Güncelleme Tarihi:
Adriana Lima eski sevgilisine döndüğü dedikodularını yalanlayıp, o işadamının aile dostu ve eşcinsel olduğunu, Metin Hara ile ilişkilerinin devam ettiğini açıkladı. Biz üstüne gittikçe onlar daha da yakınlaşıyor ve aşk devam ediyor. Bu iş evliliğe gider mi?
Ömür Gedik: Adriana Lima’yı Pascal Nouma gibi Türk filmlerinde, reklamlarda, televizyonlarda göreceğiz gibi geliyor bana. Burayı ve buradaki hareketli medya ortamını sevdi bence. Yurtdışında görmediği ilgiyi burada gördüğü de bir gerçek. Nur topu gibi bir yabancı gelinimiz oldu diyebiliriz.
Onur Baştürk: Valla pembe diziden bile daha çetrefilli bu ilişki. Sürekli yeni olaylar, yeni karakterler çıkıyor ortaya. Eski sevgili olduğu söylenen adam gay çıkıyor. Adriana Türk gazetesinin manşetine Instagram’dan yanıt veriyor. Her şey çook fantastik. Adriana bayağı Türkleşti bence. Merakla takip ediyorum bu pembe diziyi.
Melike Karakartal: Adriana Lima geçen gün otomobilde çektiği videoda, arkadaşlarıyla Gülşen’den “Dan Dan” şarkısını söylüyordu. Adriana Lima gözlerimizin önünde yavaş yavaş çok tanıdık bir Zeynep’e, bir Ayşe’ye, bir Derya’ya dönüşüyor. Yakında Türkçe öğrenip Türk medyasına gerekli yanıtları nispetli şarkılarla verirse şaşırmayacağım. Bu ilişkiye dair bir öngörüde bulunmak zor ama şimdilik Lima’nın “eller havaya kültürüne” uyum sağlama çalışmalarını izlemek eğlenceli.
Cengiz Semercioğlu: Bu iş evliliğe gitmez... Çünkü böyle aşk sürmez... Adriana, Metin Hara’yı burada bırakıp ülkesine döneli bugün tam 1 ay oldu... Okyanus ötesi aşk sürer mi? Eşcinsel arkadaşıyla da adı aşk haberlerine karışır, işadamıyla da... “Gözden uzak gönülden ırak” lafı vardır bizde. Adriana bunu tersine çevirirse gerçek bir melekmiş diyeceğiz kendisine...
DJ Teoman mı
DJ Okan
Kurt mu?
Teoman’ın DJ’liği mi, yoksa Okan Kurt’unki mi? Şu sıralar DJ’likle alakası olmayan iki ismin DJ’liği konuşuluyor. Teoman, “Kişisel Bir Şey” adlı DJ performansıyla mekanları gezerken, Okan Kurt da tüm eleştirilere rağmen eşi Demet Akalın’ın da desteğini alarak kendi setiyle DJ’lik yapıyor. DJ kabinindeki bu iki yeni ismi değerlendirelim. Hangisini dinlemeye gidersiniz?
Ömür Gedik: Teoman’ın DJ’liğini merak ediyorum, aynı tarz müziklerden hoşlandığımızı ve bu nedenle çaldıklarından keyif alacağımı düşünüyorum. Bu yüzden özellikle gidip dinlemeyi isterim. Okan Kurt’un da bu işi yapmasına karşı değilim. Kimse annesinin karnından bir meslekle doğmuyor ve hiçbir meslek birilerinin tekelinde değil. Okan belki de birçoklarından daha iyi bir müzik zevkine ve playlist’e sahiptir. İzlemeden, dinlemeden kimsenin bir şey söylemeye hakkı yok. Bir gün denk gelirsek onu da dinlemek isterim.
