Güncelleme Tarihi:
Pek çoğumuzun hafızasında, ilkokul anılarında Yerli Malı Haftası’nın yeri vardır. Bu özel günde okullarda yerel ürünleri kullanmanın önemi vurgulanır, çeşitli gösteriler düzenlenir, şiirler okunur, herkes kendi evinden, yöresinden bir şeyler getirir, onları anlatırdı.
Kısaca hep bu adıyla anmışız ama 12-18 Aralık arasında kutlanan Yerli Malı Haftası’nın tam adı Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası... Geçmişi, Cumhuriyetimizin ilk yıllarına dayanıyor. 1923’te İzmir İktisat Kongresi’nde temelleri atılmış, 1929’da dönemin başbakanı İsmet İnönü’nün TBMM konuşmasında yer verilmiş ve 1946’da da kutlanmaya başlamış.
Yazarımız Sahrap Soysal’a göre çocuklarımızın yerli ürünler konusunda bilinçlenmesinde bu haftanın önemi büyük. Ancak Soysal “Günümüzde coğrafi işaret tescilli ürün kullanmak artık daha da önemli” diyor.
DÜNYAYA TANITALIM...
Peki, coğrafi işaret tescili nedir, tescil alan ürünler neden önemli?
Soysal bunu da şöyle açıklıyor: “Örneğin, İtalya’nın Parmigiano Reggiano parmesan peyniri, İspanya’nın Valensiya portakalı, Bolivya kinoası dünya çapında ün salmış lezzetler... Bu ve bunun gibi pek çok ürün hem Avrupa’da hem de dünyada çok iyi pazar bulmayı başarıyor. O yüzden biz de milli ürün dediğimiz ürünlerimizi aynı şekilde tüm dünyaya tanıtabilmeliyiz. Taşköprü sarımsağından tutun Antakya’nın nar ekşisine, önce kendi mutfağımızda kullanmaya özen göstermeliyiz. Böylece hem ürünlerimizin değerini daha çok göz önüne serebiliriz hem de bu ürünlerin yurtdışı ya da yurtiçindeki satışlarını desteklemiş oluruz. Bu vesileyle de hem üreticimizi teşvik ederiz hem de Türk gastronomisinin tanıtımını iyi yerlere getirebiliriz. Coğrafi işarete çok önem veriyorum. Bu konuda çalışan, emek veren herkese de çok teşekkür ediyorum. Tescilli ürünlerimizi ön plana çıkarmak için hep birlikte gayret etmeliyiz.”
Hürriyet Ekler doğa yazarı Yücel Sönmez ise “Coğrafi işaretli ürün denilince aklımıza sadece Bursa şeftalisi, Aydın inciri veya baklava gibi ürünler geliyor. Aslında şilebezinden Adıyaman Sincik el dokuma halısına veya Gaziantep bakır işi ürünlere kadar zanaatkâr ustalarımızın ellerinden çıkan pek çok ürün de bu listeye girmiş durumda” diye ekliyor.
Coğrafi işaret, en kısaca, yapılış şekli veya ayrıştırıcı üretim metotlarıyla bir ürünün farklılaşması anlamına geliyor. Ürünü o kıymete getiren bütün sürecin kontrol altına alınması ve standart haline gelmesi de çok önemli.
ADİL ÜRETİME TEŞVİK EDİYOR
Sönmez ayrıca “Tarım ürünleri üzerinden gidecek olursak; o tohumun nasıl ekileceği, nasıl sulanacağı, hangi toprakta ne gibi faktörler olduğunda ürünün özellikli bir hal alacağı kayıt altına alınıyor. Bu da yerli ürünlerimizin sürdürülebilirliği konusunda faydalı bir durum. Tüketici açısından ele alırsak ürün güvenilirliğini de arttırıyor. Üretici açısından düşünürsek de ürününü daha iyi pazarlayabileceği anlamına geliyor ve bu da pek çok kişiyi adil üretime teşvik ediyor” diyor.
Türk Patent ve Marka Kurumu’nun internet sitesindeki bilgilere göre ülkemizde tescillenmiş coğrafi işarete sahip 1.000’e yakın ürün var. Gaziantep 70’in üzerinde ürünüyle en çok tescil alan illerimizden olma unvanını koruyor.
METRO TÜRKİYE’DEN YEREL ÜRETİME DESTEK
30 yılı aşkın bir süredir Türk mutfak kültürünün değerlerini korumak, gelecek nesillere aktarmak ve mutfağımızı dünyada tanıtmak için çalışmalarını sürdüren Metro Türkiye’ye göre bu hedefleri birbirine bağlayan en önemli yol yerelleşmek. Mağazalarında sattıkları meyve-sebzenin yüzde 98’i Türkiye’de üretiliyor, tedarikçilerinin yüzde 99’unu yerel markalar oluşturuyor, 800’ün üzerinde de üretici örgütü ve kooperatifle işbirliği yapıyorlar. 21 Aralık haftası başlayan Dünya Kooperatif Günü ve Haftası da aynı amaçlarla çiftçiyi teşvik için Metro tarafından destekleniyor.
