Güncelleme Tarihi:
◊ Gençleri harekete geçirecek tam bir yaz şarkısı hazırladın. Şarkıda “Efsane sensin, alkışlar kopsun” diyorsun, peki senin için efsane olmak nedir?
- Efsane olmak cesaretle yola çıkmak, azimle mücadele etmek, “yapamazsın” denmesine aldırmadan yola devam etmek ve sonunda fark yaratmak demek. İlham verebilmek demek. Benim hedefim de yaptığım işlerin kalplere kazınmasını sağlamak, genç nesle ilham vermek ve bunların sonucunda efsane olmak. “Efsane Sensin” şarkısının sözlerini Onur Özdemir ile yazdık. Prodüktörlüğünü ise Ozan Çolakoğlu gerçekleştirdi. Şarkımızı, adına yakışır şekilde efsane isimlerle hazırladık. Denemediğimiz bir ritim denedik. Basketbol temalı gitti. “Beni de gaza getirsin” dediğim şarkılardan. Sporda falan dinliyorum yani...
◊ Klipte basketbol oynadığını görüyoruz. Sporla aran nasıl?
- Basketbol, hayatımda çok önemli bir yere sahip. Marka yüzü olduğum Head&Shoulders’la da bu noktada uyuşuyoruz. Biliyorsun Head&Shoulders A Milli Erkek Basketbol Takımı’nın özgüven sponsoru. Bu yıl Çin’de gerçekleşecek Dünya Kupası’nda takımımızı hep birlikte destekleyeceğiz.“Efsane Sensin” şarkısı da coşkumuza çok uygun, Dünya Kupası boyunca çok duyacağımızı ve hep bir ağızdan söyleyeceğimizi düşünüyorum. Kazanmak kafada başlar mottosuyla da uyumlu ayrıca. Genç nesil benim için çok değerli. Gençleri mutlaka spora teşvik etmek gerektiğine inanıyorum.Basketbolun cesaret ve özgüven içeren bir takım oyunu olarak gençlerin psikolojik ve fizyolojik gelişimine çok etkisi olduğunu düşünüyorum.
◊ Cesaret ve özgüvenin senin hayatındaki rolü nedir?
- Aslında beni tanıyanlar biliyor. Ekranda ve sahnede nasılsam özel hayatımda da öyleyim.
Cesur adımlar atmayı seviyorum. Ailemin ve arkadaşlarımın da bunda büyük payı var; hep bana destek oldu ve arkamda durdular. “Yapamazsın” değil “Yapmalısın” dediler. Bu yüzden onlara minnettarım. Ben başarıya giden yolun cesur adımlarla başladığını düşünüyorum. Aslında başarının önündeki tek engel kendimiziz, biraz cesaret biraz da özgüvenle yapılamayacak şey yok.Ben yaptığım işlere odaklanarak çıtayı hep yukarı taşımaya, yapılmamış şeyleri denemeye çalışıyorum.Önce ben kendime inanmalıyım ki herkesin bana inanmasını sağlayabileyim, kalıpları kırmayı başarabileyim.İlk adımı kafamda atmam lazım, kazanmaya kafada başlıyorum. Böylece hem kendimi motive ediyor hem de özgüvenimi artırıyorum.
EGOM YÜKSEKTİR AMA KİBİRLİ DEĞİLİM
◊ İnanılmaz yoğunsun bir yandan. Konserler var, reklamlar, yeni albüm hazırlıkları...
- Hayatım boyunca çalışmayı seven biri oldum. En büyük motivasyonum işi severek yapmak. İkincisi güzel dönüşler almak. Üçüncüsü ise yenilenme ihtiyacı.
◊ Reklam zincirine döndü senin işler...
- Değil mi? Duşta beliriyorum, yemeğinizi getiriyorum, banka hesabınız bende (gülüyor). Cebinizde, evinizde, duşunuzda varım. Devam da edeceğim. Dört marka aynı anda benimle iş yapmayı teklif ediyor. Bu berrak bir profil çizdiğimin göstergesi.
◊ Yeniliği seviyorsun... Müziğin de insanlara çok Avrupai gelmişti.
- Şanslıyım bir de... Öyle bir döneme denk geldim ki, yeni isim çıkmıyordu. Bir bakıyorsun zaman sana bir aralık sunmuş, o fırsatı kullanmak lazım.
◊ “İlk şarkı tamam da ikinci şarkı olmaz” diyenler vardı bir de.
