Güncelleme Tarihi:
Acının da acısı bir konuya; kadın cinayetlerine dokunduk bu hafta.
“Birbirimizi seviyorduk” bahanesinin müebbet hapis yatması gereken katile indirim sağlamasından, boşanmak isteyen kadını çaresizleştiren yasalardan, göz göre göre dövülüp öldürülen kadınlardan bahsettik...
İşte bu dernek,
o kadınların arkasında aslanlar gibi duruyor.
Davaların seyrini değiştirecek kadar güçlü ama aynı zamanda bir toplantı masasına bile sahip olamayacak kadar güçsüzler.
Ben, arkalarında duracağıma dair kendime söz verdim.
Siz de destekleyin ki daha da güçlensinler.
◊ Sevgi Hanım yaşadıklarınız çok acı… Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ile nasıl tanıştınız?
- Sevgi Gülseren: 20 yaşındaki kızım Yağmur Önüt pompalı av tüfeğiyle öldürüldü. Daha sonra kızımın katilinin ailesinin televizyona verdiği röportajları gördüm. Kendilerini aklamaya çalışıyorlardı. Sesimi nasıl duyurabilirim diye düşündüm. Facebook’a girdim, “kadın cinayeti” yazdım ve bu platform çıktı karşıma. Onlarla iletişime geçtim ve sağ olsunlar başından beri beni yalnız bırakmadılar.
◊ Ne kadar zamandır kızınız için mücadele ediyorsunuz?
- Sevgi Gülseren: Kızım 19 Nisan 2016’da öldürüldü. O ailenin televizyona çıktığını da 23 Nisan’da öğrendim.
◊ Katilin ailesi nasıl televizyona çıkabiliyor? Kendilerini nasıl savunuyorlardı?
- Sevgi Gülseren: İnanın çok saçmaydı. Seyrederken ağlayamadım bile. Evlenmek üzere olan bir gençmiş, sevgilisini istemeden vurmuş! “Yazık bu gence” şeklinde haberler yapıldı. Haberlerde kızımla ilgili hiçbir şey yoktu. Baştan beri “şaka cinayeti” olarak anıldı bu dava. Mahkemede bile şaka olduğunu savundular.
KIZIMIN KATİLİ 5 YIL
CEZA ALDI, NEREDE ADALET?
◊ Kızınızın sorunlu bir ilişki yaşadığını biliyor muydunuz?
- Sevgi Gülseren: Bana bir kez söylemişti. “Anne Egemen bana tokat attı” demişti. Ortalığı ayağa kaldırdım. Daha sonra bana bir şey demedi, ki zaten bir süre sonra ayrıldılar. Ama arkadaşlarına çok hırpalandığını söylemiş. Katilin ailesi bütün bunları mahkemede “sevgi” gerekçesiyle akladı. “Sevenler arasında böyle şeyler olur” dediler. Ben öldüren şahsa “evladım” demiştim. Olayın şaka ya da kaza olmasını en çok ben isterdim. Ben karşı tarafı anlamayı, hem de doğruyu aramayı seçtim. Çünkü bu en çok beni rahatlatacaktı. Fakat pompalı bir av tüfeğiyle ateş edildiğinde saçmalar dağılırmış. Oysa olay yeri incelemede hiç saçma bulunmadı. Bitişik atış yapılmış.
Sevgi Gülseren, 19 Nisan’da öldürülen kızı Yağmur Önüt için adalet arıyor.
Kadınlara karşı karalama kampanyaları yapılıyor
◊ Yağmur’un davası görülürken mahkeme salonunda neler yaşandı?
- Dilber Sünnetçioğlu: Ben salondaydım. Tam bir tiyatro sergilendi. Katili aklamak için öne sürülenler komedi gibiydi. Diğer bütün kadın cinayeti davalarında olduğu gibi kadınlara karşı karalama ve iftira kampanyası yapıldı. Sanki buna layıkmış dercesine korkunç bir tutum sergilendi.
- Sevgi Gülseren:
“Karı koca gibilerdi” türünde, hatta daha da ileri giden laflarla kızımın hatırasını bile kirletmeye çalıştılar.
- Sultan Gürbey: 19 yaşında reşit bir kadından bahsediyoruz. İstediğini yaşamakta özgür. O yüzden sen rahat ol Sevgi Abla, öyle bir şey söz konusu değil.
- Dilber Sünnetçioğlu: Otobüste tekmelenen Ayşegül Terzi’nin davasında sanığın avukatı “Benim müvekkilim de mağdurdur” dedi. “O bir tekme attı, beş tane tekme yedi” dedi. Kulaklarımla duydum bunu mahkeme salonunda. Tekme atan da kalkıp “Ayağımda kösele ayakkabı yoktu, spor ayakkabı vardı ve yanıyla vurdum” diye kendini savundu. Söz konusu olan kadınlarla ilgili davalarsa, erkekler indirim alabilmek için böyle yalanlar söyleyip numaralar yapıyor. Ne yazık ki bazı davalarda da gerçekten indirim alıyorlar. Utanç verici...
