Güncelleme Tarihi:
Lütfi Kırdar’ın arka tarafında kalan geniş alanın üst katı bizim için Borsa Restoran demekti uzun yıllar boyu. Konser öncesi Borsa’da Maçka Parkı’na karşı bir şeyler içip yemek en sevdiğim İstanbul aktivitelerindendi. Hem menüsünü hem ortamını hâlâ özlüyorum. Şimdi Madera İstanbul adıyla ve hayli iddialı bir restoran olarak tekrar kapı açmasına, hareketlenmesine sevindim.
Sigara içenlere ayrılan teras kısmı yazın eminim güzelleşir ama kış için bende bir cazibe uyandırmadı. Yine de içeriye girdiğim anda işler değişti. Sıcak ve soğukların çıktığı açık mutfaklar, büyük bir bar, geniş aralıklarla dizilmiş mermer masalar, koltukların rahatlığı, mekânın otantik ve modern arası ilginç bir çizgide gidip gelen tasarımı çok şık ve konforlu. Servis ekibi çok kibar. Özlediğim ve artık geçmişte kaldığını düşündüğüm bir ilgi, alakayla masanıza yardımcı oluyorlar.
Mutfağın başında şef Nihat Doğtürk var. Bir dönemin popüler mekânı Münferit’te, uzun bir dönem de Nusret’te çalışmış. Tat eşleşmelerinde çok başarılı bulduğum Nihat Şef, menüde çiğköfte ve siyah lahmacun gibi tabaklarda dikkat çekmek adına bence gereksiz isimlendirmelere gitmiş. Fakat et konusunda da bir o kadar sade ve tadıyla mest eden lezzetler çıkarmış ortaya.
Nihat Şef çok iyi kalite malzeme kullanıyor. Hatay’dan Trakya’ya ürünleri belli ki titizlikle seçiyor. Odun fırınından pideler için kullandığı peynirin tadı hemen kendini belli ediyor mesela. Tahinli ve zencefil sosla gelen, köz patlıcanlı ve güveç peynirli pideler kısa sürede çok sevilmiş. Ben trüf ballı, porçini mantarlı ve beyazpeynirli çıtır hamuru denedim. İncecik hamuru ve lezzet dengesiyle iştah açıcı bir ara sıcak. ‘Madera siyah lahmacun’ da bu bölümde. Elbette böyle bir isim görünce merak edip sipariş veriyorsunuz. Herkese hitap edecek bir lezzet değil, aldığınız aromalar çok yoğun. Balık mürekkebi kullanılan hamurun kıvamını güzel tutturmuşlar. Harcında da siyah sarımsak, levrek, karides ve midye var. Pizzeta’ya benzer formda simsiyah görünümüyle ilgi çekici olduğu kesin. Tıpkı tartardaki gibi buna da lahmacun denmese, kimilerinin seveceği hoş bir deneme olur. Ama lahmacun sipariş eden biri için hayal kırıklığı...
Şerbetinde kakule var...
Tatlılardaysa bol baharatlı baklavayı atlamayın. Baklava gibi klasik bir tatlıda yeniliklere gitmek riskli ama Nihat Şef’in şerbetine kakule, cevizli harcına bol tarçın, yenibahar ve karabiber kattığı dev baklava dilimleri çok lezzetli. Balkabaklı yanık sütlaç da bir o kadar güzel. Yakında mekâna özel, doğal bir dondurma da servis edeceklermiş.
Madera, Latince ‘mater’ kökünden geliyor. Anne, doğa, tabiat, ağaç gibi kelimeleri kapsayan geniş bir anlam ifade ediyormuş. Bu servis kalitesini, ortamı ve zamanla daha sağlam bir zemine oturacağını düşündüğüm iyi malzemeli menüyü devam ettirirse, sık gidilecek güzel bir restoran kazandık demektir.