Oluşturulma Tarihi: Temmuz 03, 2005 00:00
ESKİDEN gerekçe üretmeye fazlasıyla meraklıydım.Şunları söylerdim:Aziz Nesin kutsal değerlere saygısızlık ve hakaret içeren Salman Rüşdi’nin ‘Şeytan Ayetleri’ adlı kitabını yayınlamaya kalkışmasaydı...Sivas gibi hassas bir kentte öyle bir etkinlik düzenlenmeseydi...Araya provokatörler girmeseydi...Halk tahrik edilmeseydi...Falan filan...Duyarlılığımı büsbütün kaybetmediğim için, aslında bütün bu gerekçelerin, olayın vahim sonucunu karşılamadığını alttan alta sezerdim...Ama ah işte...Bir kampın içindeydim...Ve benim için önemli olan ‘vicdan’ ya da ‘sağduyu’ değildi...O zamanlar benim için önemli olan, üyesi olduğum kampın olayı en az hasarla atlatmasını sağlamaktı.***Bugün çok şükür öyle bakmıyorum.Ve yine çok şükür utanç duyuyorum, yüzüm kızarıyor.Hem de suçun bireysel olduğunu bildiğim halde...Hem de 12 yıl önce Sivas’ta yaşananlarla en küçük bir ilgim olmadığı halde...Utancımın nedeni şudur:Değil mi ki ben Sivas’ta yaşananlar karşısında içinde bulunduğum kampın çıkarları adına uyduruk gerekçeler bulmaya çalıştım.Ve değil mi ki ben yaşanan vahşet karşısında yüreğimin ve vicdanımın isyanını bastırdım...O halde...Hiç çekinmeden, komplekse kapılmadan ve kimin ne diyeceğine aldırış etmeden özgürce haykırabilirim:12 yıl önce yaptığım yanlıştı...Ve o gün söylemem gerekeni bugün yüksek sesle söyleyebilirim:Hiçbir kutsal dava, 37 kişinin öldürülmesine gerekçe olamaz!***Aslında 12 yıl önceki suskunluğumuz, içinde bulunduğumuz kampın iddialarıyla da fazlaca çelişmekteydi.Çünkü savunduğumuz davanın ilkeleri çok netti...Şuna inanıyorduk:Bizler bir kötülüğe önce elimizle müdahale etmekle mükellefiz.Elimizle müdahale edebilecek durumda değilsek dilimizle karşı çıkmamız gerekir.Diyelim ki dilimizle engel olmaya da takatimiz yok...O zaman yine yapacak bir şeyimiz var:Hiç olmazsa yüreğimizle isyan etmekle mükellefiz.12 yıl önce işte bu mükellefiyetlerin hiçbirini yerine getirmedik.Aksine saçma sapan gerekçelerin peşinde koştuk...Utancımın nedeni budur.Yüzüm bu yüzden kızarmaktadır...***Utancımı gidermeyeceğini bildiğim halde CHP’li bir milletvekilinden gelen ‘37 aydının öldüğü Madımak Oteli müze olsun’ önerisini şiddetle desteklediğimi buradan ilan ediyorum.Evet, Madımak Oteli müze olmalı...Kapısına da şu yazılmalı:‘Hiçbir kutsal dava 37 kişinin öldürülmesine gerekçe olamaz.’Ve yine Madımak’ın kapısına yazılması gereken bir başka söz:‘Bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir.’
button