Güncelleme Tarihi:
BAHAR ÜNVER (28)
Pierre Cardin ile tanıştım
Lüks benim için bir yaşam tarzı. Notre Dame de Sion Lisesi’ni bitirdikten sonra Sabancı Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldum. Dünyada lüksün merkezi kabul edilen Paris’i çok merak ediyordum. Orada bir lüks okulu olduğunu öğrendim. İSTEC Yüksekokulu’nda buna yönelik bir bölüm bulunduğunu görünce çok sevindim. Okulun sınavına katıldım. Fransızların dışında Rusya, Çin, Tayland ve İskandinav ülkelerinden toplam 25 kişiyle eğitime başladık. ‘Lüks ekonomik bir gerçektir. Göz ardı edilmemelidir’ sözü ana fikirdi. Dünyada önemli bir lüks ürün pazarı var. Burada kariyerim açısından bir ışık gördüm ve okula gittim. Diploma törenimize Pierre Cardin geldi. Daha sonra Paris’te lüks bir otelde önce staj yaptım, altı ay da çalıştım. Türkiye’ye iki hafta önce döndüm, artık endüstri mühendisliği değil de lüks üzerine bir iş arayacağım. Bana göre lüks üçe bölünen bir piramit: En alt bölümde ulaşılabilir ürünler var. Bunun bir üstü, orta sınıfın da satın alabildiği ürünler. En üstteyse küçük bir azınlığın ulaşabildiği haute-couture ürünler yer alıyor.
İŞTE EN LÜKS DERSLER
ISTEC’teki Uluslararası Lüks Okulu’ndaki bir yıllık eğitimin bedeli 8 bin 200 Euro. Okulda altı ay süresince 14 ayrı ders görülüyor. Altı ay da stajda geçiyor. Staj sonrasında tez hazırlanıyor. Okula girebilmek için Fransızca ve İngilizceyi anadili gibi konuşmak gerekiyor. Bazı ders başlıkları şöyle: Lüksün tarihi, lüks ürün pazarlama ve iletişim stratejileri, lüks hukuku, lüks sosyolojisi, lüks ve hitap ettiği beş duyu, lüks ürünlerinin pazarlama ve yönetimi.
DİDEM BAĞCI (31)
İlk Türk öğrenciydim
Paris’te, ISTEC Yüksekokulu’nda iletişim ve reklam okudum. Lüksün etrafında dolaştım sürekli. Kentin ana caddelerinde ihtişam vardı. Burada lüksün, şaşaanın altında zarafetin, şıklığın ve özenin yattığını gördüm. Lüksün merkezinde bu işin sırrını öğrenmek istedim. 2004-2005 döneminde okulun ilk Türk öğrencisiydim. Eğitim sırasında Paris’te Rue Cambon’daki efsanevi modacı Chanel’in evini, Bordeaux’da en prestijli şarap markalarından Château Margaux’un bağlarını, mahzenlerini gezdik. Reims şehrinde Taittinger ve Lançon şampanya kavları gezisine ve tadımına katıldık. Floransa’da ünlü moda fuarı Pitti Immagine Uomo’nun pazarlama stratejilerini incelendik. İtalyan lüks markalarının lüks sektöründeki konumlanmaları hakkında seminerlerini izledik. Türkiye’ye döndükten sonra önce Gilan ve Damat mağazalarında çalıştım, şimdi de Kiraz PR şirketinde müşteri ilişkileri yönetmeniyim. Bana göre; lüks mükemmeliyet isteyen ve uzun soluklu planlama gerektiren bir sektör. Bir ürünün veya servisin mükemmeliyetiyse detaylarda gizli. Türkiye’deyse lüks henüz doyum noktasına ulaşmadı. Bu nedenle pazarda çok iş var. Ayrıca İstanbul, Arap ve Rus lüks tüketiciler için çok cazip.
LİDER MARKALAR BİR ARAYA GELECEK
* Dijital medyanın yükselişi ve lüks markaların bu trende uyum sağlaması nedeniyle lüks markalar da artık online satış stratejileri geliştirmeye başlayacak ve sosyal medyadaki aktif iletişim çalışmalarına ağırlık verecek. Özel uygulamaları sayesinde de özel üyelik yoluyla internette lüks ürünleri satışı yapan web siteleri artacak.
* Kişiye özel tasarlanmış lüks çanta, bavul ve cüzdanlara isim yazdırma artacak.
* Lüks markalar müşteri ilişkileri yönetimi (CRM) üzerinde çalışmalara ağırlık verecek. Müşteriyle özel ve kişisel ilişkiler kurularak marka ve müşteri arasında kurulan deneyime dayalı bağlar kuvvetlenecek.
* Bilinçli bir marka algısı yaratmak için çevreye duyarlı, çevreyle ilgili lüks ürünler öne çıkacak. Çevreci tasarımlarda, doğal, organik malzemeler kullanacak.
* Güçlü marka birliktelikleri olacak. Kendi sektörlerinde lider iki marka bir araya gelerek yeni bir lüks alanını sahiplenmesi çok şaşırtıcı olmayacak.
* Global krizle birlikte lüks markaların ürün çeşitlerine daha kolay satın alınabilecek ürünler eklenecek. Bu sayede daha geniş kitlelere ulaşması sağlanacak.
* Lüks turizm sektörünü tavan yapacak. Otel konaklamasından, dünyaca ünlü şeflerin restoranlarındaki yemek deneyimine; az bulunan bir şarap tadımından kişiye özel alışverişe kadar lüksün kodlarıyla tasarlanmış seyahatler artacak. Sanat fuarları ve sanat çevresinde planlanan tüm aktiviteler lüks sektöründe önemli bir yer kazanacak.
* Markaların hızlı globalleşmesi karşısında, kendini her zaman özel hissetmek isteyen lüks tüketicisi butik ve tasarımcı markalara ilgisini artıracak.
Bebeğin fendi büyükleri yendi
Romamerkezli moda devi Fendi, bir diğer İtalyan üretici Inglesina’yla güçlerini birleştirdi ve bir bebek koleksiyonu hazırladı. Koleksiyonda Fendi’nin klasik tarzını ve tabii ikonik ‘F’ logosunu taşıyan bir bebek arabası ve puset bulunuyor. Krem, maun veya mavi renk tercih edebiliyorsunuz. Fendi, bebek ve çocukları hedef müşteri kitlesine ekleyen ilk marka değil. Baby Dior da 50 dolara emzikler satıyor. Versace de geçen ay Milano’daki ilk çocuk dükkanı, Young Versace (Genç Versace)’yi açtı. Mağazada leopar desenli veya Swarovski kristalleriyle kaplı biberonlar satılıyor. Vera Wang, Oscar de la Renta ve Roger Vivier de yakın zamanda çocuklara yönelik koleksiyonlar hazırlayacaklarını duyurdular.
Ne varsa eskilerde var
Köstekli saatler artık eskisi kadar yaygın kullanılmasa da bir ‘stil’ objesi olarak görülmeye devam ediyor. Bu geleneği en sadık şekilde benimseyenlerden biri Fransız mücevher markası Cartier. Cartier saat yapımındaki 167’nci yılı şerefine tasarım harikası bir köstekli saat üretti: Cartier Skeleton. 1930’lu yıllardaki köstekli saatlerden esinlenilerek tasarlanan saatin 10 adet üretilen özel versiyonu 59 milimetrelik zinciri beyaz altından yapılma. Pırlantalı modellerin 2012’de piyasaya çıkması bekleniyor. Saatin fiyatı henüz açıklanmadı.