Güne seninle başlamak gibisi yok

Bir fincan kahve, günün ilk saatlerinden itibaren hayatın vazgeçilmez bir parçası... Kimi zaman dost sohbetlerine, kimi zaman molalara eşlik ediyor, dünyanın en sevilen içeceklerinin başında geliyor, birçoğumuz sabah uyanır uyanmaz önce kahve demlemeye başlıyor... Filtre kahveyi veya latte’den americano’ya espresso bazlı içecekleri her ne kadar benimsesek de pişimi, sunumu ve 600 yıllık kültürel geçmişiyle Türk kahvemizin yeri ayrı. Hatta öyle ki ritüelleri ve geleneklerinin yanında el sanatlarından edebiyata, sahne sanatlarından resme pek çok alana ilham kaynağı olmasıyla, etrafında şekillenen zengin miras öğeleriyle UNESCO’nun ‘İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Listesi’ndeki tek kahve. Dünyanın dört bir yanında türlü türlü kahve çeşitleri ve demleme teknikleri var. Kimler kahveyi nasıl demleyerek içiyor, gastronomi yazarımız Ebru Erke anlatıyor...

YUMURTA BİLE KATILIYOR

- Vietnam tam bir kahve ülkesi. Çok iyi robusta kahve üretiyorlar. Robusta biraz asidik bir kahve türü. Savaş zamanı, vakti zamanında Fransızların geliştirdiği ve hâlâ kullandıkları bir demleme yöntemi var. Besleyici olması sebebiyle de tercih ediyorlar. Demlenmiş kahveyi yoğunlaştırılmış süt ve yumurta sarısıyla güzelce çırpıyorlar. Üzerine de hafif bir yumurta akı çırpıp koyuyorlar. Önce çok mesafeli duruyorsun ama içince her şey değişiyor. Tadı çok güzel. Krem karamel içiyormuşsun gibi hoş bir lezzet bırakıyor.

- Meksika da yüksek hacimli kahve üretimi yapan ülkelerden. Bu durum kahve içme alışkanlıklarına da yansıyor. Asırlardır devam eden bazı alışkanlıklarsa artık sadece evlerde uygulanır olmuş, ‘cafe olla’ gibi... Toz tarçın, tane karabiber, yenibahar, muskat ve tane karanfil önce rafine edilmemiş şekerle birkaç dakika kaynatılıyor. Ocaktan aldıktan sonra da içine önceden demlenmiş kahve ekleyip içiliyor. Lezzetli ama çok şekerli...

- Meksika’nın en ilginç ve şimdilerde pek yapılmasa da en geleneksel içeceklerinden biri de tascalate. Kavrulmuş kakao, mısır, tarçın ve endemik tohumların toz haline getirilip kaynatılmasıyla hazırlanan bu içeceğe bazı yerlerde kahve de ekliyorlar. Eskiden kahve tarlalarında çalışanlar besleyici olduğu için yanlarında taşıyıp tüm gün içerlermiş.

- Peru’daki kahve deneyimiyse oldukça farklı. And Dağları’nın etrafında yüzlerce metre rakımda kahve  içiyorsanız tat alma duyularınız da biraz törpüleniyor. İçtiğiniz en asidik kahve bile size yumuşak gelebiliyor. Peru’nun da çekirdek yapısı biraz asidik ve oldukça da aromatik. Geçmişi eskiye dayanan ve en geleneksel olarak kullandıkları demleme yöntemiyse ketenden bir bezden yapılan süzgeçler. Bu süzgeçleri bardağa oturtup, içine kalın çekilmiş kahveyi koyup üzerinde nazikçe suyu gezdirerek demliyorlar.

GASTRONOMETRO ŞEFLERİNDEN DOĞRU FİLTRE KAHVE DEMLEMENİN PÜF NOKTALARI...

- Tam kıvamında filtre kahve için 1:16 oran kullanmak gerekiyor. Bu da 1 litre su için 60 gram kahve anlamına geliyor.

