Güncelleme Tarihi:
Bundan bir 10 yıl kadarcık önce, her hafta sonu yoklama verir gibi mutlaka gittiğimiz mekânlar, popüler semtler, herkesin kendi yaş grubuna rastladığı yerler olurdu. Yaşadığımız ‘çember daralışı’ tahminimizden hızlı geldi. Necatigil’in dediği gibi ‘geniş zamanlar umuyorduk’ belli ki ama işler öyle gelişmeyince kendi semtimiz, yakın restoranlar biraz daha kıymete bindi. Şaşkınbakkal’da koyu gri tonların hâkim olduğu, camları yarı açık modern tasarımına sürekli gözüm takılan Ken Sushi and More’a da, mahallede suşi aradığım bir günde girdim. Meğer içerisi daha güzelmiş. Girişteki terasta, bara doğru uzanan yüksek masalar sigara içenler için ayrılmış. Solda yine koyu tonlardaki ana yemek salonunun duvarı bambu ve yeşilliklerle aydınlatılmış. Masalar geniş ve rahat. En köşede hiç boş kalmayan büyük masa, mekânın içinden geçen, kesmeyip hiç değilse değerlendirdikleri ağacın hemen yanında.
Kapıda kimono benzeri şef ceketiyle hemen farkedilen şef Aras Serkek’le saat daha erken olduğu için rastlaştık zannettim.
Klasikler iyi olunca...
Ken’de farklı mutfaklardan tekniklerle, görünüşü ve sunumu ilgi çeken, bol ve renkli malzemesiyle biraz muzır suşiler sarılıyor. Paket servis odaklı bir alt markasını da kurmuşlar bile; adı Yamo. Caddebostan’da duvarları animeli, panda logolu Yamo, hızlı bir suşi bar konsepti.
Modern suşileri denemek isteyip istemeyeceğinize klasikleri nasıl yaptıklarına bakarak karar verebilirsiniz. Yengeç kani ve tobiko havyarlı makileri iyi sarılmış ve malzemeleri taze olunca, üzeri patates ya da pancar cipsleriyle kaplı, bol soslu olanları da denemek beni korkutmadı. En çok satan suşilerinin adı ‘Harakiri’ (8’li 109 lira). Tempura karides, salatalık, avokado ve pancar mayonezli suşinin renkleri yeterince göz alıcı. Üzerinde ev yapımı mayonezle yengeç surimiyi harmanlayarak elde ettikleri kıtırlar (tenkasu) var. Pancarın rengi ve mayhoşluğuyla gerçekten lezzetli. ‘Crunchy berry cheese’ (74 lira) için tam suşi demek zor ama tatlı-tuzlu dengesiyle özellikle arada ferahlık sağlamak için çok iyi gidiyor. İçinde çilek dilimleri, somon ve bol Philadelphia peyniri var. Baklava hamuru çıtır kaplaması da peynir ve çileği güzel tamamlamış.
Suşinin sarıldığı yosun yaprağı noriyi sevmeyenler için renkli soya kâğıdıyla bir suşi de (kiiri ebi, 109 lira) hazırlamışlar. Trüflü mayonez ve tempura karidesli soya suşinin üzerinde pancar cipsleri var. Çok hafif, suşi sevmeyen ama çoğunluğa uymak isteyen herkesi tavlar. Aslında nori sevmeyenlerin derdi kötüsüne denk gelmek. Kaliteli değilse, beklemişse, çiğnemesi zor bir yosun sakızına dönüşebiliyor çünkü. Ken Sushi’de böyle bir sorun yok neyse ki.
Ana yemeklerde mekânın spesiyali tso soslu ‘general chicken’ (79 lira). Acılı ama şekeri de yüksek sosuyla Uzakdoğu mutfağını seven sevmeyen herkesi mutlu eder. Çıtır ördeği (250 lira) yarım da isteyebiliyorsunuz. Çok daha iddialı yerlere kıyasla Ken’in sıcak pankeklerle servis ettiği ördek ortalamanın üzerinde. Birkaç kusuru var; servis ettikleri tabak, eti çabuk soğutuyor. Altına ısıtma konmalı. Hoisin sosun da şekeri biraz fazla kaçmıştı ama kuru biberleri yağda fermente ederek hazırladıkları ev yapımı acı sos nefisti.
Tatlı menüsünde çeşit çeşit mochi var. Karışık tadımların üstüne ilaç gibi gelen bir soğuk tatlı. Bir de kavrulmuş beyaz çikolata ve kremayla yapılan, pamuk şekerli muhallebi ‘saikora’...
Suşide çok sınırlı seçeneğe sahip Bağdat Caddesi için Ken ve Yamo taze birer soluk olmuş. En iyisini, otantiğini yapan, kültürü tam yansıtan yerlerin peşine düşmek de güzel, Aras Şef gibi işinde hevesli ve titiz birinin malzeme birleşimlerini, soslarla, peynirlerle yarattığı farklı tatları deneyimlemek de. Neticede isimleri, kalıpları çok da gözümüzde büyütmeyelim, muzır suşilerimizi yiyelim derim...
Kazım Özalp Sok. No: 60/C
Suadiye İstanbul;
(0216) 356 48 49