Güncelleme Tarihi:
Son dönemde yeme-içmeye ilgi duyan hemen herkesin dilinden düşürmediği birkaç mekândan biri Çok Çok Pera. Aslında açılalı birkaç yıl oldu ama hem içinde konumlandığı eski Amerikan Konsolosluğu binasının mimarisi hem de hemen girişte sizi karşılayan Ernest isimli karakterli barıyla verdiği his çok uzun zamandır buradaymış gibi. Menüsü özetle geleneksel Thai yemekleri sunan Çok Çok Thai’nin modern ve fine dining versiyonu. Beyoğlu gibi sürekli hatıraları silinen bir bölgede Çok Çok Thai’nin yaklaşık 20 yıldır ayakta kalabilmesi başlı başına ayrı bir yazının konusu. Ama başarı asla rastlantısal değil...
Markaların kurucusu Bekir Kaya, Van doğumlu. Lisede turizm otelcilik okuduktan sonra Londra’ya gitmeye karar vermiş. O dönem Londra gastronominin altın çağında. Gordon Ramsay restoran açıyor, Nobu, Zuma gibi markalar geliyor. Kaya, Mayfair Otel’in içindeki bir restoranın tüm konseptini yenileme sürecinde çalışıyor. Sonra aldığı ilhamlarla restorasyondan mekân konseptine tüm süreci kapsayan bir danışmanlık şirketi kuruyor. Türkiye’de yapmak istediği iş tam anlaşılmadığı için de önce kendisi bir restoran açmaya karar veriyor.
Bizde kıymeti daha geç anlaşıldı ama hafif, sade yemeklerini farklı soslarla, baharat karışımlarıyla yukarıya taşıyan, damağın tüm notalarına basarken bunu zarif ve rengârenk sunan bir mutfağı var Tayland’ın. Bekir Kaya’nın söylediği gibi; “Dünyada Taylandlılardan çok Tayland mutfağı yapan restoran var. Gastrodiplomasi dediğimiz olayı ilk hayata geçiren onlar. ‘Hadi Thai yiyelim’ lafı yerleşmiş bir kalıp gibi.”
Çok Çok Thai’yi sokak yemekleri restoranı Az Çok Thai takip ediyor. Sonra işi şık bir fine dining deneyimine taşıyan Çok Çok Pera açılıyor. Bu üç restoran da dünyadaki tüm Tayland restoranlarını değerlendirip sertifika veren prestijli Thai Select’ten ödül aldı. İstanbul yeme-içme sahnesi için bu ayrıca çok büyük bir başarı. ‘Signature’ ödülünü alan Çok Çok Pera’da, Bekir Kaya’nın ortağı, ödüllü mimar Kay Ngee Tan’in yarattığı atmosferin etkisi yadsınamaz. Tan zaten ödüle doymayan bir isim. Bir diğer büyük faktörse dünyanın sayılı barmaster’ları arasında kabul gören Fatih Akerdem’le bir araya gelmeleri ve Ernest Bar’ı onun vizyonuyla hayata geçirmeleri. Akerdem’in ıtırla infuse edilmiş cinle hazırladığı negroni bu barda bulabileceğimiz 90 farklı çeşit negroni’den sadece biri. Tayland mutfağının aroma ve baharat çeşitleriyle uyum yakalayacak bir seçkiyi de bar menüsünde bulabiliyorsunuz.
YEDİ SAAT ASKIDA PİŞİYOR
Çok Çok Pera’nın yemeklerinde vaktiyle ülkesinde kraliyete servis veren şefleri Khun Nuch’un reçeteleri, genç şeflerin lezzet dokunuşlarıyla sunuluyor. Thai kültürü yemeğinizi bir denge bütünü olarak kurgulayabileceğiniz bir mutfak. Eğer yemeklerine aşina değilseniz şefin tadım menüsü nokta atışı seçeneklerle oluşturulmuş, tavsiye ederim. Tattıklarım arasında en çok aklımda kalanlardan biri ‘altın torbalar’. Bir nevi kızarmış yufka mantısının içinde her biri ayrı ayrı sotelenmiş karides, havuç, patates ve mor soğan var. Şefin en iddialı olduğu tabak yeşil körili deniztarağı. Fermente limon yağlı ve yeşil körili deniztarağını misket limonuyla yapılan bir jöleyle kaplayarak, havyarla servis ediyorlar. Ana yemeklerde zencefilli levrek ve masaman körili kuzu kaburga arasında kalıp kaburgayı seçtim. Yedi saat askıda pişen, kendi yağıyla servis edilen körili kuzu kaburga, karamelize soğan, mikrofiliz salatası, fermente limon yağı ve yanında pilavıyla geliyor. Kemikten dökülen etin lezzeti tam kıvamında. Servisin bilgi ve ilgisi de tadım deneyimini çok güzel tamamlıyor.
Çok Çok ekibinin beni en heyecanlandıran projesiyse Van’da bu bahar açacakları Tariria isimli kültür-sanat ve gastronomi merkezi. Dev proje, Van Gölü kenarında bir vadinin ortasında kurulu. Bölgeye böyle bir hareket getirilmesi, turizm için çok önemli bir kapının açılması demek. Hedefleri Van’dan tüm bölge geneline yayılan sürdürülebilir işler yapmak ve tarımdan turizme her alana dokunmak...
Asmalımescit, Meşrutiyet Cad. No: 54/A Beyoğlu/İstanbul; (0539) 301 34 20