Sibel ARNA
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 28, 2011 00:00
Hafta içinde İstanbul’da yine bir ilk yaşandı. Moda dünyasının efsane markası Chanel ilk kez İstanbul’da defile yaptı. Çünkü söz konusu koleksiyonun ismi Paris-Bizans’tı. Çırağan Sarayı’nın tarihi atmosferinde Bizans ihtişamı yeniden yaratıldı adeta. Modeller sarayın merdivenlerinden Çırağan Sarayı terasına süzülerek indiği sırada, arka plana sanal bir saray görüntüsü yansıtılıyordu. Gece için özel olarak hazırlanan otantik dekor, Karl Lagerfeld’in parlak ve altın renklerden oluşan koleksiyonuna yeni bir boyut kazandırdı. Defile vesilesiyle Chanel Moda Başkanı Bruno Pavlovsky sorularımızı yanıtladı
Chanel neden bu defile için İstanbul’u seçti? - Karl Lagerfeld Métiers d’Art Collection Paris-Byzance’ı tasarlarken Bizans İmparatorluğu’nun sanat ve mücevherlerinden ilham aldı. Bizans desenleri, Matmazel Chanel’in de özellikle kostüm mücevherleri kreasyonlarında ilham kaynağı olmuştu. Bu şovu İstanbul’da yapmak anlamlıydı.
Hiç bilmeyenlere yaptığınız işi nasıl anlatırsınız? Tam olarak meslek tanımınızı yapar mısınız?- Chanel Moda Başkanı olarak işim ve sorumluluklarım her yıl sekiz koleksiyon oluşturmak (6 hazır giyim + 2 Haute Couture)... Bu da her 6-8 haftada bir koleksiyon anlamına geliyor. Bunun dışında dünya genelindeki butik ağını (180 Chanel butiği var) geliştirmek, hepsinde aynı düzeyde mükemmellik ve kalitenin sağlanması ve en iyi hizmetin verilmesi.
Karl Lagerfeld ile ne kadar yakın çalışıyorsunuz? O nasıl biri sizce? - Karl Lagerfeld Chanel’in stilini derinden tanıyan ve çok iyi anlayan, bu değerli mirasın geçmişine geri gidip evrim geçirtebilecek yetenekte olağanüstü ve şaşırtıcı bir deha. Kendisinin bu markayı geliştirmeye olan bağlılığı Chanel’in her zamanki gibi trendy ve modern olmaya devam edeceğinin garantisi.
Tasarıma ne kadar müdahale ediyorsunuz? Tasarımla ticaret arasındaki dengenin adı Bruno Pavlovsky mi? Bu iş sizden mi soruluyor?
- Chanel şirketini yaratıcılık yönetiyor ve Lagerfeld ‘zaman için uygun’ hissettiği ve her tip kadına uygun olacağını düşündüğü her şeyi tasarlamakta özgür. Benim işim onun yaratıcılık sürecine müdahale etmemek ve yaratıcılığı için en uygun ortamı yaratmak. 20 yıldır çalışıyoruz. Bu güvenin sağlam bir temeli olduğunun en önemli göstergesi. Markanın nereye gittiğine dair fikirlerimiz ve düşüncelerimiz hep aynı yönde.
GENÇ KUŞAK DA SEVİYOR
Marka yüzlerini seçerken, reklam kampanyalarını tasarlarken en çok neye dikkat ediyorsunuz? Genç olmaları önemli mi? 50 yaşındaki bir star da Chanel yüzü olabilir mi? - Moda temsilcilerimizin seçimi Chanel’in sanat direktörü ve reklam kampanyalarının fotoğrafçısı Lagerfeld tarafından yapılıyor. Koleksiyonunun imajı için en uygun olduğunu düşündüğü model ve ünlüleri seçme yetkisi tamamıyla onda. Yaş sınırı yok. Ines de la Fressange, Stella Tennant ve Freja Beha, farklı yaşlardan bu üç kadın 2011 İlkbahar-Yaz kampanyasının yüzü oldular. Lagerfeld ayrıca 2009 yılındaki bir aksesuvar kampanyası için Jerry Hall ile de çekim yapmıştı.
