Madrid’de hayat güzel

Güncelleme Tarihi:

Madrid’de hayat güzel
Oluşturulma Tarihi: Ekim 17, 2012 03:00

İki sezondur İspanya’nın Atletico Madrid’de top koşturan Arda Turan, geçtiğimiz günlerde bir reklam filmi için Paris Hilton’la kamera karşısına geçti. İstanbul’daki çekimlerde çok eğlendiğini, Paris’le çalışırken zamanın nasıl geçtiğini anlamadığını söyleyen ünlü futbolcu, işbirliğinin ayrıntılarını, stil sırlarını ve Madrid’deki yeni hayatını Hello! dergisine anlattı.

Haberin Devamı

ARDA TURAN FOTOĞRAFLARI 

BUNDAN SONRA PARİS'LE KOMEDİ FİLMİ / WEB TV

Hakkınızda en çok merak edilen şeyin ne olduğunu düşünüyorsunuz?            

- Aslında ilgi alanına göre değişiyor. Kimi spor kariyerimi, kimi yurtdışındaki yeni yaşamımı, kimi giyim tarzımı, kimi de özel hayatımı merak ediyor.

Bir süredir dünyanın en renkli şehirlerinden birinde yaşıyorsunuz. İstanbul’un mu, yoksa Madrid’in mi gece hayatı daha eğlenceli?

- İkisi de eğlenceli... Ama İstanbul’un yeri her zaman başkadır.

Çok fitsiniz. Spor kariyeriniz ve antrenmanlarınız sayesinde böyle olduğunuzu biliyorum ama bunda Türk yemeklerinden, kebaplardan uzak kalmanın da biraz etkisi yok mu?

- Yok... Dediğiniz gibi, futbolcuyum ben, spor yaparak hayatımı kazanıyorum. Her zaman fit olmak zorundayım.

BEĞENİLMEK HER ERKEK GİBİ HOŞUMA GİDİYOR

He sporcu kimliğiniz hem de stilinizle geniş bir hayran kitlesi edindiniz. Bu, size nasıl bir misyon yüklüyor?

- Bir sporcu olarak elbette kendime ve hayat tarzıma çok dikkat ediyorum. Ancak ben, Arda Turan olmasaydım da böyle olurdu. Çünkü kişiliğim ve yaşam tarzım böyle, farklı davranmıyorum.

Peki milyonlarca kadın hayranınız olduğunu bilmek nasıl bir duygu?

- Beğenilmek her erkek, daha doğrusu herkesin hoşuna gider, elbette benim de hoşuma gidiyor.

Hayalini kurduğunuz bir hayat tarzı var mı, yoksa zaten hayallerinizin içinde mi yaşıyorsunuz?

- Kariyer anlamında şu an için tam da istediğim yerdeyim. Yeni bir ülkede, yeni bir ligde, yeni bir başlangıç yaptım. Bu yıl İspanya’da ikinci sezonum, giderek daha da iyi olacağına inanıyorum.

Madrid’de futbol oynamak ve oradaki futbola bakış size neler kazandırdı? Sistemi yadırgadınız mı?

- İspanya bir futbol ülkesi, bizim gibi onlar da futbolu çok seviyorlar. Teknik kapasite son derece yüksek. Alan paylaşımına ve hıza dayalı sistem... Tüm İspanyol takımlarının oyun anlayışında benzer özellikler var. Bu, benim de zevk aldığım bir oyun anlayışı. Ayrıca takım içindeki arkadaşlık ilişkileri de güzel. Bu doğal olarak performansımı olumlu şekilde etkiliyor. Atletico Madrid taraftarları ile aramda güzel bir bağ oluştu. Bu, takımıma ve renklere olan bağlılığımı her geçen gün artırıyor.

Takım içinde en iyi anlaştığınız isimler kimler?

- Mario, Adrian, Emre ve Falcao...

