Sen neymişsin Suadiye!

Güncelleme Tarihi:

Sen neymişsin Suadiye
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 06, 2023 07:00

İstanbul’un Avrupa Yakası’nda yaşayanları buna inandırmak kolay değil ama birçok lezzeti, yüksek kalite standardında bulabileceğimiz yer Suadiye oldu çıktı. Burgerden kruvasana pastramiden içliköfteye mahallede sıkı bir yemek turu atmaya ne dersiniz?

Haberin Devamı

Hayatımın büyük bölümü Suadiye’den Moda’ya uzanan hatta geçti, hâlâ da geçiyor. Eskiden iyi bir pastane, düzgün bir bar, güzel bir restoran bulmak için Avrupa Yakası’na geçmek şarttı. Şimdi meyhaneden suşiye ne ararsak bulabildiğimiz onlarca mekân açıldı. Aradığımızı dibimizde bulabildiğimize seviniyorum ama adım başı aynı tip restoran açılmasına da kızıyorum. Önemli olan kaliteli iş yapanların görünür kılınabilmesi. Suadiye’nin bu noktada diğer semtleri solladığını söyleyebilirim. Çünkü kaliteli ürün sunan mekânlarının sayısı arttıkça arttı, çıta da hızla yükseldi. Elbette Mirror, Townhouse, La Mia Luce gibi barıyla, yemekleri ve ortamıyla artık birer klasik diyebileceklerimizi detaylı anlatmıyorum. Ama mahalle adına öncü olduklarını söylemeden de geçmeyelim. Şimdilerde bu üçlünün sokağında gençlerin kokteyl, benim çıtır terin patates için gittiğim Pigalle, modern suşici Ken ve menüsünü ortalama bulsam da şık bir Akdeniz restoranı diyebileceğim Ysabel de var.

Haberin Devamı

Bademlisi, çikolatalısı

Bir kere İstanbul’un en iyi kruvasanlarını birkaç adım arayla bulabileceğimiz tek yer artık burası. Buna gönül rahatlığıyla burgeri de ekleyebiliriz. Benim için ekşi mayalı sade ve çikolatalı kruvasanı yapan en iyi adres birkaç yıldır hiç değişmedi: Sour&Sweet Bakery. Ortaklarından Ozan Benlioğlu, bu işin eğitimini yurtdışında almış, reçetelerin sahibi de o. Hamurundan tekniğine o kat kat, çıtır çıtır lezzeti yakalıyorlar. Kazım Özalp Sokak’taki yeni şubeleri oldukça geniş. Hem içerisi hem ön terası ve sigara içenlere ayrılan arka bahçesiyle uzun vakit geçirmek, kendi harmanları kahveden içmek için de ideal. Ev yapımı acı sosla hazırladıkları burgerlerini çok beğendiğim Enva-i de bu sokakta. Biraz ilerisinde Teşvikiye’de meşhur olup burada şube açan Grungy de var ki özellikle ekmekleri bence şehrin en iyilerinden.

Sen neymişsin Suadiye
Sour&Sweet’te kahve ve kruvasan

Haberin Devamı

Favorim bademli kruvasanı daha az şeker kullandığı için çok iyi yaptığını düşündüğüm adres Akın Sokak’ta açılan Flan Bakery. Bu sakin sokak, yeni nesil kahveci Grön’ün burada şube açmasıyla çok hareketlendi. Kahvelerini beğeniyorum ama tüm gün çalan gürültülü müzik sesine bir anlam veremiyorum. Üzeri siyah-beyaz çikolata kaplı gibi daha çeşitli kruvasanlar isterim diyenler genelde pazar günleri Matters’ın kapısında sıra oluyor. Matters iyi kahve ve ortalama bir kruvasan yapıyor. Oturma alanı geniş olduğu için seveni çok. Hem ekmekleri ve tostları hem de kruvasanıyla tek geçilecek bir diğer adres, Suadiye’ye şube açarak sevindiren Bröd. Bröd’ün karşısında iyi kahve yapan Voi Cadde hayli popüler. Onlar kruvasanlarını Moda’daki meşhur Brekkie’den alıyor.

Haberin Devamı

Yine aynı sokaktaki Mombie, çocuklu ailelerin kurtarıcısı. Miniklere ve ebeveynlerine uygun bir menüsü var. Hafta boyu değişen bir etkinlik takvimleri oluyor. Çocuklar için pizza yapımı gibi atölyeler düzenliyorlar. Geniş oyun alanında çocuklar uzun saatler sıkılmadan vakit geçirebiliyor.