‘SON KEZ GÖRÜŞELİM’ DERLERSE SAKIN GİTMEYİN!
◊ Peki kadınlara boşanma sürecinde neler tavsiye edersiniz?
- Fidan Ataselim: Mutlu değilseniz barışmayın. “Son kez görüşelim” dediklerinde sakın o görüşmeye gitmeyin. Çünkü ne oluyorsa o son görüşmede oluyor. Boşandıysanız eşyanızı almak ya da çocuğunuzu görmek için bile tek başınıza kocanızın yanına gitmeyin. Eve de asla gitmeyin. Kadınlar her gün televizyonlarda “Boşanmak istediği için öldürüldü” haberlerini görüyor ama yine de buna aldırış etmiyor ve boşanmak için direniyor. Ölüm tehditleri bile bu kadınları kararından vazgeçirmiyor. Bunun çok anlamlı ve önemli olduğunu düşünüyoruz. Bunun karşısında kadınların korunması ve desteklenmesi gerekirken bunlar yapılmıyor. Hiçbir kadın asla kendini yalnız hissetmesin, mutlaka bize başvursun.
◊ Derneğinize destek var mı, bağış yapılıyor mu mesela?
- Fidan Ataselim: Çok fazla bağış alamıyoruz. Bir mekan sorunumuz var. Kendimize kalıcı bir yer yarıyoruz. Giderlerimiz; basılı materyaller, eğitim dokümanları, gönüllü avukat ve temsilcilerimizin yol paraları oluyor.
Hepimiz bu dernekte gönüllü olarak çalışıyoruz. Zaman zaman bireysel bağışlar alıyoruz ama genellikle her şeyi kendi çabamızla yapmaya çalışıyoruz.
KADINLAR ARTIK
ESKİSİ GİBİ SESSİZ KALMIYOR
◊ Sizce neden kadın cinayetleri önlenemiyor?
- Sevgi Gülseren:
Birkaç gün önce yine bir genç kadın pompalı tüfekle öldürüldü. Bu ceza indirimleriyle erkeklere cesaret veriliyor. Kızımın davasında katilin attığı tehdit mesajlarına “dizi repliği” dediler. “Ezel” dizisinde Oscar Wilde’ın “Herkes öldürür sevdiğini” sözü geçmiş ve katile attığı tehdit mesajlarını sorduklarında “O cümleler Ezel dizisinden” dedi!
- Dilber Sünnetçioğlu:
Hiçbir şekilde iyi hâl indirimi uygulanmamalı. Kadın istediği yere gider, istediği şekilde giyinir, kimse de karışamaz. Bir kadın hayır diyorsa hayırdır. Bu yüzden öldürülemez.
- Sevgi Gülseren:
Kızımın katili barıştıkları gün Twitter hesabına “Kaza süsü verilmiş bir cinayete kurban gidiyordum” tweet’ini sabitlemiş. Bu tweet hâlâ duruyor.
- Fidan Ataselim:
Kadın cinayetleri politiktir. Bu yüzden çözümü de politiktir. Elbette önlenebilir. Doğal afet değil ki bu. Ama doğal afet gibi sayı sürekli artıyor. O sayılar, basından öğrendiğimiz rakamlar. Bir de basına yansımamış cinayetler var. 6284 sayılı koruma kanununun çıkıyor olması kadınların hayatı açısından önemli bir virajdı. Dönemin bakanı Fatma Şahin’le görüşmeler yapabiliyorduk.
Kadın cinayetlerinin verilerine bakarsanız 2016 yılına kadar her sene artarak devam etmiş. Bir tek 2011 yılında kadın cinayetleri azalmış. Neden? Çünkü 2011 yılında bu kanunun görüşmelerine başlandı ve İstanbul Sözleşmesi’ne imza atıldı. Fatma Şahin döneminde bakanlık kadın örgütleriyle temas halindeydi. Şu anda maalesef böyle bir zemin kalmadı. Devletin somut bir adım atması o dönem için caydırıcı oldu.
- Sultan Gürbey: Kadınlar artık eskisi gibi sessiz kalmıyor, tehdit alsa da verdiği karardan asla vazgeçmiyor. Daha fazla hak talep eden kadınlar var artık ve bunun karşısında ayak direyen bir erkek egemenliği var. Bu yüzden kadınlar şiddete uğruyor ve öldürülüyor. Bunu görüp bu doğrultuda kadınların güçlendirilmesi, korunması lazım.
6284 SAYILI KANUN ÇOK KADININ HAYATINI KURTARDI
◊ Mahkeme salonlarında suçlu erkeklerin tavrından bahsettik. Ailelerinin tavrı genelde ne oluyor?
- Sevgi Gülseren: Bizim davamızda katilin babası mahkeme salonunda gülerek eliyle pompalı tüfek taklidi yaptı.
