Fırında, mangalda veya tavada...

‘TAKOZ DOĞRATIP TEPSİDE SOSLAYIN’
AYFER YAVİ’DEN...

* Balıkların üreme ve büyüme dönemleri göz önüne alınarak uygulanan avlanma yasağı, çeşitliliğin sürmesi adına çok önemli. Büyük bir yarımada gibi etrafı tuzlu sularla kaplı olan ülkemiz, yüzlerce balık türüne ev sahipliği yapıyor. Bunun yanı sıra nehirlerdeki tatlı su balıkları da farklı türleriyle önemli bir besin kaynağımız. Son 15-20 yıldır hoyratça yapılan avlanmalar birçok türün azalmasına sebep oldu.

* Küçük balıkların korunabilmesi adına su ürünlerinin minimum avlanma boylarına dikkat edilmeli. Hamsi 9, sardalya 11, istavrit 13 ve palamut 25 santimden büyükse satın alınmalı! Boğaz’ın efendisi lüferin 20 santimden küçük boylardaki yavruları yani çinakop dediklerimizi tercih etmemeli. Tatlı su levreği 18, sazan 40 santimden büyük olmalı.

* Bazı balıklar bazı aylarda çok daha lezzetli olur. Karadeniz’de beslenip yağlanan balıkların Marmara Denizi’ne inmeye başladığı dönem eylül sonu ve ekime denk gelir. Eylülde istavrit, sardalya, palamut, barbunya , tekir, çipura, lüfer yağlanır, lezzetlenir. Ağustos yağmurlarıyla palamut daha da irileşmiş, bollaşmış olur.

* Zeytinyağını limon suyu, tuz ve biraz karabiberle karıştırıp üzerine sarımsak rendeleyerek şişte pişireceğiniz balıklar için pratik
bir marinasyon sosu hazırlayabilirsiniz. Ben aralara biber, domates koymayı sevmediğimden, yanında közlenmiş mini patlıcan ve biberle servis ediyorum.

* Barbunya veya tekiri illaki zeytinyağıyla tavada kızartıp keskin aromalı bahçe rokasıyla birlikte masaya getiriyorum.

* Palamut pişireceksem tercihim fırın. Balıkçıma takoz doğrattığım palamudu fırın tepsisine dizip üzerine bir sos hazırlıyorum. Bunun için 2-3 domates rendesini 1 soğan rendesiyle tavada hafif çevirip üzerine 1 çorba kaşığı un, tuz, karabiber ilave ediyorum. Sosu balıkların üzerine döküp limon dilimleriyle
15-20 dakika fırında pişiriyorum.

‘YANINDA BOL LİMONLU BÖRÜLCE SALATASIYLA’

BESLENME UZMANI BERRİN YİĞİT’TEN...

* Balık sezonunun başlamasıyla birlikte palamut, çipura, lüfer, uskumru gibi birbirinden lezzetli çeşitlere kavuşuyoruz. Sağlıklı beslenme denince akla ilk gelenlerden biri balık. İçerdiği omega-3 sayesinde kalp sağlığını destekliyor, yüksek tansiyon, felç gibi hastalıklara karşı siper oluyor. Kötü kolesterolü azaltıyor, iyi kolesterolü arttırıyor. Bunun yanında çinko, potasyum, selenyum, fosfor, demir, B12, A ve D vitamini sayesinde bağışıklığı güçlendiriyor. Yapılan çalışmalar depresyon ve anksiyete bozukluğu olan kişilerin omega-3 sayesinde semptomlarının azaldığını da ortaya koyuyor.

* Balık tüketimi tüm yaş grupları için kıymetli. Özellikle hamile ve emziren anneler, büyüme ve gelişme çağındaki çocuklar, yaşlılar… Haftada en az 2 kere balık tüketmenizi öneririm. Denizlerdeki cıva birikimi dolayısıyla balık konusunda seçici olmak lazım. Sardalya, istavrit, hamsi ve somon cıva içeriği düşük, mevsiminde tercih edilebilir çeşitler. Kılıçbalığından ve irigöz ton balığından uzak durmak gerekir.

* Balığın içerisindeki değerli omega-3’ün kaybolup gitmesini istemiyorsanız, kızartma yerine ızgarada veya fırında pişirin. Tencerede de buğulama yöntemiyle yapılabilir. Fırına atacağınız balıkların yanına patates, brüksellahanası, brokoli, kapya biber ilave etmeyi unutmayın.

* Kereviz, havuç, dereotu ve kuru soğanla bol baharatlı bir balık çorbası da yapabilirsiniz. Balığı sebzelerle buluşturmak kokusunu yumuşatıyor üstelik.

* Bol limonlu ve sirkeli deniz börülcesi salatası, ince kıyılmış maydanoz ve dereotlu barbunya pilaki, ayrıca roka, marul, kırmızı lahana ve kırmızı soğanla hazırladığınız bol yeşil bir salata, balık yanına en güzel eşlikçilerden…