Schlotzsky’s Deli isimli ikonik mekânı Anadolu Yakası’nda yaşayan hemen herkes hatırlar. Süngerimsi ekşi ekmeklerine nefis şarküteri sandviçleri yaparlardı. Bu çevrede yaşayan kim varsa hafta sonu orada görürdünüz. Yerine açılan Grandma’nın biraz bu sebeple, biraz da sahibi Ceyda Köse’nin ekmek tutkusuyla bendeki yeri ayrı. Yıllanmış özel mayayla organik undan ekmekler ve gerçekten lezzetli tatlılar yapıyorlar. Kapıdan girip dolu dolu vitrinlerine bakmayı, İstanbul’da başka yerde bu kalitede bulamadığım scone’larını, crumble’larını tatmayı çok seviyorum. Ekmeküstü çeşitleri ve tostları her zaman lezzetli. Menüye yeni eklenenlerden köfte kâselerini ve göz yumurtalı waffle’larını da sevdim.

Haberin Devamı

Sen neymişsin Suadiye
Grandma’nın crumble’ları

Biraz aşağısında İstanbul’un çok başarılı bulduğum burgercilerinden Akali’nin şubesi var. Yıllar önce Akaretler’de açıldığından bu yana müdavimiyim. Sahibi Çağlar ve Cihan Kıpçak kardeşlerin vizyonu başka bir seviyede. Cihan Kıpçak bir diğer hamburgercileri Zula ve en sevdiğim bistro’lardan Batard’la da tanıdığımız bir isim ve Türkiye’nin sayılı şeflerinden. ‘Burger gibi burger’ yemek istiyorsam ilk tercihim. Hem et miktarını hem de yumurta, mantar, avokado ya da gorgonzola gibi farklı peynir çeşitlerini seçip kendi burgerinizi hazırlatabildiğiniz esnek bir menüleri var. Suadiye şubesini daha çok sevme nedenim hem içerideki mutfağın hem de dışarıdaki oturma alanının genişliği ve rahat tasarımı.

Haberin Devamı

Sen neymişsin Suadiye
Akali’nin burgerleri

Hemen karşısında bu yakanın kısa zamanda sevilip benimsenen markası Bon Suadiye var. Trüflüsünün fanı çok ama ben dana cotta ve 70 gr’lık çift etle servis ettikleri Bon Burger’i seviyorum. Bir kere bulut gibi farklı bir ekmekleri var. Yumurta kullanmadıkları için çok hafif ve rengi oldukça açık. Hem klasik donmuş hem de taze kesim ev patatesi seçebiliyorsunuz.

Son dönem çocuklar arasında bir çılgınlığa dönen bubble tea de Suadiye’de elbette. Akali’yi geçip köşeyi dönünce karşınıza çıkan Poppin’de rengârenk onlarca çeşit var. Çok şekerli ama o aromalı ‘bubble’ları ağızda patlatmanın eğlenceli olmadığını da söyleyemem.

Biraz da ruhu doyurmak isteyenlere hemen sokağın başında Penguen Kitabevi’ni öneririm. Remzi’den sonra kitap raflarını karıştırıp kahve içebileceğimiz, bilgisayarı götürüp çalışabileceğimiz büyük bir kitabevimizin daha olması çok sevindirici. Suadiye’nin sonuna doğru yürüme nedenim genelde Le Pain Quotidien’den ekmek ve çikolatalı tart almak olur. Ahşap ağırlıklı nordik tasarımı ve ağaç altı bahçesiyle bir klasiktir. Artık hemen karşısında Cafe 460 isimli geniş bir gastro pub da var. 460’ın hem yemek hem de içki menüsü çok özenli. Bira, şarap ya da kokteyl yanını peynir ve şarküteriden ekmek üstüne, köfteden somona dilediğiniz gibi eşleştirebilirsiniz.

