Adaletli hırsız

Eğitiminiz “pazarlama” üzerine, oyunculuk sevdası nereden çıktı?
- Ortaokul ve lisede tiyatro yapıyordum ama hayat şartları, ilerleyen yıllarda pazarlama okumama neden oldu. Üniversitede okurken amatör bir tiyatroda sahneye çıkınca bu mesleğin beni ne kadar mutlu ettiğini gördüm. Bu yolda ilerlemeye karar verdim, çeşitli başvurular ve deneme çekimleri yaptım. Sonra da ilk rolümü kaptım. “Kayıp” dizisi, ilk işim oldu.
Oyunculuk kariyerinizin başındasınız, her şey istediğiniz gibi mi ilerliyor?
- “Kayıp”, içinde yer almak istediğim güzel bir işti. Hem dizideki diğer oyuncular hem de yönetmenimiz çok iyiydi. O dizi bittikten sonra “Ulan İstanbul”da derinliği olan bir rolde oynamaya başladım. Daha ne isterim, bence her şey tıkırında gidiyor.
Hangi özelliklerinizle rakipleriniz arasından sıyrılmayı ve ön plana çıkmayı düşünüyorsunuz?
- Bu soruya iddialı ya da süslü bir yanıt veremem. Sadece çok doğal oynamaya çalıştığımı söyleyebilirim. Bu fark yaratır mı yaratmaz mı, izleyiciler karar verir. Ama oyunculuk üzerine kafa yorup çalışmaya devam ediyorum. Bahar Kerimoğlu’nden dersler alıyorum.

ULAN İSTANBUL ÇETESİ ROBIN HOOD GİBİ
Dizide Ferdi karakterini canlandırıyorsunuz. Ferdi, eğlenceli biri gibi duruyor...
- Ferdi, yetiştirme yurdunda büyümüş. Hatta en yakın arkadaşı Karlos’la da yurtta tanışıyor. Daha sonra ikisi yurttan kaçıp İstanbul’a geliyorlar. Onlara sahip çıkansa Kandemir oluyor. Ferdi, pratik zekası ve cesaretiyle Ulan İstanbul çetesinin vazgeçilmezi. Evet, hırsız ama adaletli bir hırsız.
Adaletli hırsız nasıl oluyor?
- Garibandan ya da ihtiyacı olandan değil, kötü yoldan para kazanmış ya da paraya çok da ihtiyaç duymayan insanlardan çalıyor yani... Ulan İstanbul çetesi, çaldıklarını ihtiyacı olan insanlarla paylaşıyorlar. Robin Hood gibi yani...

“KAYIP” İLKOKULDU BU DİZİ ORTAOKUL
Seyirci bu diziyi çok sevdi, sizce nedir bunun sırrı?
- Bu dizide aşkı, aksiyonu, dramı, komediyi bir arada görebiliyorsunuz. En önemlisi, dizideki karakterlerle kendi hayatımızda karşılaşma olasılığımız çok yüksek. Karikatürize edilmemiş, gerçek karakterler oldukları için izleyenlerin kendilerine yakın gördüğünü düşünüyorum. Sıcak ve bizden bir iş “Ulan İstanbul”.
Ekip arkadaşlarınızla aranız nasıl?
- Gayet keyifli bir ortamımız var. Herkes kendi işini en iyi şekilde yapmaya çalışıyor. Her şeyden önce Uğur Polat gibi bir ustayla çalışmak çok büyük bir şans bence. Onun gözünün içine bakar bakmaz bir şeyler öğrenmeye başlıyorsunuz zaten. Şebnem Bozoklu da çok yetenekli bir oyuncu. Bu set, bana çok büyük tecrübeler kazandırıyor.
İlk işiniz “Kayıp” ile bu diziyi karşılaştırmanızı istesem...
- “Kayıp”, benim için ilkokul gibiydi. Bu dizi de ortaokul. Çünkü daha öğrenme sürecindeyim. Hızlı ve doğru bir öğrenme sürecinden geçiyorum.

OYUNCUYSAN, ELEŞTİRİYE HER ZAMAN AÇIK OLACAKSIN
Oyunculuğunuzla ilgili yorumlar nasıl? Eleştiren var mı?
- Beğenen de oluyor beğenmeyen de, herkesin düşüncesi farklı. Aslına bakarsanız oyunculuk çok subjektif bir iş. Kendini kanıtlamış yılların oyuncuları bile yeri geldiğinde beğenilmeyebiliyor. Oyuncuysanız, eleştiriye her zaman açık olmak durumundasınız. Bu sektörde illa bir şekilde yargılanacaksınız, kaçış yok. İyi diyen de olacak kötü de...
Kimleri örnek alıyorsunuz?
- Oyunculuk anlamında kendime Şener Şen’i örnek alıyorum. Onunla bir projede yer almayı da çok isterim.
Sizi birkaç yıl sonra “çapkın oyuncu” kategorisinde görecekmişiz gibime geliyor. Yanılıyor muyum?
- (Gülüyor) Yok, hayır sanmıyorum.

GÜNÜMÜ YAŞIYORUM
Oyunculukta tutunamazsanız, eğitimini aldığınız mesleğe dönüş yapar mısınız?
- Plan yapmayı pek sevmem. Bir de “ya olmazsa” şeklindeki düşünce tarzı pek bana uygun değil. Günümü yaşıyorum.