- Sevenlerim de önce ikinci şarkıyı bekledi benden. Besteci olduğumu bile bilmiyorlardı ki. 3-4 şarkı dedik sonra albüm geldi.Aslında single benlik değildi. O dönem çalıştığım ekiplerin uygun gördüğü buydu.
BANA YAKIN İŞ YAPAN YOK YALNIZ HİSSEDİYORUM
◊ Bütün yanıtlar böyle alçakgönüllü devam etsin, tamam mı?
- Öyle görüyorsan teşekkür ederim ama egom yüksektir. Sadece kibirli değilim. Yaptığım işin ne kadar etkili olduğunun farkındayım. Bu işi yaparken biriyle de yarışmıyorum. Hatta kendimi sektörel anlamda yalnız hissediyorum. Bana yakın iş yapan biri olduğunu düşünmüyorum.Tek hedefim standart üstü işler yapmak. Bu arada ailem dahil kimse şarkıcı olmamı beklemiyordu.Eğitimine dikkat etmiş, kendini yetiştirmiş, genelde alışık olunmayan bir şarkıcı paketine sahip olduğum için bu normal.
◊ Ailenin şaşırması enteresan.
- Şaşırmalarının bir sebebi vardı ama... Kazanmak için kendimi epey zorladığım Galatasaray Üniversitesi’ne girdiğimde, müziğe sadece hobi gözüyle bakan bir yönetici olacağım sandılar.Bir de anne-babam zamanında çeşitli organizasyonlar düzenlediklerinden, bu piyasayı iyi bildiklerinden benim müzik işine girmemden korkuyorlardı. Korktukları da başına geldi.Nitekim ben de çok sorun yaşadım, hatta yaşamaya devam ediyorum. İşin mutfak kısmında herkesle anlaşamıyorsun.İnsanlar kendini senin sahibin zannediyor. Gerçi ofiste çalışsam aynı şey olmayacak mıydı?
◊ Özetle, tırnaklarınla kazıya kazıya yükseldin...
- Nasıl kazımak! Hâlâ da kazıyorum. Hâlâ işin mutfağında deli doluyum, evime kapanıp oturmuyorum.Her hafta müziğime ve dansıma çalışırım. En önemlisi işimi seviyorum.
BAR KÜLTÜRÜ BANA GÖRE DEĞİL
◊ Anlattığın her şey bir dünya starı disipliniyle çalıştığını gösteriyor. “Amerika ya da İngiltere merkezli bir şey yapmak için oralarda yaşamak gerek” diyorsun bir de.
- Gidiyorum zaten 10 Ağustos’ta. 20 gün Los Angeles’tayım. Öncesinde de 2 aydır oradaydım zaten, gelip konserleri verdim yine dönüyorum.Orada bir iş yapmak için insanlarının düzenini görmek, kültürünü hissetmek lazım. Amerika global markette bir numara. Dolayısıyla oradaki halkın kalbinden de geçmek gerekiyor.Şehrin atmosferini kokluyor, insanı oluyorsun.Los Angeles’ın İzmir ve çevre kültürüne benzer bir etkisi var. Akdenizli olmak ile Latin olmak birbirine çok benziyor.O nedenle çok yabancılamadım. Orada da yeni müzisyenlerle tanışıyor, nasıl çalıştıklarını görüyorsun. Orada olmadan, oturduğunuz yerden bir şey yapmanız mümkün değil.Burada günü kurtarmayla alakalı organizasyonlar yapılıyor. Bir hafta önceden konser belli oluyor.
◊ Yaklaşık 100 kişilik bir ekiple turne yapıyorsunuz.
- Her zaman da böyle gitmeye çalışırım. Eksik hissettiğim bir şeyi sunmam. O yüzden her yerde sahne almak istemem.Bir dönem elbette yaptım.Hem tecrübe hem de para kazanmam gerekiyordu. Ama sonra bar kültürünün bana uymadığını fark ettim.Herkesin yapısı farklı. Ben birilerini eğlendirme amacı güttüğüm zaman kaygılanıyorum.O yüzden çok nadirdir bar konserim.
AMERiKA PROJESiNi EYLÜLDE DUYURACAĞIZ
◊ J Balvin konseri öncesi sahnedeydin, bir araya geldiniz mi?
- Gelemedik çünkü yorgundum, konserden sonra çıkmak zorunda kaldım. Menajerlerimiz tanışıyor zaten, birbirimizden haberdarız.
