Güncelleme Tarihi:
Kenan Işık tiyatroda hep başarılıydı; o yüzden de bol bol ödül aldı. Dizi film oyuncusu olunca pek sevildi. Fakat tüm Türkiye'nin tanıdığı bir televizyon starı olmayı yarışma sunuculuğu ile yakaladı. Ancak kendisi bu durumdan hiç muzdarip değil. Çünkü o el attığı her işi severek yapıyor...
Siz de televizyon ile meşhur olanlardansınız...
Çok doğal bir şey bu. Televizyonun seyircisi ile tiyatro seyircisi nitelik olarak da nicelik olarak da çok farklı. Çünkü bir gece bir oyuna en fazla bilemediniz 500-600 kişi gelir. Ama aynı gece televizyona çıksanız 5-10 belki 16 milyon kişi sizi izler. Böylece popüler olma şansınız artar. Bu dünyanın her yerindede böyledir. Bana sorarsanız doğrudur da.
Hangisi daha zor?
Tiyatro benim daha kolay yaptığım iş. Bu yüzden televizyon daha zor derim. Çünkü televizyona sonradan girdim. Burada her şey çok yeni. Dizi film oyunculuğu, sunuculuk yeni... Seyirci sürekli değişiyor. Televizyon sürekli değişiyor. Galiba bu yüzden televizyon daha zor, daha dikkatli olunması gereken bir iş. Özenli olunması gerekiyor. Bu, tiyatro böyle değil manasına gelmiyor tabii ki.
Televizonda daha dikkatli olmaktan kastınız nedir?
Bu biraz çevre ile de ilgili. Yani medya ile de ilgili. Tiyatrocu olduğum dönem, örneğin siz gelip benim ile röportaj yapmadınız. Ama Kelebek TV ödülü alınca buradasınız. Her iki iş de dikkat ve özen istiyor. Ama ayrı anlamlarda burada daha medyanın gözü önündesiniz.
Medyanın gözü önünde olmak kötü bir şey mi?
Evet! Kötü bir şey. Belli oranda, medya her şeyi kendine göre değiştirebilir. Kendi istediği imajı uyandırabilir. Ama seyircinin gözünde siz başka birisinizdir.
Bir dönem insanlar Almanya'ya gidip para kazanıp burada ev yaptırıyorlardı. Sanki televizyon da tiyatrocuların Almanya'sı. Adeta orada kazanıp tiyatro yaparım diyorlar....
Yok yok! Ben yaptığım işi seviyorum. Ben tiyatroyu çok seviyorum. Ama şu anda yaptığım işi de çok seviyorum. Bir kere programı kabul ettiğim andan itibaren sevmeye başladım. Başta reddettim. Kendime, statüme ve benzeri şeylere yakıştıramadım. Ama sonra sevdim. Bir dizi filmde oynuyorsam da çok severek yapıyorum. Çünkü televizyonun sanatla bağlantısı yok. Sanatla bağlantısı sadece estetiktir. Daha günlük tüketilen bir şey. Bu yüzden de eğer magazin ise magazin olmalı. Bunları olduğu gibi kabul etmek lazım. Ben öyle kabul ediyorum. Çok da eğlenceli buluyorum açıkçası.
Genellikle tiyatrocular televizyonu bu kadar eğlenceli bulmuyorlar galiba?
Tiyatrocular eğer ah vah bana yazık diyorlarsa yapmasınlar. Uzun yılardır tiyatrocuların içindeyim. Çok önemli işler yaptım. Rejisörüm, oyun yazarıyım, pek çok oyun sahneye koydum ve neredeyse Türkiye'de çalışmadığım tiyatrocu yok. Bu anlamda inanın bana çoğunlukla televizyonda olmak isteyip de olamayanlardan bu sözü duyarsınız.
Tanınmak özel hayatınızı zorlaştırdı mı?
Böyle bir dikkati ben göstermiyorum. Çünkü medya ile ilişkilerimde böyle bir boyut yok. Özel bir dikkat harcıyorum. Ama kimse de kırılıp etmiyor. Benim özel hayatım, şu ya da bu olmuş olmam pek fazla insanları zannediyorum ki ilgilendirmiyor.
Evli olmanızın bu duruma bir katkısı oluyor mu?
Benim böyle bir durumum söz konusu değil. Yaşım başım gereği böyle bir şey söz konusu değil.
Bu işlerin yaşla başla ilgisi var mı?
Yani ben eskiden de gitmezdim; şimdi de öyle basılacak bir yerlere gitmiyorum. Canım çok başka yerlere gitmek de istemiyor. Mesela Çicek Bar'a giderim. Gittiğimde hep konuşacak birini bulurum. Tiyatrocuyken de bunları yapıyordum. Çok değişen hiç bir şey yok. Hala gidip ihraç fazlası mallar kıyafetler alıyorum çünkü ben buyum.
