Güncelleme Tarihi:
İyi bir restoran açıldığında mutlu oluyorum. Turistik bir yerde iyi bir restoran açıldığında en az birkaç kat daha fazla mutlu oluyorum. Il Cortile Ristorante Pizzeria bu yüzden heyecanlandırdı beni. Aslında açılalı birkaç ay oluyor. Ama açılışında fazlaca ilgi görünce biraz durdum, hemen gitmeyip mutfağın biraz da oturmasını beklemeyi tercih ettim. Restoranın avantajlarının başında özenilerek restore edilmiş ve otele dönüştürülmüş eski bir Fransız okulunun içinde hizmet vermesi geliyor.
Ecole St. Pierre Hotel’in binası, Galata Kulesi’ndeki tarihi Fransız okulu Collège des Frères St. Pierre İlkokulu’na ev sahipliği yaptığı dönemin tüm anı ve dokularını günümüze kadar taşıyor. Bundan çok daha derin bir tarihe sahip binada, 443’te Cenevizlilerin yaptığı surların kalıntıları korunmuş ve neoklasik, neobarok detaylar günümüze kadar gelmiş. Tasarım firması Kitchen-ist de tüm bu tarihi detayları çok zarif biçimde dekorasyona adapte etmiş ve binanın ruhunu hissettirmeyi iyi
başarmış.
Pembe domatesli burrata...
Otelin ve aynı zamanda restoranın avlusuna adım attığınız anda Galata’dan Paris’in La Marais semtine ışınlanmış gibi hissediyorsunuz. Ben özellikle akşam saatleri ışıklar yanınca bahçenin ambiyansına bayıldım. Gittiğim gün şehrin en dondurucu soğuklarından biri olmasına rağmen ısıtıcıların altındaki neşeli kalabalık dikkat çekiciydi. Restoranın iç
kısmı da dışarıyla aynı pozitif enerjide. Girişte ilk gözüme çarpan, restoranın eski yerinde var olan yemekhaneye gönderme olarak özel tasarlanmış dondurma çubukları şeklindeki sempatik aydınlatmalardı. İçeride oturanların da buraya yoldan geçerken tesadüfen değil de bilinçli olarak gelmiş bir kitle olduğu ikinci olarak dikkatimi çeken nokta oldu.
Gelelim yemeklere... Her ne kadar bir İtalyan lokantasının mutfak seviyesini anlamak için mozzarella veya burrata bir kıstas olmasa da biz yine pembe domatesli burrata’dan sipariş edip memnun kaldık. Masalara konan ve burrata’nın da üzerine gezdirdiğimiz zeytinyağı ‘Biraz daha yakıcı olsaydı’ diye içimden geçirdim, ne de olsa bir İtalyan lokantasındayım. Burrata’nın hemen ardından servis şefinin tavsiyesi üzerine arancini’den aldık. Arancini’den genellikle uzak dururum. Çünkü iyisini yapan yer azdır. Ya bir pirinç lapası yersiniz ya da çok iyisini, arası olmaz genelde. İtalya’da, özellikle de Sicilya’da onlarca mekânda arancini yemiş biri olarak söyleyebilirim ki içi Bergama tulum peynirli, kaburgalı, dışı çıtır arancini şu ana kadar yediklerim arasında en iyilerden
biriydi.
Şef Nihat Sancar, menüde İtalya’nın kuzeybatısındaki Ligurya’nın yemeklerine ayrı bir başlık açmış. Bölgeye özel bir çeşit dolgulu makarna olan ‘pansotti’, mantarla doldurulup kremalı bir sosla sunuluyor. Patates, füme et ve aromatik otlarla doldurulmuş bir çeşit lahana sarması ‘preti e frati’ de tam bizim damak tadımıza göre. Pizza ve makarnalar Il Cortile’nin en iddialı olduğu yemekler. Eğer mevsiminde denk gelirseniz makarnanızı hem siyah hem de beyaz trüfle alabilirsiniz. Kum midyeli linguine, karidesli ravioli gibi çeşitlerin olduğu makarnaların arasından biz ragu soslu papardelle ve mürekkepbalıklı tagliolini aldık. Ragu’nun et sosundaki yoğunluk ve tagliolini’nin tazeliği, domates sosunun kıvamı, lezzeti damakta kalan, hoşa giden
cinstendi.
Pizzalar ekşi maya hamurlu, ince tabanlı. Malzemeleri bol tutulmuş. Hamur işine girmeyeyim ana yemeklerden gideyim diyenler, 110 derecede pişirilmiş ve eriyen jelatinleri kasların içine iyice dağılmış dana yanak, parmesan ve rokayla servis edilen incecik dana dilimleri ‘robespierre’, yanında mango salatası ve sarımsaklı tereyağıyla verilen jumbo karides gibi seçenekleri tercih edebilir.
Otelin ve restoranın başında, binanın sahibi Yurttaş ailesinin kızları Begüm Yurttaş var. Bu genç yaşında yemeklerinden ortamına böylesine yaşayan bir mekân yarattığı için sanırım en çok övgüyü o hak ediyor.
Galata Kulesi Sok. No: 14-20 Beyoğlu İstanbul; Tel: (0212) 244 26 74