10 yıldır televizyondan uzağım... Olacak O Kadar'dan çok para kazandım!

Ahmet Çevik, 22 yıl yayınlanan ve Türk televizyon tarihinin en uzun soluklu programlarından biri olarak tarihe geçen “Olacak O Kadar”da canlandırdığı karakterlerle hafızalara kazındı.

Oyuncu, tiyatroyla yolunun nasıl kesiştiğini şöyle anlatıyor:

“Doğma büyüme İstanbulluyum. Lisenin son yılında bir tiyatro oyunu yaptık. Lisede ilk kez tiyatro sahnesine adım attım. İlk alkışımı aldım ve ilk seyirci kahkahasını duydum. Bana bu konuda yol gösteren hocalarım oldu. Konservatuvar sınavına girdim, kazanamadım.

1991 yılında gazetede ‘Levent Kırca ve Oya Başar Tiyatrosu, tiyatroyu seven gençler arıyor’ diye ufacık bir ilan gördüm.

Sırf onları göreyim düşüncesiyle gittim. ‘Büyük ihtimal seçilemem’ diyordum. 380 kişi vardı benimle birlikte seçmelere giren.

Karşımızda o kadar büyük oyuncular vardı ki... Levent Kırca, Oya Başar, Selim Naşit, Tekin Siper...

Seçilen üç kişiden biri oldum. Ve tiyatro kariyerim başladı.”

Oyuncu, ilk önce figüran olduğunu söylüyor:

“O zaman maden ocaklarında patlamalar çok fazlaydı. Levent Kırca’nın bu konuları irdeleyen bir oyunuyla ilk profesyonel sahneme adım attım. Çok heyecan vericiydi.

Levent Abi bana bir cümle vermişti, heyecandan söyleyememiştim. ‘Üzülme ama rolü bu lafı edebilecek başka birine vereceğim’ demişti. Sonrasında beni ‘Olacak O Kadar’a aldı.”

Levent Kırca hayatta olsa program devam ederdi

Ahmet Çevik, 22 yıl boyunca rol aldığı “Olacak O Kadar”da sayısız karakter canlandırdığını dile getiriyor:

“Programda binlerce karakteri canlandırdım. Her meslek dalından karakter vardı. Girmediğim tipleme kalmamıştı. Aşçılar skeci vardı; adı ‘Mevlüt Usta’ diye geçer. O büyük sükse yaptı. Orada çok eğleniyorduk.

Senaryonun dışına çıkıyorduk. Yüzde 70’i doğaçlamaydı. Bazen bizim güldüğümüz sahneler kesilmiyor ve öyle yayınlıyordu.”

Çevik, programın uzun yıllar devam etmesinin nedenini şöyle anlatıyor:

“Güncel olayları takip ediyorduk. Yazarlarla beraber tüm gazeteler alınıp tek tek tüm haberler okunurdu. Onun üzerine skeç yazılırdı.

En büyük başarısının sebeplerinden biri buydu.

Levent Abi, programın her aşamasının başındaydı. Bazen 20-30 skeç yazılırdı, hiçbirini beğenmezdi.

Çekimi yapıldığı halde çöpe atılan skeçler olurdu. Güvenmediği, inanmadığı hiçbir şeyi ‘Olacak O Kadar’ın içine koymadı. Levent Abi hayatta olsa hâlâ devam ederdi.”

Hayatımın sonuna kadar adını yaşatacağım

Ahmet Çevik, Levent Kırca’yla çalışmayı şu sözlerle anlatıyor:

“Levent Abi çok iyi ve zeki bir adamdı. Yıllar önce yapmış olduğu skeçler hâlâ internette dolaşıyor.

Çok komik biriydi. İyi ki hayatımdan böyle bir adam geçti. Ayda bir kere onun mezarına gitmezsem kendimi rahatsız hissediyorum.

Çünkü ben ilklerimi hep onunla yaşadım. Oyunculuğa ilk adımı onunla attım, ilk profesyonel olarak onunla çıktım, ilk yurtdışı turneme onunla gittim.

Şöhret olmamı sağlayan kişidir. Hayatımın sonuna kadar Levent Kırca ismini yaşatmaya devam edeceğim. Tiyatro afişlerimizin üzerine ‘Levent Kırca anısına’ diye yazdırıyorum. Çok önemliydi benim için.”

Oyuncu, Oya Başar hakkında ise “Oya Abla ile hâlâ görüşürüm. Dışarıdan dominant gözükür. Ama onu tanıdıktan sonra çok yufka yürekli olduğunu görürsünüz” diyor.