Başka yarışmalar da var. Karşılaştırdığınızda ne düşünüyorsunuz?
Beş-on saniyenin dışında çok bakmadım. Bunun en önemli nedeni benim televizyon seyretme alışkanlığım hiç yok. Elimde hep kumanda aleti, birkaç kanal var, belgesel, futbol maçı izliyorum. Tiyatro programı bile olsa seyredemiyorum. Magazin programlarını severim televole ve benzeri türü programları.
Herkes bu tür programlar izlemediğini sevmediğini söylüyor. Siz ise bunları seviyorum diyorsunuz.
Seviyorum. O tarz programları televizyona yakıştırıyorum. Televizyon aktüel bir şey. Hayatı ironik tarafından da ele alınca bana ironik geliyor gerçekten. Yani hayatın ironisini çok iyi ortaya koyuyorlar. Ben sinemaya gidiyorum, okumayı hiç ihmal etmiyorum. ben filmi binemada seyretmek isterim. size yemin ederim ki televizyon hayatıma girdiğinden beri bir filmi baştan sona televizyondan izleyemedim.
Televizyon televoleler, spor programlarına talk showlara daha uygun bir hale dönüşüyor. televizyonun doğasına uygun olan şey sinema, tiyatro değil, Haber bültenleri evet. Yani açıkcası Banu Alkan'ı neden oraya çıkarıyorlar diye kızmıyorum.
500 milyarlık sorular
Gerçekten yarışmadaki soruların yanıtlarını bilmiyor musunuz?
Hayır bilmiyorum. Bu yarışmanın iyi bir yarışma olmasını istedim. yarışmacıyı yanıltma payının hiç olmaması lazım. Yarışmacının da benim bilmediğimi bilmesi lazım. Çünkü yarışmacının ben elimi şöyle bile yapsam ‘‘acaba iki mi dedi, beş mi dedi’’ diye düşünmemesi lazım.
Hiç 500 milyar vermediniz değil mi?
Vermedik ama daha yarışma çok yeni İngiltere de 3 senedir olmasına rağmen daha geçenlerde büyük ödülü verdiler.
Yarışmacı sorunun yanıtını vermek için beklerken sıkılmıyor musunuz?
Soruların cevabını biliyorsanız daralırsınız. Televizyon başındakine de bir fırsat tanımak istiyoruz. Evdeyken kız kardeşinizle babanızla bu konuda tartışıyorsunuz.
Ben sizin açınızdan soruyorum. Yarışmacı uzun uzun düşünürken siz ne yapıyorsunuz?
Yarışmanın kurallarından biri de bu; 50 dakika bile düşünebilirsiniz. Hele de yüksek ödüllü bir soruysa yapacak hiç bir şey yok, ertesi güne de kalabilir. Aslında daha çok bekleniyor ama montajda kesiliyor. Bir keresinde 32 milyar gibi bir para söz konusuydu. Kanallarla ilgili bir şey sormuştuk, o sürekli Bering Boğazı üzerinde duruyordu. 10 dakika sonra farketti ki boğaz değil kanal. Yani 10 dakikalık bekleme süresi 32 milyar kazandırdı.
Yarışmaya katılanlara ne öneriyorsunuz?
Beklemelerini öneriyorum. Eğer çok emin değillerse
Yarışmanın başarısına sizin katkınız nedir?
Çoğu insan benim katkımın çok olduğunu söylüyor. Ama, bu yarışmayı daha önce başka biri sunmadı ki. Başkası yapsa ne olurdu bilmiyoruz. Ama diğer yarışmalarla kıyaslıyorlarsa elbette hoşa giden bir şey bu.
Yarışma çok para veriyor. Bunun etkisi nedir?
Ben çok eminin ki bu kadar paralı bir yarışma olmasa da buraya birileri gelirdi. Elbetteki paranın olması çok ağırlıklı çok öncelikli. Eğer yüzdeye vuracak olsak para daha öncelikli.
Kelebek Ödülleri'nde de bu yılın En İyi Yarışma Programı'da seçilen ‘‘Kim 500 Milyar İster’’in sunucusu Kenan Işık’ın medyatik olmaktan uzak bir özel hayatı var. Eğlenmek istediği zaman Çiçek Bar'a gidiyor. Evdeyken ya belgesel ya da keyifle Televole izliyor. Alışveriş yapmaya kalktığında ise ihraç malı fazlası satan dükkanları tercih ediyor.