Chanel kadını çok uzun süredir var olan ve değişmeyen bir gerçek. Her geçen gün dünyada Chanel kadını gibi görünmek isteyen kadınların sayısı artıyor. Bu artış için ne yapıyorsunuz? - Ürün, Chanel’in çalışmalarının merkezinde her zamankinden daha fazla yer alıyor ki; en iyi tasarımlar, en yüksek kalite, bilgi birikimi, detaylara verilen önem, ayrıcalıklı hizmet ve bunlardan hiç ödün verilmemesi anlamına geliyor.
Peki Chanel kadını olunur mu doğulur mu? Chanel kadınının tanımlayan beş değişmeyen özelliği sayar mısınız?- Olunur da doğulur da. Chanel giyen kadınlar değişik olmak isterler. Modaya bayılırlar, seçkin zevkleri olur ve sofistike ürünlere meraklıdırlar. Markaya sadıktırlar.
Genç nesle yabancılaşmamayı nasıl başarıyorsunuz? Gençlik sırrınız nedir? - Chanel’in ikonik ürünleri arasında yer alan kapitone çantası, tüvit ceketi, küçük siyah elbisesi, trikoları ve iki tonlu ayakkabıları müşterilerimiz için önem teşkil eden lüks, moda, yaratıcılık, yetenek ve bilgi birikimini taşıyor. Her sezon Lagerfeld onları tekrar yorumluyor. Genç jenerasyon için uygun ve çekici bir hale getiriyor.
ILIK İKLİMLERE CRUISE KOLEKSİYONU
Cruise koleksiyonunun ve müşterisini nasıl anlatırsınız? - Chanel Cruise koleksiyonları gerçekten de global operasyonumuzun bütününün çok önemli bir parçası. Özellikle uzun ve sıkıcı bir sonbahar ve soğuk kış sonrası yeni, taze ve rahat giysiler arayan ya da tatil sezonunu soğuk iklimlerden uzak geçirmeyi seçen kadınların ihtiyaçlarını karşılıyor. Cruise koleksiyonu bir sonraki sezona bakış arzusunu yerine getiriyor ve kış gardırobuna bir parça güneş ışığı yansıtıyor. Aynı zamanda müşterilerimizin sürekli yeni ürün talebini karşılamamıza da yardımcı oluyor. Tüketici alışkanlıkları sürekli bir evrim içinde. Artık müşterilerimiz gardıroplarını sezon başında tamamlamıyor, tüm sezona yayılan bir satın alım sözkonusu. Dolayısıyla da biz de sunumlarımızı sürekli yeniliyoruz, her iki ayda bir butiklerimizde yeni ürünlerle müşterilerimizi karşılıyoruz. Cruise de işte tam bu sırada butiklere geliyor. Sezonun ilkbahar-yaz ön koleksiyonu oluyor.
Bu kıyafetler gerçekten teknelerde mi giyiliyor sadece? - Hayır tabii ki. Bu koleksiyon, günün her saati için hem şık hem de kolay giyilebilen yine de sofistike bir görünüm sağlayabilen en ince kumaşlardan seçilmiş kıyafetler ve aksesuvarlar sunar. Cruise koleksiyonu güneş ve ısıya adapte olabilen hafif ve rahat parçalarıyla ılık iklimler için daha uygun.
Chanel’in muhteşem bir logosu var gerçekten. Mücevherde de şahane, ayakkabı tokası olarak da eşsiz. O kadar iyi ki insanın koruma altına alası geliyor. Siz de bu logoyu çok eskitmemek için bir şeyler yapıyor musunuz? - Logomuz Chanel’in kimliği ve tarihi mirasının en önemli parçası. Dolayısıyla da olması gerektiği üzere kendimizi onu korumaya adadık.
Chanel markasında, Madam Chanel’in ruhu ve mirası en çok hangi koleksiyonda hissediliyor? Onun tasarladığı bugün hala hiç değişmeden üretilen ne var mesela?- Chanel’in ikonik ürünleri kapitone çanta, tüvit ceket, kısa siyah elbise, örgü ve iki ton ayakkabılar. Bunlar Matmazel Chanel tarafından tasarlanmış. Lagerfeld tarafından her sezon yeniden yorumlanarak orijinal çekiciliğiyle muhafaza ediliyor. Lagerfeld’in Matmazel Chanel’in şifrelerini ve ruhunu yeniden yorumlayabilme yeteneği her yarattığı koleksiyonla tekrar tekrar bizi şaşırtıyor. İki hafta önce Eden Roc, Cap d’Antibes’de sunulan en son Chanel Cruise koleksiyonu, Karl’ın kendi yaratıcılığını Chanel mirasıyla harmanlamasının ve insanların gerçekten düşünü kurabilecekleri bir koleksiyon üretmesinin en iyi örneği.
