Macar kızlarını iyi buldum

Önümüzdeki günlerde "Sevgilerimle" adlı yeni albümü çıkacak olan Alişan, Sezin Erbil'den ayrıldıktan sonra toparlanmak için altı ay Macaristan'da kaldığını itiraf etti. Alişan, "Çok bunalmıştım, Macaristan bana iyi geldi. Dinlendim, eğlendim, hatta pijamalarımla dışarı, markete çıkıp sıradan bir insan gibi yaşadım. Bu arada Macar kızlarını iyi buldum, güzel bir ırk" dedi.

Yeni albümünüz "Sevgilerimle"de prodüktörlüğe de soyundunuz, değil mi?

- Evet... Yapımcı Seyhan Müzik oldu ama benim ilk prodüktörlük deneyimim bu. İyi bir miktarda para harcadım. Eskiden kötü örnekleri görünce "Sanatçı prodüktörlük yapmasın" derdim, ama yavaş yavaş düşüncem değişti. Çünkü prodüktörler geri dönüş alamadıkları için sanatçılarla menajerlik anlaşması yapmaya başladılar. 200-300 bin dolarlık yatırım yapıyorlar ve 150 bin dolardan sonra kár etmeye başlıyorlar.

Kaç yaşındasınız?

- 32 oldum. 30’lu yaşlar kötü, hemen geçiyor. Küçükken hep "2000 yılını, milenyumu görecek miyim?" derdim. Sonra 30’lu yaşlara gelmeyi düşler oldum. Şimdi 30’lu yaşlara giriş yaptım ama kendimi hálá 22 yaşında gibi hissediyorum. İnsan hissettiği yaştadır. Zaten sakallarımı kestiğim zaman 19-20, çok ufak gösteriyorum. Genetik bir durum bu sanırım.

Albümünüzün adı neden "Sevgilerimle"?

- Albümün kapağına sevgilerimle diye imzamı attım... "Sevgilerimle", güzel bir şarkı oldu. Erhan Bayrak düzenledi. Albümde yine fantezi, arabesk, halk müziği ve batı müziği var. Sağ olsun süpervizörlüğünü Demet Akalın yaptı ve bana çok destek oldu.

"Aşkın Vurduğu Yerde Çiçekler Açar" isimli bir parçanız var. Öyle mi düşünüyorsunuz?

- Mert Ekren’in parçası, o öyle düşünmüş. Ben öyle düşünmüyorum. Aşkın vurduğu yerde çiçekler açmıyor, mayın patlıyor ve iyice kuraklaşıyor ve uzun süre geçmeyecek bir yara bırakıyor.

Sezin Erbil’le nişanlanıp ayrıldınız. Üzgün müsünüz ayrıldığınıza?

- Üzgünüm tabii ki. Evlenmek istediğim, sevdiğim bir insandı... Evliliği ilk kez onunla düşünmüştüm ama kısmet olmadı. Üzüldüğüm şeyse, ikimiz de 1 buçuk yıldır konuşmadığımız halde hálá haberlerimizin yapılıyor olması. Ağzımdan çıkmayan olumsuz şeyler yazıldı, birbirimize düşmemiz istendi ama olmadı. Biz evlenip ayrılmadık. Nişanlılıkta ayrılık herkesin başına gelebilir. Zaten nişanlılık, birbirini tanıma sürecidir. Bazı problemlerimiz vardı, çözemedik ve ayrıldık.

Sezin’in ünlü bir babanın kızı olması, sizin de ünlü olmanız mı yoksa aşkınızın bitmesi mi ayrılmanıza sebepti?

- Yok, öyle ün falan değildi sorun. Aşklar bitmiyor da evlilik herhalde zor bir şey. Evlilik, iki insanın birbirlerini sevmesinin dışında farklı bir şey. Aileler giriyor devreye.

Aynı evde yaşadınız mı?

