Oluşturulma Tarihi: Kasım 07, 2004 00:00
Perşembeleri onların edebiyat günü. Toplanılıyor ve Alman, İngiliz, Rus, Fransız klasiklerine uzanan kitaplar arka arkaya okunuyor, tartışılıyor.Bunların arasında Nabokov’un ünlü Lolita’sı da var. Hani, adam Lolita’yı tanıyınca, onun annesiyle evleniyor. Karısı ölünce, Lolita ile yaşamaya başlıyor. Sonunda Lolita üvey babasını terk ediyor ve özgürlüğü seçiyor. İranlı kız öğrenciler şok!.. Ama, asıl şok, o kızların kendilerine yarattığı yeni dünya. Özgür dünya!Her perşembe. Şimdi hálá hastane olan eski Amerikan Hastanesi’nin karşısındaki evde. Savaşta yaralananları, hastanede ölenleri, onların yakınlarını her gün görüyorlar. Oysa, resmi açıklamalar farklı!..Tahran. İran-Irak savaş yılları. Ve savaş sonrası yılları. Yıllar değişiyor, hayat değişmiyor!.. Bizim hayatımız, başkalarının yaşadığı hayata benziyor mu?.. Yoksa, dünyanın her yerinde aynı baskı, aynı otoriter rejim, aynı zulüm var mı?..*Pek de sıradan bir aileden gelmiyor Azar Nafisi. İranlı bu genç kadının babası, Şah döneminde Tahran Belediye Başkanı. Nafisi iyi bir eğitim alıyor. Oxford’da İngiliz Edebiyatı öğreniyor. On sekiz yıl ülkesi dışında yaşadıktan sonra, Tahran’a dönüyor. Tahran Üniversitesi’nde Batı edebiyatı hocası olarak göreve başlıyor.*İran, Humeyni yönetiminde, siyasal İslam altında inliyor. Her şeyden önce, ‘Kadının Adı yok!..’ Kadın ikinci sınıf vatandaş. Kız ve erkek öğrenciler ayrı sınıflarda. Flört, fuhuşla eş anlamlı. Sıkı mı, türbansız üniversiteye gelmek!..Batı’da eğitim görmüş, yaşamış Nafisi ve bu baskı ve bu otorite ve bu katı kurallar!.. İkisi yan yana gelmiyor. Nafisi ile üniversite hocalığı yan yana hiç gelmiyor. Nafisi öğrencilerine Batı edebiyatını anlatıyor. Seçtiği romanlar Tahran’ı hop oturtuyor, hop kaldırıyor.Çok sürmüyor. Devrim muhafızları, o 14-15 yaşında, beyni yıkanmış veletler, hocalarını ihbar ediyor. Nafisi okuldan atılıyor, ama yılmıyor.*Her perşembe, evine akıllı bildiği yedi kız öğrencisini davet ediyor, onlara özel olarak Batı edebiyatı dersleri veriyor. Madam Bovary, Harp ve Sulh, Gurur ve Önyargı (Türkçe’deki ismiyle Aşk ve Gurur), Binbir Gece Masalları, Kadınlığımın Hikayesi’nden başlayan, Alman, İngiliz, Rus, Fransız klasiklerine uzanan kitaplar arka arkaya okunuyor, tartışılıyor. Kız öğrenciler evine gizlice geliyor, kitapların gizli fotokopileri ile birlikte.Perşembeleri bir tür terapi. Onlara edebiyat yol gösteriyor. Rejimin kendilerine enjekte ettiği düşüncelerle, okudukları arasındaki farkı yakalamaları pek zaman almıyor. Savaş, evlilik, kadın-erkek eşitliği, kadınların özgürlüğü, türban, zorbalık, siyasal İslam onların dünyasında, İran’ın birer birer yıkılan kaleleri.Ve Lolita!.. Bu kitaplar arasında Nabokov’un ünlü Lolita’sı. Hani, adam Lolita’yı tanıyınca, onun annesiyle evleniyor. Karısı ölünce, Lolita ile yaşamaya başlıyor. Çılgın aşk sahneleri, ahlakın farklı tanımı!.. Sonunda Lolita üvey babasını terk ediyor ve özgürlüğü seçiyor.İranlı kız öğrenciler şok!.. Ama, asıl şok, o kızların kendilerine yarattığı yeni dünya. Lolita’nın öyküsünden yola çıkarak, rejimin otoriter kimliğinden arınıyorlar. Korkularını atıyorlar. Lolita gibi, onlar da, kendi özgürlük alanlarını yaratıyorlar.*Eğer, Lolita Tahran’da yaşasaydı, nasıl bir Lolita olurdu?.. Bize mi benzerdi, yoksa tersi mi?.. Tahran nasıl olurdu?.. Bu kitap, Tahran’ın neresine, nasıl otururdu?..Yooo, o kadar uzun boylu değil!.. Kendi çevresine topladığı üç-beş kız öğrenciyi, bu alçak kadın yoksa fahişe mi yapacak?.. Hastanenin karşısındaki evde, çember iyice daralıyor. Perşembe dersleri yine de iki yıl sürüyor.*Ve 1997’de Nafisi Amerika’ya kaçıyor. Önce New York Times, Washington Post, Wall Street Journal gibi saygın gazetelerde yazılar yazıyor. Ardından, John Hopkins Üniversitesi’ne geçiyor. Orada dersler vermeye başlıyor. Halen orada.Şimdi bu serüveni anlatan kitabını yazıyor: ‘Lolita’yı Tahran’da Okumak’. Amerika’da kitap şu anda liste başı. Azar Nafisi, bir anlamda Salman Rüşdi gibi!..Aradaki öğretici fark, edebiyatın gücü. Sadece roman okuyarak, okuduğunu tartışarak, insanların baskıya karşı içlerinde yeşeren tepkiyi anlatıyor bu kitap. Roman okuyarak, başka hayatların varlığını keşfetmek!.. Çok daha önemlisi, roman okuyarak değişmek, hayatını yeniden düzenlemek!..Azar Nafisi, eşi ve iki çocuğuyla Washington’da yaşıyor.
button