Onur Baştürk: İki ismi de normalde dinlemeye gitmeyebilirim. Ama sosyal çevremde bir nabız yoklaması yaptım. Teoman’ın DJ’liğinin biraz sıkıcı olduğu duyumlarını aldım. Dahası Teoman mekan konusunda pek seçici değil. Çıktığı bazı yerler hiç ona göre yahut onu takip edenlerin tarzına uygun değil. Okan Kurt’un ise Bodrum-Gündoğan’daki Sail Loft’ta çıkıyor olması artı puan oldu benim için. Sail Loft’un sahibi Arda Önen “Çok iyi çalıyor, özellikle de Latin konusunda çok iyi” dedi. Yani ben gidersem Okan Kurt dinlemeye giderim!
Kariyer tanrısı
kiloyu affetmez
Rihanna, Barbados festivalindeki cesur ve renkli kostümü kadar kilolarıyla da konuşuldu. Kilonun yakışıp yakışmadığı sorusunu Rihanna ve evlendikten sonra kilo alan Selin İmer-Mustafa Ceceli çifti üzerinden değerlendirelim. Bu arada Selin İmer hamile olabilir mi?
Cengiz Semercioğlu: Kadınlar için son günlerdeki en iyi haber buydu; “Rihanna bile böyle oluyorsa” diye yüreklere su serpilen cümleler kuruldu. Ancak bu kadar hızlı bir kilo değişimi sağlık probleminden kaynaklanıyor olabilir. Selin İmer’in hamile olabileceği ihtimali yüksek. Bu kadar hızlı boşanıp evlenen Mustafa, çocuk konusunda da aynı hızı göstermiş olabilir...
Melike Karakartal: Benzer kilo alıp verme dertleri olan pek çok kadın Rihanna’yla bağ kurdu. Rihanna “5 kilo vermem lazım” grubunun poster kızı oldu resmen. Tabii yapılan yorumları okuyunca insan kilo ayrımcılığının seviyesini de görüyor öte yandan. Ünlü isimler kilo aldıklarında, ölümcül bir hastalığa yakalanmış gibi muamele görüyorlar. Selin İmer ve Mustafa Ceceli de her çiftin düştüğü kuyuya düşmüş! İlişki kilosu gibi görünüyor ama genellikle 1 seneyi devirdikten sonra beraber genişler çiftler, evlilikleri gibi bu da hızlı olmuş.
Cem Yılmaz’ın
döneceği belliydi
Çok değil 1 ay önce sosyal medya hesaplarını kapatma kararı aldığını açıklayan Cem Yılmaz sahalara geri döndü. Ancak Instagram paylaşımlarını yorumlara kapattı. Twitter’da ise paylaşımlarına yorum yağmaya devam ediyor. Cem Yılmaz neden bu kadar çabuk geri döndü? Ve hesapları kapattığına dair açıklamalarını neden hâlâ kaldırmadı?
Cengiz Semercioğlu: Cem Yılmaz’ın atar yaparak sosyal medyadan gitmesi saçmaydı zaten. Çok şikayetçiysen az paylaşım yaparsın, sosyal medyaya az takılırsın, yorumları kapatırsın olur biter. Kime gider yapıyorsun, kime bu atarın? Ne yani Jack Dorsey arayıp, “Dur Cem nereye gidiyorsun mu” diyecekti... Cem Yılmaz da çıkışının kısa sürede manasızlığını anlayıp geri döndü...
Melike Karakartal: Bir “Yeter artık” anında bu kararı vermiş olmalı. Tabii şöhretli isimlerin, birebir izleyici kitlesiyle ve diğer insanlarla temasta olacağı mecradan uzaklaşması zor. Tekrar döndü ama çift taraflı bir iletişim yok, yorumları kapatmış, artık bu mecranın çirkin yüzünü hayatına dahil etmeyi reddettiğini gösteriyor. Açıklamalarını da hâlâ arkasında durduğu için kaldırmamıştır.
Ömür Gedik: Döneceğini hepimiz biliyorduk. Hatta çabuk döneceğini de. O kadar reklam anlaşması, film projesi vs. varken şirketlerin ve halkın tüm ilgisinin odağı olan sosyal medyadan ne kadar uzak kalınabilir ki? Her popüler figür gibi Cem’in de orada olması gerekiyor. Paylaşımları kapatmak sıkıntılı durumları bir süreliğine giderir zaten. Sonra o bile açılabilir.