Sen neymişsin Suadiye
Penguen Kitabevi’nde kahve molası

460’tan biraz ileride Beymen Suadiye’nin bütün caddeye Londra, South Kensington havası veren bembeyaz büyük mağazası var. İçinde açılan Suadiye Noir, sadece Suadiye’nin değil, İstanbul’un en karakterli mekânlarından biri bence. Geniş barı ve içerideki açık mutfağa kadar devam eden koyu rengin hâkim olduğu masalarıyla çok şık bir bistro. Burası Suadiye’nin kemik mekânlarından Brasserie Noir’ın kardeş şubesi. Renkler ve atmosfer benzerlikler taşıyor. Menüde birkaç tanıdık eşleşen tat da
var ama Noir başlı başına kendine ait bir hava yakalamayı başarmış. İşletmecisi Oğuz Ermeç, menüyü sık yenileyen, buradaki kitlenin isteklerini çok iyi okuyan bir isim. Beymen’in sağ tarafında iddialı bir patisserie de açmışlar.

Sen neymişsin Suadiye
Suadiye Noir’ın kabak spagetti’si

Yemeden geçmemeniz gereken lezzetlerin başında çarşaf makarna var. Adı üzerinde çarşaf gibi geniş el açması bu makarnayı servis masasında trüf yağı ve parmesanladıktan sonra kesmeye başlıyorlar. İzlerken yemek için saniye saymaya başlıyorsunuz. Beklediğinize değiyor. Una bulayıp kızarttıkları kabak ve pırasa spagetti yanındaki aioli sosla yemeye doyulmayan, çok eğlenceli bir sunum. Ördek konfi tabaklarını da tavsiye ederim. Tatlılarda patisserie tarafında satılan tiramisuyu istemeyi ihmal etmeyin. Metal nostaljik kutusunun içini doldurdukları tiramisunun özelliği, üzerinin ev yapımı çikolatayla kaplı olması. Önünüzde o çikolatayı kırarak servis ediyorlar. Yoğun rom ve mascarpone kullanılan tadıyla şu an İstanbul’daki en lezzetli tiramisulardan biri olduğunu düşünüyorum.

Köy ekmeğine pastrami

Büyük Zara mağazasının karşısından yukarıya uzayan sokaklar Erenköy’e doğru devam eder. Burada yeni bir sandviççi açıldı, adı Rub. Alameti farikası ev yapımı pastrami’leri. Rub’da pastrami için brisketi 7 gün marine ediyorlar. Sonra kendi karışımlarından soslarıyla 12 saat fümeliyorlar. Sert bir et, derecesini ayarlamak için biraz da pişiriyorlar. Bir gün dinlendirip dilimliyorlar. Ekşi mayalı köy ekmekleri de kendi yapımları ve gerçekten çok lezzetli bir ekmek. Ben bir tek imza lezzetleri olan Ruben isimli pastrami sandviçlerini denedim, özenli ve lezzetliydi. Bana göre çedar yerine başka bir peynirle eşleştirseler sonuç daha iyi olur.

Sen neymişsin Suadiye
Rub’ın Ruben sandviçi

Suadiye’de bulduğunuza şaşıracağınıza emin olduğum bir içliköfteci de var: Bebe İçli Köfte. Elazığlı bir ailenin işletmesi. Memleketlerindeki gibi minik kapatılan, iç harcı bol doldurulan, kimyonu-baharatı yerinde nefis bir haşlama içliköfte yapıyorlar. Yerinde yemek isterseniz servisleri hızlı ve yanında verdikleri patlıcan söğürme leziz. Evde keyif yapmak isteyenler ürünlerini donmuş alabiliyor. 3-4 dakika kaynar suda haşladığınızda bire bir aynı tatta oluyor.

Sen neymişsin Suadiye
Bebe’de haşlama içliköfte sunumu

İyi profiterol için de Beyoğlu’na ya da Beylerbeyi’ne gitmeye gerek yok çünkü Tatlım Anna var. Sahibi Canberk Yanıkdere hobi olarak başladığı bu işte çok başarılı oldu. Çünkü çok kaliteli malzeme kullanıyor. Profiterolün kremasında beyaz çikolata var. Sosunu taze taze döküyor, yoğun kıvamlı pişiriyorlar. Çikolatalı eklerleri de bir o kadar güzel. Ekler hamurları biraz yumuşak. Daha çıtır seviyorsanız fırından çıkardıkları ana denk gelmeye çalışın. Gün içinde arayarak fırından çıktığı saate göre giden müdavimleri çok zaten.

Sen neymişsin Suadiye
Tatlım Anna’nın bol soslu profiterolü

BAKMADAN GEÇME!