ler vardır ama günümüzde herkes yapmıyor mu elindeki telefonun filtreleriyle? Sibel Can da bir zahmet yapsın yani. Albüm kapağı sonuçta...
Ömür Gedik: Ben Sibel Can’ın şortunu hiç beğenmedim ve yakıştıramadım. Albüm kapağı için daha farklı bir kıyafet seçebilirdi diye düşünüyorum. Photoshop’u tabii ki ünlü ünsüz herkes yapıyor, buna diyecek lafımız yok. Ayrıca Sibel Can photoshop’suz da gayet güzel bir kadın.
BAŞAK DİZER TATLITUĞ İLE ÇOK ÖZEL