Onur Baştürk: Çabuk döndü, çünkü başka çaresi yoktu. Filmiyle ilgili sponsor anlaşmaları gereği paylaşım yapması gerekiyordu. Ayrıca anlık bir kızgınlıkla hesabını kapattığını söylemesi zaten pek gerçekçi değildi. Yorumlara kapatması yeterliydi. Nihayet doğru yolu buldu ve geri döndü işte.
Gösterişli lokasyona
sade davetiye
Şeyma Subaşı ile Acun Ilıcalı’nın eylül ortasında St. Tropez’de düzenlenecek düğünlerinin davetiyesi sadeliğiyle konuşuldu. Bu davetiyeyi ve St. Tropez’de düğün yapma fikrini değerlendirelim.
Cengiz Semercioğlu: Çok beğendim davetiyeyi. Sade ve şık. Bugüne kadar hep para ve sınırsız harcamalarla birlikte anıldı Şeyma. Bu yüzden kimse böyle sade bir davetiye yapmasını beklemiyordu. Belki gelinliği ve törende de aynı sadeliği tercih edecektir. “St. Tropez’de yapıyorlar, ne sadeliği” demeyin, uzayda da yapsanız düğünün sadesi vardır, şaşaalısı vardır...
Ömür Gedik: Düğün St. Tropez’de olunca davetiyenin allı pullu, şaşaalı, dikkat çekici olmasına da gerek yok tabii. Sade olması gayet akıllıca. Ama düğünün aynı sadelikte olmayacağını düşünüyorum. Bol sürpriz beklentim var. Şimdiden meraktayım.
Melike Karakartal: Gösterişli bir lokasyona sade davetiye ile herhalde zıtlık yaratmak istediler. Yalnız davetiyenin içeriğini soğuk ve “otel otel” buldum. Bir çiftin samimi arkadaşlarını davet ettiği samimi bir nottan ziyade otellerin misafirleriyle kurduğu iletişim dilinden çıkma bir nota benziyor, bu açıdan renksiz. Fiziksel açıdan güzel bir davetiye, sadelik her zaman güzeldir.
Sinan dikkat
çekmeye çalışıyor
Sinan Akçıl iki kez imam nikâhıyla evlendiğini açıkladı. Sinan gerçekten imam nikâhı kıydırmış olabilir mi? Neden böyle açıklamalar yapıyor?
Melike Karakartal: Demek ki Sinan Akçıl hiç resmi olarak evlenmemiş, “evlendim” demesi doğru bir açıklama değil. Bu tip sözler bazı insanlardaki “Bak o da yapmış, resmi nikâha gerek duymamış” düşüncesini kuvvetlendirmekten başka bir işe yaramaz. Ağzımızdan çıkanların nasıl yankılanacağına dikkat etmemiz lazım.
Onur Baştürk: Dikkat çekmeye çalışıyor bu açıklamalarla diye düşünüyorum. Ama hoş değil. Sinan gibi bir müzisyenin, kentli bir insanın bu tarz açıklamalarla puan toplamasına ihtiyacı yok ki...
Cengiz Semercioğlu: Geçen hafta Cansu Taşkın’la beach’te görüntülenince aradı Sinan, “Bak kime veriyorum telefonu” dedi. Otilia’ymış yanındaki, “Yalan haber” diyor bana Türkçe. Otilia’nın ilk Türkçe öğrendiği kelimeler ‘yalan haber’... İmam nikâhı konusunda bir şey demedi valla. İmam nikâhının ünlüler tarafından resmi nikâhın yerine ikame ediliyor gibi gösterilmesi doğru değil...
Ömür Gedik: Bu bizim Sinan mı gerçekten de? Bunları yapmış ve söylemiş olamaz diye düşünüyorum. Aksini söylemezse hayal kırıklığına uğrayacağım.