Güncelleme Tarihi:
I-pod’um eve saklı.. Sesleri de kaçıramam. Ayaklarımın altında çıtır çıtır ezilen sarı, pembe, kavuniçi yaprakların sesini nasıl duyabilirim yoksa? (Öyle ki gözümü kapasam, kendimi The Mummy (Mumya) filmindeki bir sahnede, yeraltında karanlık bir tünelde üzerine basarak yürüdüğü, çıtır çıtır sesler çıkaran şeylerin, çekirgeler ve böcekler olduğunu ancak meşaleyi yaktıktan sonra farkeden Rachel Weisz sanabilirim. )
Hampstead Heath’e yakın oturmam ayrı bir şans tabii!
C.S.Lewis’in ‘Narnia Günlükleri’ adlı romanına ilham kaynağı olan Hampstead Heath’de siyaha varan koyulukta renkleri olan ağaçların, köknarların, çınarların arasında nasıl korkmadan dolaşabildiğimi anlayabilmiş değilim!
Ama orada bulduğum koku ve huzuru kıyaslayacak bir şey bulamıyorum. Ben de her hafta sonu alışkanlık haline getirdim, evimden yürüyerek ormana gidiyor ve soğuktan iliklerime kadar ürpermeden geri dönüp de şehre karışmıyorum.
(Not: Bu Hampstead Heath, şarkıcı George Michael’ın birkaç ay önce bir erkekle öpüşürken yakalandığı Hampstead Heath! Herkeste aynı duyguları uyandırmadığı belli!)
Londra bazıları için kasvetli, yaşlı ve pis bir şehir. Doğru.
Ama içinde benim de bulunduğum bazıları için de insanın damarlarını genişletip kanını daha hızlı akıtan, her anlamda insanı uyandıran bir şehir! Bir tanıdığım “Bir insanı seviyorsan, bil ki o da seni seviyordur... Ama ona karşı negatif duyguların varsa, yine bil ki onun da sana karşı vardır” demişti.. Bence söylediği şey, şehirler için de geçerli. Ben Londra’yı seviyorum.
O da beni seviyor olmalı ki, beni mutlu ediyor!
Tıpkı pek çok ünlüyü ettiği gibi...
Madonna, Gwyneth Paltrow, Claudia Schiffer’ın da aralarında bulunduğu pek çok ünlü isim, doğup şöhret kazandıkları ülkeleri terk edip, Londra’nın insanı ‘uyanık’ tutan huzuruna sığındılar. Oscarlı aktrist Renee Zellweger ile tam üç kez karşılaşan ben, henüz bu isimlere rastlayamadım, o başka! (Renee ile aramızda ne gibi bir bağ olduğunu çözmeye çalışıyorum! Kadın okurlar merak ederler diye yazıyorum; nasıl zayıf, nasıl sağlıksız görünüyor anlatmak mümkün değil
J )Londra’da bu aralar en çok...........
“Buraların en ünlü ismi diye tanımlayacağım genç aşçı Jamie Oliver’in mikrodalga fırınlara karşı açtığı savaş, Madonna’nın Malawi’den aldığı evlatlığı David, model Kate Moss ile bebek suratlı şarkıcı sevgilisi Pete Doherty’nin dizginlenemeyen tutkulu aşkları ve Paul McCartney’in, eski bir model olan eşiyle karşılıklı suçlamalarla gittikçe çirkinleşen boşanma davası............” konuşuluyor…
Trendsetter talkshowcu Russell Brand, kraliçe namzeti Kate Middleton, Modigliani ve Rodin sergileri, ayrıca canlı canlı Londra modası ise bir dahaki sefere...
Bu arada... Size ‘Merhaba’ demiş miydim?