- Yok, hayır. Ben ona karşıyım. Tanıma sürecini aynı evi paylaşmadan da yapabilirsiniz. Zor bir şey evlilik. Ayrılığımızdan sonraki iki ay çok kötü geçti benim için. Ben hiç bu kadar medyatik olmadım ve olmak da istemedim. O dönem benim kasetimin çıkması, kasetimden sonra ayrılığın olması ve bir sürü haberlerin yapılması çok kötü oldu. Bunaldım ve bir arkadaşımla birlikte altı aylığına Macaristan’a gittim. Kafamı ciddi anlamda dinleyip geldim. Dinlendim, eğlendim, sporumu yaptım, eşofmanlarımla hatta pijamalarımla dışarı, markete çıkıp sıradan bir insan gibi yaşadım. Çok kısa da olsa oyunculuk okuluna gittim. Gerçi dil bilmiyorum, sıfırdan başlamak gibiydi ve sevmedim, bıraktım okulu. Yurtdışı yine de bana çok iyi geldi, toparlandım.

Peki, Macar kızları güzel mi?

- Güzel tabii, iyi buldum. Güzel bir ırk.

Aşk yaşadınız mı?

- Vallahi yaşamadım. Yabancı biriyle nasıl aşk yaşayacağım ki! Aynı dili bile konuşmuyoruz, kültürümüz farklı.

Yaşarsanız aileniz karşı çıkar mı peki?

- Onlar karşı çıkmaz ama ben istemem. Onun yetişme tarzı farklı, seninki farklı. Benim ailemde yabancı insanlarla evlenip mutlu olanlar var ama ben tercih etmem. Ben aslında bu ayrılık döneminden sonra Amerika’ya gidip dil okuluna yazılmak ve kafamı rahatlatmak istiyordum. Ama sonra bir arkadaşım beni gezmeye Macaristan’a götürdü. Orayı çok beğendim ve bir anda arkadaşımın tekstil işine ortak oldum. Orada hálá evim var, seneye yine gideceğim.

Fingirdek kadınları hiç sevmem

Nasıl bir şey bu delikanlılığın kitabını yazmak?

- Günümüzde çok fazla delikanlılık, sözünün eri adam kalmadı. Çok fazla ön planda olan, kendini öven bir adam hiç hoş değil. Böyle adamlarla arkadaşlık yapmıyorum. Bırak seni başkası övsün! Ama kadın gibi kadın da kalmadı bu magazin dünyasında.

Bir kadında hoşunuza gitmeyen nedir?

- Çok fazla konuşması... Eğer bir kadın benim sevgilimse, fingirdek olması ve çok fazla dikkat çekmesi hoşuma gitmez.

Kıskanç mısınız?

- Kıskancım ama aşırı dozda değil.

Gay’lerin hayatına saygı duyarım

Konservatuvar okudunuz mu?

- Üçüncü sınıftayım, bitiremedim. Af bekliyorum, eğer çıkarsa bitireceğim. Ben küçük yaşta, 4 buçuk yaşında başladım okumaya. Ailem bana hep özel hocalar tuttu. Belki o yüzden sıkılıyorum. Bütün okul hayatım boyunca dershaneye gittim.

Bir dönemin ayrılmaz üçlüsü olarak Mahsun Kırmızıgül ve Özcan Deniz’le görüşüyor musunuz?

- En son Mahsun Abi ile filminin galasında görüştüm. Ara sıra telefonlaşıyoruz. Mahsun Abi şu anda yeni bir sinema filmi yapacakmış, bayağı yoğun. Yapımcılığa da başlıyormuş. Özcan’la da en son vurulmadan beş saat önce konuşup, sohbet etmiştik. Ben Ankara’ya uçuyordum, o da İzmir’e gidiyordu. Gece internetten haberlere bakınca gördüm vurulduğunu ve hemen Özcan’ın abisi Ercan’ı aradım.

Oyunculuk yapacak mısınız?

- Teklif gelirse değerlendiririm.

Kadınları geçiyorum... Hiç sizi bir erkek taciz etti mi?

- Hayır, tacize uğramadım. Herhalde benim Aynalı Tahir döneminde ’delikanlılığın kitabı’ durumumdan sonra cesaret eden olmamıştır. Çok yakın bir arkadaşlık içine girdiğim gay arkadaşım olmadı, öyle bir ortama da girmedim. Onların kendi hayatı, saygı duyuyorum ama hiçbir zaman böyle bir konuda hakkımda konuşturmam.