Metro’nun yerel üretime destek olmak için iş ortaklarıyla yaptığı çalışmaları eğitim, alım desteği ve sürdürülebilir üretim başlıklarında incelemek mümkün. “Ürünlerden nasıl daha çok verim alınır, ürünler nasıl daha doğal yetiştirilir, tohum nasıl saklanır, devamlılığı nasıl sağlanır” gibi konularda eğitim alan üreticileri sertifikalandıran Metro, aynı zamanda yerli tohum kullanan üreticilere yüzde 100 alım garantisi veriyor.
YEDİ ÜRÜNÜMÜZ AB LİSTESİNDE
Özgün ürünlerimizin korunması, tanıtılması ve ülke ekonomisine katma değer sağlaması gibi sebeplerle coğrafi işaret tescilli ürünler hakkındaki farkındalık son dönemde önem kazandı. Dünyada yıllık 200 milyar doların üzerinde, AB ülkelerinde 77.1 milyar euro değerinde bir pazar oluşturan coğrafi işaret tescilli ürünlerin etkisi ülkemizde de giderek daha geniş bir kitle tarafından fark ediliyor. Avrupa ülkelerinde toplam coğrafi işaret tescilli ürün sayısı 3.500’ü bulurken sadece ülkemizde 2.500-3.000 arası potansiyel ürün mevcut. Gaziantep baklavası, Aydın inciri, Malatya kayısısı, Aydın kestanesi, Milas zeytinyağı, Taşköprü sarımsağı, Bayramiç beyazı olmak üzere yedi ürünümüz de ülkemizden aldığı tescilin yanı sıra Avrupa Birliği tarafından tescillenmiş durumda. Bu sayının artması için Metro Türkiye çalışmalarını sürdürüyor.
İstanbul Coğrafi İşaretler Konsorsiyumu’nu kurarak öncülük ettiği proje ve zirveler kapsamında, Boğaz lüferi gibi potansiyel taşıyan ürünlerin tescil süreçlerinde hem Türkiye hem de Avrupa Birliği ayaklarını yürüten Metro Türkiye, bu vesileyle ürünlerin katma değerinin arttırılmasına destek olmayı hedefliyor. Faaliyet gösterdikleri 10 ülkeye son üç yılda 12 bin 500 ton coğrafi işaretli ve yerel ürün ihraç edilmiş. Raflarında yer verdikleri tescilli ürün sayısını 2023’e kadar her yıl yüzde 20 arttırmayı planlıyorlar. Buna paralel olarak ihracat miktarının da yükselmesi bekleniyor.
FİNİKE PORTAKALI, ZİLE PEKMEZİ
Metro çalışmalarını yerel ve tescilli ürünlerimizin daha çok tüketilmesi, profesyonel mutfaklarda bu ürünlerin yer edinmesi ve üreticiye destek olunması olarak üç ana başlıkta ilerletiyor. Tüketicide farkındalık oluşturmak için Finike portakalından Zile pekmezine, Taşköprü sarımsağından Bursa siyah incirine hem tescilli hem de aday ürünleri raflarında sunmaya gayret ediyorlar. Dünyada sadece üç ülkede yetişen Kapıdağ mor soğanı için Bereketli Eller Kadın Kooperatifi’yle işbirliğine giderek bölgedeki kadınların istihdamına destek olmuşlar. Bursa siyah incirinin tescil almasında da katkıları var.
Çalışmalarıyla birlikte bugüne kadar 120 restoranın menüsünde coğrafi işaret tescilli ürünlerin kullanılması sağlanmış durumda. Bu ürünlerin tanıtılmasını uzun vadede sürdürülebilir kılmak için geleceğin şef adaylarına eğitimler de veriyorlar. 2015’ten bu yana Gastronometro çatısı altında 240 eğitim programı düzenlenerek 7 bin 500 öğrenciye eğitim verilmiş. Milli Eğitim Bakanlığı’yla yapılan işbirliği kapsamındaysa mesleki okullarda gıda teknolojisi ve yiyecek-içecek hizmetleri alanında eğitim gören yaklaşık 65 bin öğrencinin müfredatına coğrafi işaretli ürünler konusu kazandırılmış. Hedefleri 10 yıl içinde 650 bin öğrenciye ulaşmak.
SALEPLİ FİNİKE PORTAKALI ÇORBASI
(6-8 kişilik)
NE LAZIM?
2 lt tavuk suyu
100 gr kuru soğan
100 gr kereviz
100 gr pırasa
300 gr Finike portakalı
200 ml Finike portakalı suyu
100 ml bergamot sirkesi
200 ml natürel sızma zeytinyağı
100 ml Bodrum mandalinası suyu
4 gr salep
NASIL YAPARIM?
Soğan, pırasa ve kerevizi küçük küpler halinde doğrayın. Tencerede 5 dakika kavurduktan sonra tavuk suyunu ilave edin. Sebzeler yumuşayana kadar kaynatın.
Portakalların kabuklarını rendenin ince tarafıyla rendeleyin. Portakal suyunu 40 ml kalacak şekilde kısık ateşte çektirin ve sirkeyi ekleyin. Rende portakal kabuklarını ilave edip aromaların geçmesi için 5-10 dakika bekletin. Süzgeç yardımıyla süzün.
Tavuk suyu ve sebzelerin olduğu tencereye çektirilmiş portakal suyu sosunu ekleyin. Bir taşım kaynatın. Salebi ilave edin. Mandalina suyu ve zeytinyağını da koyup blender’da çekin. Dilerseniz çorbanızı yenebilir çiçeklerle veya baharatla süsleyebilirsiniz.