Cahit AKYOL
Oluşturulma Tarihi: Şubat 12, 2011 00:00
Londra’nın yeni gece mekanlarından Kassaba, 1994’e kadar itfaiye istasyonu olarak kullanılıyordu. Onu restoran ve kulübe çevirense bir Türk mimar: Açelya Türkan. Türkan, tarihi yapıyı dekore ederken tüm malzemeleri İstanbul’da yaptırdı ve TIR’larla Londra’ya taşıdı
Londra’da tarihi mekanları restore eden Türk mimar Açelya Türkan (29) sanat merakının okul öncesine dayandığını söylüyor: “İlkokulda Beşiktaş’taki Resim ve Heykel Müzesi’nde resim kursuna gittim. Ailem evimizin balkonunu bana atölye yaptı. Orada resimler yapar, kutu ve şişelerden objeler tasarlar, oyuncak bebeklerime kıyafetler dikerdim. İlkokul ve ortaokulda pek çok resim ödülü kazandım. Sanata ve tekstile merakım nedeniyle Kadıköy Anadolu Meslek Lisesi Tekstil bölümüne girdim. Çizdiğim kıyafetler ailem sayesinde üretime de geçirildi. Ama sonra ibrem iç mimarlık konularına döndü. Kitaplar okumaya başladım. Tatillerimde de tarihi şehirleri gezdim. Ardından Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi İç Mimarlık Bölümü’ne başladım. Uygulama kısmını da görmek için okurken çalışmaya başladım.”
KENDİ MARKASINI YARATTI
İstanbul’da beş yıl çalıştıktan sonra üç yıl önce Londra’ya taşındı Türkan. Bir yandan İngilizcesini geliştirirken bir yandan iki yıl boyunca mimarlık firmalarında çalıştı. Geçen yıl da ‘Açelya Türkan/Azelea Interiors’ adıyla kendi firmasını kurdu. Yaptıklarını şöyle anlatıyor: “Pek çok restoran ve gece kulübü projesine imza attım. Kum, taş, çimento gibi inşaat malzemeleri dışındaki tüm ihtiyaçları Türkiye’den alıyor ve Londra’ya götürüyorum. Bu malzemeleri İstanbul’da çalıştığım firmalarda yaptırıyorum. Türkiye’deki kaliteli ürünleri İngiltere’ye taşırken, ülkemizin bu konudaki zenginliğini anlatmaya çalışıyorum” diyor.
ÖNCE MEKÂNI SOYUYORProjesini aldığı bina yeni değilse, işe mekânı tamamen soyarak başlıyor: “İçinde hiçbir eşya bırakmam. Tüm boyaları kazıtırım duvarlardan. Tasarım öncesinde sadece beton ve çimento görünür. Özellikle izlediğim bir mimari akım yok. Benim tasarımım yorumlarımda. Mekânı iyice hissetmek ve o dokuyu yaşamak için orada zaman geçiririm. Bu sayede de mekânın anlatmaya çalıştığını hissederim. Sonra bütün algılarımı iyice açar, sadece o projeye konsantre olurum. Bazen ilk çizdiğimi beğenirim. Bazen de günlerce değişik çizimler yaparım, hiçbiri içime sinmez. Ama son anda, ‘evet işte bu’ derim. Hissettiğimi iç mimari teknik bilgimle birleştirip, işe başlarım. Müşterilerim beni, fazla heyecanlı ve çılgın bulur. Daha önce uygulanmış tasarımları yapmaktan kaçırırım. Örneği olmayan, akla gelmeyecek malzemeleri başka amaçlarla kullanarak insanları şaşırtmak isterim.”
SU POMPASIYDI KULÜP OLDU
“Bina 19. yüzyılda Kuzey Londra’nın su ihtiyacını gidermek ve evlerin musluklarından temiz su akmasını sağlamak için yapılmış. Londra’nın ilk 20 kayıtlı binasından biri. 1903’te su pompası istasyonuna dönüştürülmüş. Mekanın sahipleri İran, Osmanlı, Doğu ve Akdeniz motifleri kullanarak lüks bir gece kulübüne dönüştürmemi istediler. Barlar ve VIP bölümü olmak üzere dört ana bölüm oluşturdum. Kullanılan bütün malzemeler Türkiye’de imal edildi. Tavandaki kubbeden sarkan 3,5 metre çapında ve 3,5 metre yüksekliğindeki renkli kristallerle süslenmiş dev avize ve 1,5 metrelik avizeler de Türkiye’de yapıldı.”