HAYAT PLAN YAPMAK İÇİN ÇOK KISA

Hiç “Madrid’e gitmeseydim” diye düşündüğünüz oluyor mu?

- Hayır, hiç böyle düşünmedim. Madrid’de mutluyum.

Madrid’in en çok nesini sevdiniz?

- İspanya bir Akdeniz ülkesi ve kültür olarak bize çok yakın. Heyecanlılar, sıcakkanlılar. Duygularını bizim gibi dışa vuran bir kültüre sahipler ve futbolu çok seviyorlar. Bu nedenle kendimi aslında çok yabancı bir yerdeymişim gibi hissetmiyorum. Elbette buraya özgü şeyler de yaşıyorum ve öğreniyorum.

Türkiye ile ilgili en çok neyi özlüyorsunuz peki?

- Ailemle ve çocukluk arkadaşlarımla vakit geçirmeyi özlüyorum.

Kaç yaşına kadar futbol oynamayı planlıyorsunuz? Ve sonrası için planlarınız neler?

- Takımıma faydalı olabildiğim ve fiziğim elverdiği sürece futbol oynamak istiyorum. İleriyi düşünmek için henüz çok erken. Hayat planlar yapmak için çok kısa.

PEMBE PANTOLON DA GİYERİM TURUNCU AYAKKABI DA

Stilinizle bir ikon haline geldiniz, modayla aranız nasıl? Giyim tarzınızı anlatır mısınız?

- Modayı takip etmeyi ve renkli giyinmeyi seviyorum. Günün büyük bölümü mecburen eşofmanlı olduğumdan, onun rahatlığına alıştım. Bu nedenle gündelik hayatta da rahat ama aynı zamanda şık kıyafetler giymeyi tercih ediyorum. Akdenizli rahat giyim tarzını tercih ediyordum. Bu anlamda reklam filminde oynadığım DeFacto’nun koleksiyonlarını ve özellikle renkli chino pantolon ve tişörtlerini çok beğeniyorum.

Gardırobunuzun vazgeçilmezleri nedir?

- Elbette renkli pantolonlarım, ayakkabılarım ve saatlerim.

Giydiğiniz kırmızı pantolonla Türkiye’de bir akımın öncüsü oldunuz. Dolabınızda başka iddialı renkler var mı?

- Renk konusunda tutucu değilim. Az önce de belirttiğim gibi, renkli giyinmeyi çok seviyorum.

Peki “asla giymem” dediğiniz bir renk var mı?

- Yok... Tercihim pembe pantolon da olabilir, turuncu ayakkabı da...

Son olarak DeFacto ile yaptığınız işbirliğinizden söz edelim... Nasıl doğdu bu proje?

- DeFacto benim tarzıma yakın bir marka. Geçtiğimiz sezon teklif geldiğinde tereddütsüz kabul ettim. Çünkü gerek renkleri, gerek Akdenizli duruşu, gerek rahat giyim tarzı, gerek modaya yön veren çizgisi benim için önemliydi. Bu nedenle projelerinde de severek yer aldım.

Nasıl geçti çekimler?

- Çok eğlenceliydi. Televizyonda bu tarz çalışmalara denk geldiğimde, kamera arkaları nasıl oluyor diye hep merak ederdim. Işıklar, renkler, tüm o koşturma çok eğlenceli ve heyecan vericiymiş gerçekten....

Haberin Devamı

PARİS’LE ZAMANIN NASIL GEÇTİĞİNİ ANLAMADIM

Reklam çekiminde Paris Hilton ile birlikte kamera karşısına geçtiniz. Onunla aynı sette olmak nasıldı?

- Paris gibi dünyaca ünlü bir isimle aynı kampanyada olmaktan memnuniyet duydum. Onunla çalışmak çok keyifliydi. Son derece profesyonel ve sempatik biri... Çekimler sırasında vaktin nasıl geçtiğini anlayamadık.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!