Ahmet Özhan: Her rolü kolay kolay kabul etmem

Güncelleme Tarihi:

Ahmet Özhan: Her rolü kolay kolay kabul etmem
Oluşturulma Tarihi: Ocak 24, 2021 11:47

Yeşilçam’ın birçok unutulmaz filminde ve dizilerde rol alan Ahmet Özhan, ekrana dönüyor. TRT’de yayınlanan “Tövbeler Olsun” dizisinin kadrosuna katılan sanatçı, bu akşam Doktor Şevki rolüyle ekrana gelecek. 39 yıl sonra yeniden TRT’nin bir projesinde yer almaktan mutluluk duyduğunu ifade eden sanatçı ile hem oyunculuk hem de müzik çalışmaları üzerine konuştuk.

Haberin Devamı

Ahmet Bey yeni dizi projeniz hayırlı olsun. Uzun zaman sonra setlere döndünüz. Neler hissettiniz?

- Teşekkür ederim. Doğru söylüyorsunuz, epey oldu setlerde bulunmayalı... Ve hiç aklımda yoktu. Fakat insanın düşünmesi başka, nasip başka bir şey.

Teklifi kabul etmenizdeki en büyük etken ne oldu?

- Burada Hasan Kaçan’ın büyük rolü var. Aramızdaki dostluktan dolayı ona pek hayır diyemiyorum. Fakat hayır diyemememin arka planında da bana teklif edilen rolün niteliği vardı. Yoksa hatır için var olan duruşumu, dizi ve onun getirileri için göz ardı edemezdim.

Rolün sizi cezbeden tarafı ne oldu peki?

- Hasan kardeşim rolden bahsederken normal hayatıma devam etmemi teklif eder gibiydi. Ben zaten öyle olmaya gayret eden bir insanım. Yani barışçıl, sevecen, yardımsever bir hayat görüşü benim için geçerli olduğundan dolayı baktım ki rol tam manasıyla benimle uyuşuyor. TRT gibi çok saygın, milli kurumumuzda yayınlanacak olması da ayrı bir gurur vesilesiydi. Milyonların gönlüne o hoşluğu taşıyabilirim ümidiyle kabul ettim. En büyük sebebi bu.

Haberin Devamı

DOKTOR ŞEVKİ, TATLI KAMİL BİR İNSAN TİPLEMESİ

Sevenleriniz sizi nasıl bir karakterde izleyecek?

- Doktor Şevki Bey İstanbullu zengin bir ailenin tek çocuğu... Büyük bahçesi olan bir köşkte oturuyorlar. Dışarı çıkma lüksü yok, bu nedenle mahalle zevki, mahalle arkadaşlığı nedir bilmiyor. Onun yalnızlığını fark eden bahçıvanları babasının da iznini alarak Şevki ile yakından ilgilenmeye başlıyor. Fakat bir gün bahçıvanın aniden rahatsızlanmasıyla çok sevdiği akıl hocasını, arkadaşını kaybediyor. Bu olaydan sonra Şevki’nin babası şeker fabrikalarının başına onun geçmesini istiyor. Bunun için Şevki’yi Avrupa’ya gönderiyor. Fakat Şevki’nin gönül dostunun vefatı öyle bir iz bırakmış ki Şevki, “ben doktor olacağım ve bu şekilde çaresiz olan kişilere yardım edeceğim” diyor. Tıp okuyup İstanbul’un eski semtlerinden birinde, yardıma ihtiyacı olan insanların içerisinde bir muayenehane açıyor. Aynı zamanda ud çalıp şarkılar söylüyor. Tatlı, kamil bir insan tiplemesi Doktor Şevki. Yaşamayı arzu ettiğim hayatı çağrıştırdı bana. O yüzden de bu rolü kabul ettim.

Haberin Devamı

İnsanlar sizi güldürürken izleyecek. “Oyunculukta güldürmek zordur” denir. Sizce de öyle mi?

- Güldürmek hakikaten zordur. Ben 50 yılı aşkın süredir sanat camiası içindeyim. Mesela gazino platformunda bizim komedyenlerimiz olmazsa olmazdır. Ve onların o insan topluluğunu güldürebilmek için neler çektiğini o kuliste ben birebir yarım asır yaşadım. Eğer komediyi gerçek bir komedi olarak yani hayatın içinden alınan birtakım olayları hem mizahi hem de mesaj verici lezzette ortaya koymak istiyorsanız bu zordur.

Rol arkadaşlarınız Erkan Can ve Güven Kıraç da sizi çok güldürüyordur. Set ortamınız nasıl?

- Güven Kıraç ve Erkan Can zaten benim uzun yıllardan beri takip ettiğim, ileri boyutta aktörler. Onlarla birlikte olmak beni çok mutlu ediyor, muhteşem insanlar. İşlerini çok iyi yapıyorlar. İyi ki varlar.

Haberin Devamı

Sette zorlandığınız anlar oldu mu?

- Hayır hiç zorlanmadım. Herkesin birbirine yardımcı olduğu, pamuk gibi bir setimiz var.

Malum pandemi dönemindeyiz ve her alanda olduğu gibi setlerde de hayat zorlaştı. Sette olmak sağlık açısından endişe yarattı mı?

- Tüm ekip azami dikkatli, herkes maskeli. Her hafta başı bütün ekip
teste tabi tutuluyor. Elden gelen her türlü dikkat ve özen gösteriliyor. Gerisi artık nasip...

Ahmet Özhan: Her rolü kolay kolay kabul etmem

SİNEMAYA “SAHNEDE PARLAYAN YAKIŞIKLI ÇOCUK” OLARAK ALINDIM

Uzun yıllar ekranlardan ve beyazperdeden uzak kaldınız. Oyunculuğa dönmeyi hiç düşünmediniz mi?