- Fidan Ataselim: Bugüne kadar “Çocuğum keşke yapmasaydı” diyen sadece bir aileye rastladık. Onun dışındaki tüm aileler, çocuklarının işlediği suçta haklı bir sebep arıyordu. Son bir yıldaki davalarda da “Bu kadın cinayeti değildir” diyorlar. Kadın cinayetleri konusunda toplumda bir farkındalık yaratıldığı için...
◊ Kadınlar nasıl koruyacaklar kendilerini?
- Sultan Gürbey: Tehdit edildiklerinde ya da şiddet gördüklerinde bunu mutlaka polise ya da savcılığa bildirmeliler. Bunu yasal yollarla belgelemeleri gerekiyor.
- Ebru Demir: 6284 sayılı kanunla kadınların başvurabilecekleri yerlerin sayısı arttı. Kararlarında mutlaka ısrarcı olmaları gerekli. Her ne kadar 6284 sayılı kanunun uygulanmasında sorunlar yaşansa da, bu yasa aynı zamanda çok sayıda kadının hayatta kalmasını sağlamıştır. 6284 bir şifredir. Tüm kadınlara bunu söylüyoruz. Bu yasayı uygulamayan kamu görevlileri hakkında da suç duyurusunda bulunabilirler. Bu yasanın uygulanmasında sorun yaşarsanız, bize başvurun.
- Dilber Sünnetçioğlu: Şiddet gören kadın darp raporu almalı. Barışma teklifini kabul etmemeli. Ve koruma istemeli.
‘SEVDİĞİ İÇİN ÖLDÜRDÜ’ İNDİRİMİ
◊ 6284 sayılı kanunda ne gibi sorunlar var?
- Dilber Sünnetçioğlu: Kadınlar yeteri kadar korunamıyor. Mahkemelerde iyi hâl indirimleri uygulanıyor. Her ceza indirimi bir sonraki olayın katilini cesaretlendiriyor.
- Fidan Ataselim: Biz ceza kanununda değişiklik yapılması, var olan boşlukların doldurulması gerektiğini düşünüyoruz. Bununla ilgili olarak “Özgecan Yasası” diye adlandırdığımız bir ek madde önerisinde bulunduk. İstanbul Sözleşmesi diye Türkiye’nin de imzacı olduğu uluslararası bir sözleşme var. Bu sözleşmede kadına karşı şiddeti nasıl azaltacağımıza dair politikalar var. Bizim de yasadaki boşlukları bu sözleşmeye göre doldurmamız şart. Şu anda yasalarda kadınlara karşı olumsuz bir ayrımcılık uygulanıyor. “Kocasıdır, döver” ya da “Seviyormuş, o yüzden öldürmüş” denerek indirim uygulanıyor. Mahkemeler indirim uygulamaya çok meyilli. Biz gerçek bir adalet arayışı içindeyiz. Suçlu “Erkekliğime laf etti” deyip indirim alamasın istiyoruz, “kravat taktı” diye indirim alamasın istiyoruz.
◊ Sizi en çok kızdıran, mağduriyet yarattığını düşündüğünüz yasa hangisi?
- Sultan Gürbey: Çocuk istismarıyla ilgili yasa tasarısı vardı. Neyse ki onu geri çektirdik.
- Ebru Demir: Şu anda en çok boşanmalarla uğraşıyoruz. Çünkü boşanma zorlaştırılıyor. Oysa bütün raporlarda şunu görüyoruz; kadınlar en çok boşanmak istedikleri için öldürülüyor. Kadınlar boşanamadığı için öldürülürken Meclis’te boşanmaları araştırma komisyonu kuruluyor. Biz bunu doğru bulmuyoruz.
Türkiye Kadın Dernekleri
Federasyonu Başkanı Canan Güllü
ZİHİNSEL DEĞİŞİM GEREKLİ
Kadın cinayetlerinin sayısının artmasındaki en büyük neden, 6284 sayılı kanunun uygulanmıyor olması değil. Türkiye İstanbul Sözleşmesi adında uluslararası bir anlaşmaya imza attı. Ve uluslararası hukuk her şeyin üzerindedir.
Buradaki en büyük sorun yasaların içselleştirilememesi. Kolluk kuvvetleri ve yargı bu sözleşmenin gereğini yerine getirirse ve mahkeme
süreçlerini İstanbul Sözleşmesi üzerinden götürürse bu, faillere ciddi anlamda korku sağlayacaktır.
Metrobüste tekme atılan Ayşegül Terzi’nin davasına bakalım.
Sadece darp davası açıldı. Halbuki yaşam hakkı ihlali üzerinden dava açılması gerekirdi.
Yeniden yasa yapmaya gerek yok. Öncelikle zihinsel değişim gerekli. Yasa yapmak uygulamaktan daha kolay.
Tüm bunlarla toplumun bütün kesimleri birlikte mücadele etmeli.
Çünkü bu olaylar siyaset üstüdür.