Güncelleme Tarihi:
◊ Düğün “düğüm” oluyor sanırım. Bize biraz anlatır mısınız bu bol kavgalı ve entrikalı düğün hikayesini?
- Şahin Irmak: Hem de ne düğüm! İki eski sevgili Serkan ve Hülya’nın, aynı gün aynı saatte yan yana iki salonda, üstelik kendi düğünlerinde pişti olmalarının hikayesi. Büyük bir kumpasla ilişkilerini noktalıyorlar fakat aradan yıllar geçmesine rağmen hâlâ birbirlerine âşıklar. Sonunda hayat onları kendi düğünlerinde karşı karşıya getiriyor. Ufak bir tartışma sonrası dayanamayıp bir anlık gafletle öpüşüyorlar ve böylece olaylı bir düğün gecesinin fitilini ateşliyorlar.
◊ “40 gün 40 gece düğün yapar gibi film çekmişler” deniyor...
- Gonca Vuslateri: Gerçekten çok eğlenceli bir süreçti bizler için. Yan yana düğün salonlarında evlenen iki eski sevgilinin birbiriyle karşılaşması sonucu ortaya çıkan komik, sürükleyici, bol kahkahalı, oynamalı, olaylı, kavgalı bir gecenin hikayesi. Gece çalıştık genelde ama bu kadar yorucu tempoya rağmen bu kadar güldüğümü hatırlamıyorum.
- Şahin Irmak: Evet, tam anlamıyla 40 gün 40 gece düğün yaptık.
O KAVGA SAHNESİ BENİM ÇOCUKLUK TRAVMAMDIR
◊ Şahin Bey, bu sizin ilk senaryonuz. Böyle bir düğüne katıldınız da senaryo yazarken ondan mı esinlendiniz yoksa?
- Şahin Irmak: Kısmen... Filmin sonundaki kavga sahnesinin benzerini çocukken yaşadım. Çocukluk travmam diyebilirim hatta! Final sahnesini yazarken o kavga hep hafızamdaydı. Asıl hikaye derseniz; tanık olduğum bir sohbette duyduğum gerçek bir olay. Yeni evlenmiş bir arkadaşın gerçek hikayesi. Bir belediyenin nikah salonunda nikahı kıyılıyor, nikahtan sonra takı töreni için hemen salonun dışındaki antreye geçiyorlar. Bir süre sonra yan salondaki nikah da bitiyor, onlar da aynı antrede takı töreni için yerlerini alıyor. Arkadaşım gayriihtiyari kafasını çevirip bakıyor ki eski sevgilisi gelin olmuş gidiyor! Çok kısa bir an göz göze geliyorlar sadece. Çok etkilendim bu hikayeden ve bundan nasıl eğlenceli bir aşk hikayesi çıkarabilirimin peşine düştüm. “Düğüm Salonu” böyle çıktı ortaya.
◊ Ağırlıklı olarak gece çekimi yapmışsınız. Bu durum sizi zorladı mı?
- Şahin Irmak: Halihazırda gece yaşayan oyuncu arkadaşlar için çalışılması en kolay setti. Zaten gece 4-5’te hatta daha geç uyuyan bir meslek grubuyuz malum. O nedenle herkesin canına minnetti. Ama alışkın olmayanlar için ilk birkaç gün zordu. Sonra onlar da alıştı.
- Gonca Vuslateri: Gece çekimleri çok neşeliydi. Sıkı hazırlandık. Ben birkaç gün önceden uyku düzenimi hafifçe tersine çevirmeye başladım. Setin enerjisi çok yüksekti. Hakan Algül de hızlı çalıştı. Hakkını vere vere, koşturmacalı bir iş çıktı ortaya. Sanırım ekipçe sonuçtan memnunuz.
GONCA BENİ BİR KEZ DAHA KENDİNE HAYRAN BIRAKTI
◊ Bol kavgalı, tekme-tokatların havada uçtuğu bir film olmuş...
- Şahin Irmak: İki eski sevgilinin düğün gecelerinde buluştuğunu düşün... Damatların gözü başka yerlerde falan... Aksiyon normal.
- Gonca Vuslateri: Evet. Ama vallahi çekerken çok eğlendik.
◊ Günümüzde evlilik oranları düşüşte, boşanma tavan yapmış. Bu filmden bir ders çıkartabilir miyiz?
- Şahin Irmak: Filmin en vurucu cümlelerinden birini İrem Sak kuruyor filmde. Bir sahnede “Yuva yıkanın yuvası olmaz” diyor. Eğer ortada gerçek bir aşk varsa, sahip çıkılması gerektiği de filmin cümlelerinden biri.