- Ben sinemayı, tiyatroyu, aktörlüğü çok severim fakat emek ister. Yani malum dünyada her müzikte meşhur olanı sinemaya, her sinemada meşhur olanı da sahneye çıkararak onun üzerinden para kazanmayı sektör hep düşünmüştür. Benim sinemaya girişim de öyle oldu. Sinemaya sahnede parlayan genç, yakışıklı bir çocuk olarak alındım. Ama ben sinemada gerçek aktör olmayı arzu ederdim, emeğini ve çilesini çeken... O yüzden saygımdan, müziğe olan tutkum ve görevci anlayışımın öne geçtiğinden dolayı “benim sinemayı istismar etmeye hakkım yok” diyerek uzak durdum. Bu senaryodaki Doktor Şevki karakteri eğer benim ideallerime uygun olmasaydı burada da olmazdım. Günümüzde çok fevri olan insanları daha yardımsever olmaya, öfke kontrolü sağlamaya yönlendirmeyi bir görev edindiğim için bu projeye evet dedim. Kolay kolay her rolü, her projeyi kabul etmem.

Haberin Devamı

Geçmiş yıllara baktığınızda, setlerde değişen neler görüyorsunuz? Mesela birçok oyuncu uzun çalışma saatlerinden şikayetçi. Sizin dönemle kıyaslamak gerekirse şu anki set şartlarının daha kolay olduğunu söyleyebilir miyiz?

- Daha süratli çekim yapılıyor. Daha kolaylaşmış. Bunun sebeplerinden biri de dizi sürelerinin uzun olması. Bu uzun metrajı yakalayabilmek için üstelik de film titizliğinde çekiliyor. Hiçbir açı kaçırılmıyor, hiçbir detay atlanmıyor. Çok ciddi ve zor bir tempo bu. Ben dışarıda olduğum zaman içerisinde duyardım bunu, dizi oyuncularının ciddi olarak zorlandıklarını. Haklı olabilirler. Ama şu an sette pek de bu şekilde hissetmiyoruz.

Haberin Devamı

SETTE OLMAZSA OLMAZIM EŞİM FİLİZ

Bazı oyuncuların sette olmazsa olmazları vardır. Sizin hiç istekleriniz oluyor mu?

- Valla benim olmazsa olmazım eşim Filiz Hanım’dır. O olmazsa olmaz! Şaka bir yana sette herkesin mutlu olması benim olmazsa olmazım. Ben öyle özel birtakım şeyler istemem, yapmam. Hayatım boyunca hiç ekstra bir isteğim olmamıştır. Şartlar neyse hemen adapte olurum. Yeter ki karşı taraf beni istismar etmesin.

Müzik çalışmaları nasıl gidiyor?

- Konserlerim vardı fakat birçok konser pandemiden dolayı iptal oldu.

Pek yakın zamanda da konserlerin başlayacağını düşünmüyorum. Fakat konservatuvardaki derslerim artık birebir değil online oldu. O şekilde ilerliyoruz.

Şimdi dizimiz var, ona konsantreyim. Sette olmayı seviyorum. Canlandırdığım karakteri seviyorum.

Hatta orada her bölümde az da olsa şarkı mırıldanma imkanım da var, bu keyif veriyor bana.

Koronavirüsle birlikte hayatımıza dijital konserleri de entegre etmeye başladık. Dijital konserler ileriki dönemde interaktif konserlerin yerini alabilir mi?

- Zannetmem, almaz... Sahnede olmak, seyircinin orada olması, o interaktif ilişki biçiminin yerini dijital ortam tutamaz.

1 AY EVDEN ÇIKMASAM SIKILMAM

◊ Pandemi şartları birçok sanatçıyı farklı uğraşlara yönlendirdi. Siz bu süreçte neler yaptınız?
- Benim kendimi bildiğimden beri müziğin, okumanın, düşünmenin ve paylaşmanın haricinde ne işim, ne aşım, ne de aşkım var. Pandemi sürecinde de şahsım adına bir yoksunluk hissetmedim. Ben bir ay da evden çıkmasam bundan sıkılmam. Hatta pandemi döneminde gece uyurken “Yarın yine evdeyiz” düşüncesiyle keyifle yattım.

◊ Pandemi nedeniyle müzik durdu, konserler iptal edildi. Maddi olarak zorlandığını açıklayan sanatçılar oldu. Siz maddi sıkıntılar çektiniz mi?

- Allah’a şükürler olsun, şu anda bir konser gelirine ihtiyacımız yok. Ben 50 sene çalıştım. Rahat etmek, rahat yaşamak bir noktada paranın çokluğu ile değil bereketi ile alakalı bir durum diye düşünüyorum. Şükürler olsun evimize gelen üç kuruşumuz çok bereketli, bize de yetiyor. Ama bu konudan rahatsız olan arkadaşlarımın, meslektaşlarımın olduğunu biliyorum. Sadece müzik sektörü de değil, birçok sektörden kötü etkilenen insanlar oldu. Fakat bu gerekliydi ki yapıldı diye düşünüyorum. Devletin kimseye zulmetmek gibi bir meselesi söz konusu değil.
Konu bizim sağlığımız. Dişimizi sıkıp sabredeceğiz ve bu günleri olabildiğince yumuşak bir şekilde atlatmaya çalışacağız. Pandemi her yönüyle psikolojik, sosyolojik, biyolojik, ekonomik olarak bir ikazdır. Nedenleri ve sonuçları düşünerek hayatı yaşamayı bir sanat olarak görürüm. Çünkü tesadüflere değil tevafuklara inanırım.

 

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!