200-300 HAUTE COUTURE MÜŞTERİMİZ VAR
Gerçek haute couture müşterisinin sayıları gerçekten azalıyor mu? Kaç kişidir mesela tüm dünyada haute couture giyen? Türkiye’den de var mı örnekler?
- Haute couture müşterilerimiz her geçen gün artmakta. Dünyada yaklaşık bin potansiyel haute couture müşterisi bulunuyor. Ortalamada 200-300 civarında müşterimiz haute couture koleksiyonu sunumlarına geliyor. Bu kişiler genelde Amerika’dan ve Avrupa’dan. Bir yandan da tanışmak için gittiğimiz gelişmekte olan ülkelerden haute couture müşterileri bulunuyor: Asya (Çin, Hong Kong), Japonya, Rusya ve Bağımsız Devletler Topluluğu, Ortadoğu... Her geçen gün haute couture’un temsil ettiği eşsiz deneyim, yaratıcılık, ayrıcalıklık, bilgi birikimi, kalite, hizmet anlayışı gibi özellikler ilgilerini artırıyor.
Chanel haute couture’den kar ediyor mu yoksa sadece imaj için mi devam ettiriyor?- Öncelikle belirtmeliyim ki haute couture Chanel’in DNA’sının çok önemli bir bölümü. Bizim temelimiz. Markanın mükemmellik değerlerini temsil ediyor: Kısıtlama olmadan gerçek yaratıcılık, yenilikçilik, yetenek ve bilgi birikimi, istisnai kalite ve detaylara gösterilen dikkat. Gerçekten de hakiki bir imaj devamı olsa da, müşterilerimiz olduğu için haute couture sürüyor ve en üst düzey lüks moda deneyimini temsil ediyor. Benzersiz ve olağanüstü, neredeyse mükemmel tasarımları en özel servisle sunuyor. Lagerfeld’in de dediği gibi, sadece haute couture’un onlara önerebildiği benzersiz ve sıra dışılığı isteyen kadınlar her zaman olacak. Bunun parayla ilgisi yok. Ama yeni bir dönem başlıyor. Artık haute couture müşterileri eskisi gibi sezonda iki-üç kez prova için Paris’e gelmiyor. Onların ayağına gitmemizi bekliyor. Haute couture ekibinin bu şekilde çalışması gerçek anlamda bir mücadele gerektiriyor. Yeterli miktarda kişiyi tutarak eşzamanlı olarak pazarda bulunmak, haute couture eserlerinin Chanel atölyelerinde yaratılmasını garanti etmek, Lagerfeld ve stüdyosuyla yeni koleksiyonun tasarımı için çalışmak zorundayız. Biz bu mücadeleyi göğüslüyoruz ve yeni istihdam ve eğitimlerle bunu karşılıyoruz.
DAR VE UZUN ÇİZMELER Paris-Bizans koleksiyonunda parlak renkler antika altınlarla, mineral maviler, derin morlarla ve yeşillerle buluşuyor. Kaftanlar, tunikler rafine yuvarlak hatlar ve drapelerin yardımıyla yeniden yorumlanıyor. Asimetrik kesimler, arkadan derin yırtmaçlar sık kullanılmış. Altın rengi en baskın ton. Kadife, kaşmir, şifon, saten, deri, ipek ve tüvit gibi kumaşların Bizans yorumlarını görüyoruz. Tamamında altın tonları var. Kare cam boncuklarla bezeli kemerler ve mücevheri görünce, ister istemez herkesin gözünde Bizans kraliçesi Teodora canlanıyor. Bacaklarda geometrik desenli ve parlak uzun çoraplar var. Sandaletler adeta mücevhere dönüşmüş. Dar ve uzun çizmelerin canlı renkleri ve boncukları dikkat çekiyor. Lagerfeld bu koleksiyon için: “İlham kopyalamak değildir ama bizi yeni bir yerlere götüren başlangıç noktasıdır” diyor.