Güncelleme Tarihi:
KÜLTÜR ve Turizm Bakanlığı, Devlet Tiyatroları ve Tiyatro Frankfurt iş birliğiyle düzenlenen ‘4. Frankfurt Türk Tiyatro Festivali’nin Onursal Başkanı Ayla Algan, yaklaşık 55 yıldır sahneye çıktığını, son zamanlarda ise sinema ve televizyon işlerinde daha çok yer aldığını söyledi. Algan, “Türkçe konuşan bir tiyatroyu Avrupa’da yıllarca yaşatmak büyük bir başarı” dedi.
Tiyatroya yeni oyuncular kazandırmanın önemine değinen Algan, şunları söyledi: “Bir ırkçı olan devletler vardır, bir de bizim gibi Türk, Ermeni, Yahudi birlikte yaşayanlar var. Ben çocukluğumda Ermenice de öğreniyordum, oradaki Yahudiler gibi İspanyolca da öğreniyordum. Bu anlamda Almanya gibi kozmopolit bir yerde Türkçenin yayılması ve tiyatro festivalinin her yıl yapılabilmesi çok önemli. Bir kişinin yazar olması için, bir oyun yazması yetmez. Onu defalarca yapması gerekir ki, ona yazar diyelim. Festival ve tiyatro gibi şeyler de öyle. Bir kez yapmak veya alkış almakla olmaz. İşte bu festival bunu başardı ve kendini ispat etti.”
‘İKİ KÜLTÜR BİR ARAYA GETİRİLEBİLİR’
Tiyatroda, seyirci ve oyuncu ilişkisinin kuvvetli olması gerektiğine vurgu yapan Algan, bu yıl dördüncüsü düzenlenen Frankfurt Türk Tiyatro Festivali’nden örnek vererek şöyle devam etti: “Kendi kültürümüzü anlatan oyunları tercih ederdim Avrupalı seyirci için. Avrupa’da genellikle Türk izleyiciye oyun oynandığı için de tamamen Türkiye’ye ait şeyleri anlatmak çok anlamlı olmayabiliyor bu durumda. Daha Batılı izler görmek ister kendi seyircimiz. Bu ikisi bir araya getirilebilir. Batılı motiflerle Türk kültürü sahnede birleşebilir. Mesela bizim halk müziğimiz caza benzer. Müzikal bir oyun, hem kendi seyircimizi hem yabancı seyircileri doyurur.”
‘BİR BAKTIK Kİ, SALON TAMAMEN DOLDU’
Çocukların da tiyatroya yönlendirilmesi gerektiğini belirte Ayla Algan, Avrupa’da tiyatro yapan grupları desteklediğini ve desteklemeye devam edeceğini söyledi. Tiyatronun hiçbir zaman yok olmayacağını, aksine stresli zamanlarda ortaya çıktığını belirten Algan, “Biz Kenan Işık’la Şehir Tiyatrolarını idare ederken, deprem zamanında kimse gelmeyecek sanmıştık. Bir baktık ki, salon tamamen doldu. İnsanların savaşlarda ve böyle doğal afetlerde falan tiyatroya daha çok ihtiyacı var. Sanat aslında zor zamanlar içindir. Çünkü gerçek hayatta insanın gayesi, bütünleşip mutlu olmaktır. Herkesin gayesi budur. Bunu gündelik hayatta yapamadığı için, tiyatro ve sinema gibi gündelik üstü sanatlar bunu dengeler” diye konuştu.