◊ Asyalılar birden fark etti seni. Nedir bu durum?
- Vallahi şans. Proje yapmak istesen, PR stratejisi geliştirsen bu kadar olmaz. Neler var da ben gidemiyorum. Turne hazırlandı, Amerika işim ön plana çıktığı için askıya aldık. O projeyi de eylülde duyuracağız. Ama tarzımda biraz farklılıklar olacak, göreceksiniz. Güzel haberler yolda. Biraz dayanın. 2 sene dayanın, sonunda kendimi dünyaca ünlü festivallerde göreceğimi düşünüyorum.
◊ Rap dünyasındaki atışmalardan haberdar mısın?
- Suni tartışmaların yanında değilim ama o adamlar hakikaten kendi kitleleri için savaşıyor. Ben kalkacağım da başkasına şarkı yazacağım falan, zor iş. Ama rap kültüründe bu var. İlgiyle ve severek takip ediyorum, lütfen devam etsinler (gülüyor).
GÜLŞEN’LE ÇALIŞIYORUZ AMA TARİH VERMİYORUZ
◊ Gülşen’le çalışıyormuşsunuz...
- Önce bir tarih koyduk, bir şeylere başladık, sonra ikimizi de bir stres aldı. Dedik ki “Bu stresle çıkacak bir iş değil”. Çünkü Gülşen kariyerinde çok önemli bir yerde, ben de fena sayılmam. Haliyle beklenti arttı. Bayrak taşıyor gibi hissetmemeliydik. Aksi halde zaten hemen şarkıyı vermiştik, gündemi de değiştirirdi eminim ki. Onun yerine ikimiz de tatile çıkalım sakinleyelim dedik, hâlâ da tarih vermiyoruz.
ALEYNA’NIN KIYMETİNİ BİLMEK LAZIM
◊ Aleyna Tilki sana Los Angeles günlerinde yardımcı oldu mu?
- Birlikte yemekler yedik, gezdik. Bir tane şan hocamız var; telefonunu verdi bana, birlikte çalışıyoruz sağ olsun. Aleyna çok iyi gidiyor. Daha da iyi olacak. Çok üretken biri. Onun kıymetini bilmek lazım.
◊ Aynı uçakta yolculuk ederken bir fotoğrafınızı paylaştın. Aleyna da “Uçak düşerse Türk popu biter” yazdı altına ve ortalık karıştı...
- (Gülüyor) Şakaydı o ya. Onun paylaşımından sonra “Bunlar şımardı mı” dediler. Tabii ki çok iyi isimler var. Aleyna ve ben yalnız değiliz. İlyas Yalçıntaş, Buray, Ece Seçkin, Onur Özdemir, Ayşe Hatun, Simge gibi birçok isim...
◊ Sevmediğin insan yok mu?
- Olmaz mı? Ama bu yıl birini sevmemenin de bana yük olacağına inanıp herkesi affeden bir ruh haline geçtim.Yanımda olmasını istemediğim kimse zaten yanımda değil. Kötü enerjili kimseyi yanımda istemiyorum.
SAMİMİYETİN DE BİR SINIRI VAR
◊ Basınla aran iyi ama en son kilo aldığın için eleştirilmiştin...
- Öyle mi yaptılar. Haber mi çıktı?
◊ Gayet dal gibisin de şu an, anlamadım.
- İnsanların medya takibi vardır, ben yapmıyorum mesela. Ciddiye almadığım için değil iyi veya kötü önemsersem onlara göre yaşarım. 6 aydır basın danışmanım da yok. Zaten birini kilosu yüzünden yargılamak yanlış. Ama ünlülere çok yapılıyor bu.
◊ yanınıza sürekli birileri yakıştırılıyor.
- Bizim insanımız özel hayatını konuşmayı seviyor ama ben çok hazzetmiyorum. Sevenlerim benim arkadaşlarım değil, bu yolda beraber yürüdüğümüz insanlar. Özel hayatımı bilmeleri gerekmiyor. İlişki yaşayacağım onu duyuracağım, o bitecek bittiğini duyuracağım.Yenisi başlayacak sonra onu duyuracağım. Bir şey duyurmayı istemek bana ayıp geliyor. Samimiyetin de bir sınırı var.
◊ Bir haberin çıkmadığı için soracak sorum da yok.
- Belki de sıkıcıyızdır. Kimse kusura bakmasın sıkıcıysak da canımız öyle istediğinden...