Güncelleme Tarihi:
Saadet Sun, 1978’de Sezen Aksu’nun yazdığı “Yeter ki” şarkısıyla çıkışını yaptı.
İlk olarak tiyatroda adını duyuran Sun, hikayesini şöyle anlatıyor:
“Mütevazı bir ailede büyüdüm. Babamı çok küçük yaşta kaybettim. Babam hayatta olsaydı sanatçı olmama izin vermezdi. Babamın ölümünden sonra Şehir Tiyatroları’nın çok önemli isimlerinden Şükriye Atav tarafından keşfedildim. Anneme, ‘Kızınızın sesinin tonu çok güzel, çocuk oyunlarıyla başlasın’ diyor. Sonra da sanat hayatıma Şehir Tiyatrosu’nda başladım. 1 sene sonra gece oyunlarına geçtim. 4 yıl sonra da çok sevdiğim hocam Avni Dilligil, beni yetiştirdi. Bir müzikal sahneye koyuyorlardı. Şarkı söylemem gerekti. O gece basından arkadaşlardan biri kulise geldi, ‘Neden 45’lik yapıp şarkı söylemeyi düşünmüyorsunuz’ diye sordu. Cevabım ‘Ben tiyatrocuyum şu an bunu yapamam’ oldu. O da ikisini birden yapabileceğimi belirtti.” Sanatçı, sesi için ilk olarak Ergüder Yoldaş ve Esin Engin’le çalışmalar yaptığını söylüyor:
“1964’te tiyatroya başladım, 1974 yılında da şarkıcılık kısmına geçtim. Attila Özdemiroğlu ve Şanar Yurdatapan’ın şirketinde çalışmaya başladım. Sezen Aksu’yu alıp evime geldiler. Sezen’in elinde küçük bir defter vardı. İçinde güfteler ve şarkılar bulunuyordu. Sezen’in de piyasada sadece tek şarkısı çıkmıştı. Bu defterin içinden bana ‘Yeter ki’yi seçtik. Şarkıyı kaydettik ve Ankara’ya gönderdik. Oradan onay aldı. Radyolar şarkıyı çalmaya başladı. Sonrasında sesimi her yerde duymaya başladım. Fecri Ebcioğlu, Sezen Cumhur Önal, Selmi Andak ve Aysel Gürel ile de çok çalışmalarım oldu.”
Saadet Sun, 1978’de ilk şarkısını yayınladı.
Nebahat Çehre ile beraber sahneyi bırakmaya karar verdik
Saadet Sun’un sahneleri bırakması 1990 yılının yılbaşı gecesinde oluyor.
Bu kararı nasıl aldığını şöyle anlatıyor: “Nebahat Çehre ile 1990’a girdiğimiz gece İzmir Efes Oteli’nde sahneye çıkıyorduk. Nebahat’le ‘Artık sahneyi bırakalım’ konuşması yaptık. Programımızı yaptık, ertesi gün oradan ayrıldık. İstanbul’a döndük ve bir daha da sahneye çıkmadım. Gece gündüz çalışmaktan çok yorgun düşmüştüm.”
Sun, “Sahneyi hiç özlemediniz mi?” sorusuna ise şu cevabı veriyor:
“Zaman zaman çok fena kalbim atıyor, çıkıp şarkı söylemek istiyorum. Kıpır kıpır hissediyorum sahneye dair. Ama artık genç değilim. Bir yaştan sonra insanın nefesi de bazı şeylere yetmiyor. Bir yaştan sonra insanların sağlığı da bozuluyor. O yüzden iyi bir dinleyici olmaya çalışıyorum. İyi şarkılar söyleyen arkadaşlarımız var. Hepsi değil tabii. Söylenen şarkıların çoğunu da beğenmiyorum. Bizim tarzımız değil. Kulağımız alışmamış. Çok sıkılıyorum o yeni şarkılardan.”
70’li yılların ortasında Saadet Sun ile Tülay Özer, Sezen Aksu ve Ömür Göksel...
Nükhet Duru benim gibi balerin topuz yapardı
Saadet Sun, bir dönem adının Nükhet Duru’yla yarıştırılması hakkında şunları söylüyor:
“Ben sahne alıyorken Nükhet Duru’yu tanıdım. Nükhet sonradan geldi ve benden küçüktür. Kendini yetiştirmek için beni ve başkalarını dinlerdi. Saçını benim gibi balerin topuzu yapardı. Nükhet, iyi bir şarkıcı ve çok beğeniyorum. İşini de çok seven bir kız. Ama fiziken de hiç alakamız yok. Nükhet ile beni bir araya neden getirmeye çalıştılar hiç anlamadım. Cevap da vermedim benzetme konularına. Birbirimize benzemiyorduk çünkü.”
