Sibel ARNA
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 21, 2010 00:00
LU-Fear (Lüfer Korkusu) Koleksiyonu, ‘Lüfer Yok Olmasın’ kampanyasına destek için yaratıldı. Tasarımcı Deniz Mercan koleksiyonunun aksesuvar ve bazı parçalarını Rumeli Feneri’ndeki balıkçı eşleriyle üretti. ‘Kadınlar eve para getirirse, balıkçılar 24 cm’den küçük lüfer avlamak zorunda kalmaz ve lüfer nesli yok olmaz’ diye düşündü
25 yıldır yurtdışında yaşayan ve markasını Türkiye dahil olmak üzere pek çok ülkeye satan Deniz Mercan; triko, mayo ve iç çamaşırı konusunda iddialı. İstanbul Fashion Week 2010 için hazırladığı ve 25 Ağustos 16.00’da defilesini yapacağı ve ‘LU-Fear’ koleksiyonu için denizden ilham aldığını söylüyor.
Sosyal sorumluluk projelerine destek olan Mercan’ın önceki koleksiyonu Sofia’nın Bebekleri’nden kazandığı gelirle 100 tane kız çocuğunu okuttuğunu hatırlıyorum. Bu kez defilesini Defne Koryürek’in başlattığı ‘Lüfer Yok Olmasın’ kampanyası kapsamında gerçekleştireceğini ve Rumeli Feneri’nde yaşayan balıkçı eşlerine destek olacağını anlattı: ‘LU-Fear koleksiyonunun aksesuvarlarını hazırlayan kadınlar satıştan kazanılan gelirle
balık avlanma yasağı olan Mayıs-Eylül aylarında eşlerine destek olacak. Böylece eşleri de eve para getirmek için yavru lüferleri avlamak zorunda kalmayacak.’
BENİM TASARIMCIM VAR
Deniz Mercan ile birlikte Rumeli Feneri’ne gittiğimizde bizi kadınların en yaşlısı ve canlısı Aliye Teyze karşıladı. Deniz Hanım sayesinde ürettiklerini gururla göstererek ‘Güzel kızım benim tasarımcım var, o çiziyor, ben üretiyorum’ diyerek bana bile üç-beş parça satmaya çalıştı. Meğer bu taktiği orada yaşayan tüm kadınlar uyguluyormuş. Deniz Mercan koleksiyonu için ürettirdiklerini kendi tekeline almadığı ve ‘Aynı modelleri istediğiniz yerde üretip satabilirsiniz’ dediği için okul kermesleri ve pazarlarda tezgah açıp satıyorlarmış. ‘Tasarımcı koleksiyonu bunlar’ diye bağırmayı da ihmal etmiyorlarmış.
Deniz Mercan bu noktada bencilliğin yersiz olduğunu söylüyor: ‘Tasarımın peşine düşecek değilim. Onlara ürettirdiklerimle geçinmelerini bekleyemem. Modelleri istedikleri kadar çoğaltıp satmakta özgürler. Bu Türkiye’yi sevmekle ilgili. Moda geniş kitlelere hitap edebilen bir olgu. Ben de modayı birtakım problemleri çözmek için araç olarak kullanıyorum’ diyor.
EL EMEĞİ UCUZ DEĞİL
Deniz Mercan ve projesi sayesinde Rumeli Feneri’ndeki balıkçı eşlerinin kendilerine nasıl güvenmeye başladıklarını anlatamam: ‘Onun öğrettikleri sayesinde satılabilir işler yapmaya başladık. El emeğimizin o kadar ucuz olmadığını öğrendik. Eskiden 48 saat bir abiye elbiseye pul işler ve karşılığında 5 lira kazanırdık. Deniz Hanım bunun çok az olduğunu anlamamızı sağladı. Sayesinde çocuklarımızı okutabileceğiz’ diyorlar.
Olayın hepsi parayla pulla da ilgili değil. Kadınların kendilerine güveni de gelmiş. Daha bir ve girişimci olmuşlar. Örnek mi? Toplaşıp
Koç Üniversitesi Rumeli Feneri kampüsüne gitmişler. Öğrencileri kandırıp çocuklarına etüt sınıfı açmışlar. Bundan sonra çocuklara ödevlerini Koç Üniversitesi öğrencileri yaptıracakmış. Daha ne olsun?
HAMSİ AĞINDAN PLAJ ELBİSESİDeniz Mercan’ın Lu-Fear koleksiyonu için şapka, mayo, bikini ve tığ işi yapan kadınlar balıkçı filelerinden plaj elbisesi de işlemiş. Hamsi, palamut ve torik ağını evde boyayıp elbiseye çevirmişler.
BALIK VE YÜZGEÇ FORMUNU KULLANDI
Deniz Mercan, yeni koleksiyonu ‘LU-fear’de konsepti olan lüfer balığı ve deniz renklerini kullanıyor. Koleksiyonun ana rengi metalik griye, saks, turkuaz, mercan rengi, koyu sarı, beyaz ve siyah eşlik ediyor. Deniz üzerindeki ışıltılardan esinlenerek pleksiglastan gümüş ve altın rengi aksesuvarlarla büyüklü küçüklü incilerin kullanılarak süslendiği mayolar, deniz giysisinde houte couture modasının öncülüğünü yapıyor. Triko plaj giysileri ve mayoların önemli bir yer tuttuğu, balık ve balık yüzgeci formunun kullanıldığı koleksiyonda ayrıca; organza, devore, elde boyanmış pareolar, tül, neopren ve balık derisini andıran jakard kumaşlar da kullanılıyor. Mat ve parlak kumaşların kombinasyonuyla birlikte, selofan (seffaf iplik), viskon, koton ve keten karışımı ipliklerin kombinasyonu da koleksiyonunun ana parçalarını oluşturuyor. Deniz Mercan’ın yüksek kesimli olimpionik tek parca mayo ve straples bikinilerinin formları 80’li yılların dinamizmini hatırlatıyor. Koleksiyonun diğer önemli parçalarıysa yelekler, parlak taytlar ve dalgıç giysileri...
EŞ DEĞİŞTİKÇE ÜLKE DE DEĞİŞİYOR Deniz Mercan 1962’de doğdu. Tasarım eğitimini MSÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil Ana Sanat Dalı’nı 1985’de bitirerek tamamladı. 1986’da İtalya’ya yerleşti, çünkü bir İtalyan’la evlendi. İtalya’daki kariyeri boyunca Valentino’dan Armani’ye, Pink Beach’den Cerruti’ye kadar pek çok markada tasarımcı olarak çalıştı. 18 yıl sonra eşinden ayrılıp Hollanda’ya taşındı. Bu kez bir Hollandalı’ya aşık oldu. Yedi yıldır Hollanda’da yaşıyor. 18 yaşında Sofia isminde, ‘En önemli projem’ dediği bir kızı var. Sofia beş dil konuşuyor. Deniz Mercan Türkiye’deki markalar için de moda danışmanlığı yapıyor ve hazır giyim olduğu kadar aksesuvar, iç çamaşırı ve mayoya uzanan geniş bir yelpazede koleksiyonlar hazırlıyor.