- Kâğıt kokusunun kahveye geçmesini önlemek için kâğıt filtreyi, sıcak suyla ıslatın.

- Kahveyi 93 dereceye ısıtılmış suda 6 dakikada demleyin. Suyun sıcaklığını ölçmek için bir mutfak termometresi kullanabilirsiniz.

- İyi kahve için iyi su kullanmak önemli. Kullandığınız suyun TDS değerlerine göre demleme süresi değişebiliyor. TDS, suda çözünmüş katı madde miktarı anlamına geliyor. Suda çözünmüş mineral, metal, tuz ve benzeri maddeleri ifade etmek için kullanılıyor. Eğer çok yüksek TDS veya
pH değerlerine sahip bir su kullanıyorsanız demleme süresini düşürebilir, kahvenin
suyla daha çok çözünmesini de bekleyebilirsiniz. İçme suları genellikle yüksek minerallere sahip, kahveyi yeteri kadar çözemeyebiliyorlar.

- Çözelti kalitesini makinelerin ısı ayarı varsa 86-94 dereceler arasında değiştirip deneyebilirsiniz. Bu, sudaki iletkenliği (ppm) arttırıp düşürür. Daha sıcak (iletken) su, TDS değerleri çok yüksek olsa bile daha çok kahve çözecektir. Suyun mineral oranı düşükse çözülmüş kahvenin acı olmaması için daha soğuk su tercih edebilirsiniz.

- İyi bir kahve deneyimi için kahvenizi fincana döktükten ortalama 4 dakika sonra içmeye başlayabilirsiniz.

FESTİVALDE TADABİLİRSİNİZ

- Yarın sona erecek İstanbul Kahve Festivali’nde Metro Türkiye’nin kendi markası Rioba için açılan bir stant da var. Tersane İstanbul’da düzenlenen festivalde kahve ve çay çeşitlerini, ayrıca Metro Chef’in bitki bazlı fındık ve bademli içeceklerini deneyebilirsiniz.

- Rioba çatısı altında hazır tatlı çeşitleri de var. Kahve ve çay saatlerinize eşlik edebilecek makaron ve kruvasanlar, yabanmersinli muffin, cheesecake, sufle, tiramisu, waffle, mozaik pasta, haşhaşlı-limonlu kek, havuçlu kek, çikolata ve drajelerden oluşan bir ürün çeşitliliği mevcut. Bu lezzetli tatlıları Metro Türkiye’nin raflarında hazır olarak bulabileceğiniz gibi festivaldeki Rioba standında da tadabilirsiniz.

SİZİN ÇEKİRDEĞİNİZ HANGİSİ?

- Metro Türkiye’nin Rioba markası, çekirdek kahvelerden kapsül seçeneklerine, öğütülmüş kahvelerden Türk kahvesine kadar tam 23 çeşit kahve sunuyor.

- Espresso demlemeye elverişli, çiçek ve fındık notaları taşıyan Brezilya çekirdeklerini, orta sertlikteki aromatik kahveleri sevenler tercih edebilir.

- Hindistan cevizi ve fındık aromalarıyla birlikte meyvemsi tatlar da barındıran Kolombiya çekirdekleriyse latte ve cappuccino’ya çok yakışıyor. Eğer kahvenizi çok yoğun seviyorsanız meyve ve baharat notalarına sahip Endonezya çekirdeklerini  deneyebilirsiniz.

- Yumuşak bir kahve içimi istiyorsanız meyve ve yasemin çiçeği aromalı Etiyopya çekirdekleri ya da düşük kafein oranlı Peru çekirdekleri ideal seçimler.

- Çaydan vazgeçemeyenler için de seçenek çok. Birbirinden farklı meyve, kakao ve vanilya gibi aromalarla dünyanın farklı bölgelerine özgü 26 çeşit çay yine Rioba markası altında satışta.

*Bu sayfa sponsorludur