Yıllar sonra bir şarkı seslendirdim
“Murat Güneş, sesimi çok severmiş. Bir şarkı yapmış ve arkadaşının kanalıyla gelip bu şarkıyı seslendirmemi istedi. Beğenirsem seslendireceğimi belirttim. ‘Mükafat’ şarkısı geldiğinde çok beğendim. Şarkının sözleri de çok güzeldi. Hemen kaydettik ve yıllar sonra bir şarkım yayınlanmış oldu. Bazen arkadaşlarla toplanınca bana bu şarkıyı söyletiyorlar.”
Gazino sonrası gece kulübünde sahneye çıkardık
Saadet Sun, şarkıcı olarak ilk sahne deneyimini 70’lerin popüler kulübü Playboy’da yaptığını söylüyor:
“Tiyatroyu bırakıp sahneye çıkmaya başladım. Sonra gazinolar dönemi başladı. Kadınlar matineleri çoğaldı. Bizim zamanımızda iki yerde birden program yapıyorduk. 12’ye kadar gazino saati ondan sonra da gece kulübü çalışmaları başlıyordu. Aslında çok yorgun seneler geçti. Her gece 2-3’lere kadar şarkılar söylüyordum.”
Sun, bu sırada Zeki Müren ile de bir aylık turneye çıktığını belirtiyor:
“Sahnede çalışmak onunla çok zevkliydi. Fakat üst üste program yapınca yorucu oluyordu. Şimdiki sanatçılar sadece hafta sonları çalışıyor. Biz her gece çalışıyorduk. Bir de çarşamba ve pazar günleri kadınlar matinesi oluyordu. Bunu 30 yıl devam ettirdim. İsmim o tarihlerde Zeki Müren tarafından konmuştu: ‘Türkiye’nin Elizabeth Taylor’ı’ derdi bana. Zeki Bey, programlarında sahne alacak diğer isimleri kendi seçerdi. 5 yıl hiç ayrılmadık, beraber çalıştık.”
Sabahlara kadar çalışıyorduk
Saadet Sun, 70’lerde “Hicran”, “Rüyalar Gerçek Olsa”, “Yansın Bu Dünya” gibi filmlerde rol alıyor. Sun, “Türk sinemasında da 6-7 film yaptım. Adnan Şenses, Türkan Şoray, Sadri Alışık, Emel Sayın’la rol aldım. Nejat Uygur’la da tiyatro çekimleri yaptık. Televizyon dizilerinde yer aldım. En son ‘Makber’ dizisinde rol aldım” diyor.
Sanatçı, daha sonra neden ekranda devam etmediğini şöyle anlatıyor:
“Şarkı söylemek o kadar yoruyordu ki beni... Hem ondan dolayı hem de ‘Olsa da olur’ dedim. Sinema çok çekmedi beni ama tiyatro başka bir şeydi. Dizilerden de elimi çektim. Sabah çağırıp kaçta eve gönderecekleri belli olmuyordu. Gücüm yoktu sabahlara kadar çalışmaya.”
Eşim beni sahnede hiç izlemedi
Saadet Sun, sahneleri bıraktıktan iki ay sonra evleniyor:
“Sahneyi bıraktıktan iki ay sonra eşim Taylan Emcioğlu ile tanıştım. Sanki bir şeyler yazılmış gibiydi. Kendi kendime aldığım karar beni çok başka noktalara taşıdı. Eşim bana ‘Her an işini yapabilirsin’ dedi. Ama ben gecenin bir saatinde kocamı evde yalnız bırakıp gidip çalışmak istemedim. Hayatında beni sahnede hiç görmedi. Çünkü aynı zamanda milli basketbolcu eşim. Maçlar ve antrenmanlardan dolayı gazino programlarını bilmezmiş.”
Şimdilerde sakin bir hayat yaşayan sanatçı, bir gününün nasıl geçtiğini şöyle anlatıyor:
“Yazın Bodrum’da yaşıyorum, kışın İstanbul’da. Çocuğum yok. Çünkü 44 yaşındaydım evlendiğimde. Eşim, artık emekli oldu. İtalya ile çalıştığı kağıt üzerine bir şirketi vardı. Onun oğlu var, ilk eşinden. O da avukat. Benim çocuğum gibi, hazıra kondum.”