Oya Başar’la yeniden sahnede olmak istiyorum

Ahmet Çevik, “Olacak O Kadar”da en çok aşçılar skecine güldüğünü söylüyor: “Ayrıca Bestami’ye, kemancı İsmail Hakkı’ya... Levent Abi’nin TV’de görülmeyen tarafı çok daha komikti. O kadar özlüyorum ki... Hayattan tek isteğim Oya Başar ile yeniden aynı sahnede rol alabilmek.”

Zaman zaman Sinan Bengier ile karıştırıldığını da söyleyen Çevik, bunun nedenini şöyle anlatıyor:

“Sinan Abi programdan ayrıldıktan sonra ‘Cevat Kelle’ rolünü bana verdiler. Fakat bir anda yüzümü açmak istemediler. Her hafta yavaş yavaş açtılar. İnsanlar beni de o karakterde sevdi.

Fakat Cevat Kelle deyince Sinan Abi akla gelir. Onunla da şu an ‘Piknik Sepeti’ diye bir oyunda oynuyoruz. Beni yalnız bırakmıyor. Çok önemli bir değerdir.”

10 yıldır televizyondan uzağım

Ahmet Çevik’e neden az sayıda dizide rol aldığını soruyorum. Şöyle diyor:
“Neden olduğunu ben de bilmiyorum. 10 yıldır televizyondan uzağım.
Bu saatten sonra iyi rollerde oynamak istiyorum. Bununla beraber maddi getirisi de iyi olmak zorunda.
Benim yıllar önce ‘Olacak O Kadar’dan kazandığım paranın şu anda insanlara teklif edildiğini duyuyorum. Çok üzücü.
‘Olacak O Kadar’da para kazandım tabii. Kazanmadığınız bir işte yıllarca çalışabilir misiniz? İyi bir iş olmadığı sürece asla televizyonda olmayacağım.”
Oyuncu, “Hiç dramda rol aldınız mı?” sorusuna da şu yanıtı veriyor:
“Üç Baba Hasan adlı oyunumuz büyük sükse yaratmıştı. Bir skeçteki rolüm dramdı. Yıllar önce tek perdelik bir dram yapmak istedim. Fakat doğru düzgün bilet satışı yapamadım. İzleyici beni komedide görmek istedi. Ben de o yüzden komedide devam ediyorum.
Ama televizyonda dramda rol almak istiyorum. Mafya karakteri değil de belki başka bir dram karakterinde.”

Tiyatroya hiçbir zaman ihanet etmedim

Ahmet Çevik, şimdilerde İstanbul’da yaşıyor ve kendi tiyatrosundaki oyunları sergilemeye devam ediyor. 50 yaşındaki oyuncu, Türkiye’nin dört bir yanını gezdiğini söylüyor:
“İşimin başındayım. ‘Neden sizi göremiyoruz?’ diye soranlar oluyor. Televizyonda olmadığınız zaman insanlar hiçbir şey yapmadığınızı düşünüyor. Oysa hayatımın hiçbir döneminde tiyatrodan uzak kalmadım. Hayatımın hiçbir döneminde tiyatroya ihanet etmedim. Televizyonda yer almak için tiyatromu bırakmadım. Beni tiyatromla kabul etmediler. Televizyonda olmamamın sebebi bu olabilir. Tiyatro benim nefes aldığım yer. Salonlarımız tıklım tıklım doluyor. Her gittiğimiz yerde bilet satıyoruz.”
Çevik, “Geri dönüp baktığınızda nasıl bir oyunculuk kariyeriniz var?” sorusuna şu yanıtı veriyor: “Kötü kariyere sahip biri değilim. Daha iyi yerlerde olabilir miydim, tartışılır. Çok şükür, ben seyirciden uzak değilim. Ama televizyona kapılarım açık. Bir skeç programı yapmak isterdim.”

‘Zayıf ve uzun boylu’ denilince akla ben gelirim

“Olacak O Kadar’daki zayıf, uzun boylu adam denilince akla ilk ben gelirim. Programın ilk zamanlarında işe giderken toplu taşıma aracına binerdik. Tekin Siper’i insanlar tanırdı, beni de tanısın isterdim. 18 yaşındaydım o zaman. 20 yaşında da tanınmaya başlamıştım. Çok güzel ve enteresan bir duyguydu. Programdakilerle hâlâ görüşüyoruz. 22 yılım bu insanlarla geçti, onlarla görüşmemem imkansız.”