◊ Şahin Bey, Gonca Hanım’la çalışmak nasıldı?
- Şahin Irmak: Gonca her performansında beni kendine hayran bırakan, “Keşke bir gün karşılıklı oynayabilsek” dediğim, uzaktan takdirle izlediğim bir oyuncuydu. Cast yapılırken Gonca’nın adı telaffuz edilir edilmez atladım haliyle. O da senaryoyu okuyup kabul edince çok mutlu oldum. İyi oyuncuyla karşılıklı oynamak mesleki açıdan inanılmaz bir haz. Gonca iş disiplini, role yaklaşımı, üzerine koyma çabası ve olağanüstü enerjisiyle beni bir kez daha kendine hayran bıraktı.
TEK FİLMLİK BİR HİKAYE BU, DEVAMI GELMEZ
◊ Rakiplerinizden sonra vizyona girdiniz. Bu bir strateji miydi?
- Şahin Irmak: Vizyon tarihini yapımcılar belirlerler. İşin teknik kısmı benim çok bildiğim bir şey değil.
◊ “Kayhan”, “Arif v 216” gibi beklentisi fazla olan filmler gişede beklentinin altında kaldı. Sizin korkularınız var mı?
- Şahin Irmak: “Arif v 216” gayet güzel gişe yaptı diye biliyorum. Çakıldı diyemeyiz. “Kayhan”ın da Şahan’ın keyfine yaptığı bir film olduğunu düşünüyorum. Gişesinin Şahan için çok sorun olmayacağı kanaatindeyim. Keza bir sonraki filmle yine gişe rekorları kırabilir. Şahan öyle bir potansiyel. Bizim film, tür açısından her ikisinden de farklı. Seyirci için de yeni bir dil. O yüzden filmin gişesiyle ilgili herhangi bir öngörüm yok. İzleyenin sevmesi benim için çok kıymetli.
- Gonca Vuslateri: Hayır, hiç korkum yok. Sinemasal anlamda rekabet kelimesini anlamıyorum. Herkes herkesin işini izliyor ve destekliyor. Sinemanın çok izlenmesi, rakip konusundan önemli. BKM şirket olarak kuşkusuz ülkeye bu konuda çok yatırım yaptı.
◊ Bu filmin devamı olacak mı?
- Şahin Irmak: Hayır. Tek filmlik bir hikayeydi bu. Ama devamında başka hikayeler yapmak istiyorum.
ŞAHiN’iN GÖZÜNÜN iÇiNE BAKMAKTAN TELEF OLDUM
◊ İrem Sak’a okkalı bir tokat atmışsınız kavga sahnelerinden birinde...
- Gonca Vuslateri: Şaka yapmıştır cancağızım, genelde gelinliğini yırtmaya çalıştım, araya kaynamış.
◊ Şahin Bey’in senaryo yazarlığı ve oyunculuğu için ne söylemek istersiniz?
- Gonca Vuslateri: Şahin ve İrem’in (Sak) sevdiğim yanları, komedi ile dram dengesi çok iyi iki oyuncu olmaları... Sahne içinde çözülmeleri çok hızlı, bu tabii doğaçlama hızlarının da verdiği bir özellik. Emre (Karayel) ile pek karşılaşmıyoruz filmde zaten.
Hikayem genelde Şahin’le... Her yaptığımız hareket, her şey onun istediği gibi oldu mu acaba diye gözünün içine bakmaktan telef oldum.
Çünkü bu Şahin’in ilk filmi ve onun hayalinin hakkını vermek önemli bir sorumluluktu.
Ben Şahin’le karşılıklı ağlama sahnesi de oynarım, kahkaha da atarım.
Onun yumuşacık oyunculuğunu sadece ben değil Türkiye de her zaman izlemekten zevk alır.
Çünkü bu alanda boşluğumuz çok fazla.
BiZiM DÜĞÜNÜN DE ELi KULAĞINDA
◊ Şahin Bey, uzun zamandır Asena Tuğal’la birliktesiniz. Sizin gerçek düğün ne zaman?
- Şahin Irmak: Eli kulağında (gülüyor).
◊ Aşk ne ifade ediyor sizin için?
- Şahin Irmak: Sahip çıkılması gerekilen muhteşem bir şuursuzluk hali.
◊ Evlilik?
- Şahin Irmak: Çocuk oyuncağı
değil!
◊ Bebek?
- Şahin Irmak: Şu sıralar çok istiyorum. Yaşım mı geldi ne?
◊ Ölüm?
- Şahin Irmak: Kaçınılmaz son!